• industriAll global
  • industriAll europe
  • Retun See
  • Petrol-İş Kadın Dergisi
Belgesel: Petrol-İş Tarihi

Tufan Sertlek/ sendika.org

Kiralık işçi

Başbakan Mayıs ayı başında dünyanın büyük şirketlerinin yöneticilerinin toplandığı “yatırım danışma toplantısı”nda yaptığı konuşmada sermayenin önündeki engelleri bir bir nasıl kaldırdıklarını anlatırken emek rejiminin esnetilebilmesi için “kiralık işçi çalıştırmanın önünü açacaklarını” özellikle vurguladı. Oysa bu konu daha önce bir torba yasanın içinde Cumhurbaşkanı’nın önüne konularak emekçi kamuoyu uyutulmaya çalışılmış ancak sendikaların cılız da olsa tepkileri Cumhurbaşkanı’nın bu yasal düzenlemeyi torbadan çıkartıp iade etmesine neden olmuştu.

16.08.2012

Başbakan uluslararası sermayenin doğrudan temsilcileri önünde kendilerine bu sözü vererek konunun sermaye sınıfı açısından ne kadar önemli olduğunun altını bir kez daha çizmiş oldu.

O toplantıda Başbakan’ı dinlerken 1970’li yıllarda “Türkiye ucuz emek cenneti” diye yabancı sermayeyi davet eden Süleyman Demirel aklıma geldi. Milliyetçisi, ortacısı, İslamcısı hepsi işçi düşmanı olmakla övünüyorlar. Gelin, işçimizin elini kolunu bağladık, onu dilediğinizce sömürebilirsiniz, diye yabancı sermayeye yalakalık yapmaktan utanmıyorlar.

Yeni çıkartılmaya çalışılan yasayla “özel istihdam büroları” tekrar gündeme geliyor. Kiralık işçi çalıştırma mevcut yasanın 7.maddesinde sadece holdinglere tanınan bir hak iken yeni düzenlemede “özel istihdam büroları” eliyle yaygınlaştırılıyor.

Taslağın en önemli maddelerinden biri 100’ün üzerinde işçi çalıştıran yerlerde “kiralık işçi” çalıştırma %20 ile sınırlandırılırken 100’ün altındaki yerlerde bu sınırlama kaldırılıyor. Türkiye’deki işletmelerin çok büyük kısmının 100’ün altında işçi çalıştırdığı düşünülünce sorunun can yakıcılığı çok daha iyi anlaşılacaktır.

Hükümet cephesi yasayı “işsizliği önleyici düzenleme” olarak pazarlamaya çalışsa da esas mesele güvencesiz çalıştırmanın giderek esas çalıştırma biçimi haline getirilmesinden ibarettir. Taslakta her ne kadar hangi durumlarda “geçici işçi çalıştırma” yoluna gidileceği belirtilmişse de özellikle vasıfsız işlerde kısa süreli çalıştırmanın giderek yaygınlaşacağını söyleyebiliriz. Bu şekilde yaygınlaşan çalıştırma biçimiyle işçilerin yasayla güvence altına alınmış yıllık izin, emeklilik, sağlık sigortasının devamlılığı, sendikal örgütlenme gibi hakları fiilen kullanılamaz hale gelmektedir.

Emek ve sermaye ilişkisinde esas olan husus sermayenin işçinin emek gücünü bir sözleşme gereği satın almasıdır ya da tersinden işçinin emek gücünü satmasıdır. İşçi emek gücünü sattığı patronunun işlerini yaparak onun işyerindeki vaktini geçirir ve bunun karşılığında ücret alır. Oysa Özel istihdam Büroları eliyle yapılmak istenen şey işçiyi bir başka işverene cismani kimliğiyle satmaktır Bu ise açıkça köleciliktir. Bu ilişki bildiğimiz anlamıyla bir emek-sermaye ya da işçi-patron ilişkisi değildir. İşçi bu ilişkiyle emek gücünü satmak üzere sözleşme yaptığı sermaye sahibinin dışında başka bir patronun yanında çalışacaktır. Çalıştığı yer ile sosyal haklarından sorumlu işyeri birbirinden farklıdır. Bu ise emeğin sermaye ile olan ilişkisi dolaylı hale getirerek sermaye egemenliğini emeğin gözünden saklamaya çalışıyor.

AKP Hükümeti bu yasal düzenlemeyle “Ulusal İstihdam Stratejisi” adındaki belgenin en önemli unsurlarından birini yasalaştırmış olacak. Bütün bu pervasız saldırılarla işçi sınıfı gündelik çıkarlar peşinde boğulmaktan kendisini kurtaramayan toplumsal yığın haline getirilmek isteniyorsa da bunun tersi de bir o kadar doğrudur. Özel İstihdam Büroları, Kıdem Tazminatı gibi saldırı araçları işçilerin kendisini bir sınıf olarak görmesinin olanaklarını kolaylaştırmaktadır. Bu anlamıyla bu saldırılar karşısında sadece resmi sendikal tepkilerle sınırlı kalmamak ama bütün yoksul emekçi halk kitlelerinin meşru eylemleriyle bu tür düzenlemelerin yasalaşmasının önüne geçmek mümkündür.

Kaynak: sendika.org