IndustriALL Küresel Sendika Kuzey Afrika ve Ortadoğu Bölgesi (MENA) Petrol ve Gaz Sendikaları Yürütme Kurulu Toplantısı 13 Aralık 2016 tarihinde İstanbul'da bulunan sendikamız Genel Merkezinde yapıldı.
Toplantıya IndustriALL Küresel Sendika merkezinden Enerji Bölümü Sorumlusu Diana Junquera Curiel, Yürütme Kurulunda bulunan Türkiye'den sendikamız Petrol-İş Sendikamız Merkez Yönetim Kurulu, Irak Petrol İşçileri Sendikasından Entidhar Kamil Al-Maatoq, Fas Petrol ve Gaz İşçileri Sendikasından Abderrazak Taleb, Tunus Petrokimya İşçileri Sendikasından Tahar Chaabaoui, Kuveyt Petrol İşçileri Sendikasından Hoda Al Shammari ve Mansour Naser Al-Mutairi katıldı.
Almanya'da bulunan IndustriALL Küresel Sendika MENA Bölgesi İrtibat Sorumlusu Ahmed Kamel ise toplantıya Skype üzerinden katıldı.
Toplantı Sendikamız Genel Başkanı Ali Ufuk Yaşar'ın konukları selamlaması ve açılış konuşması ile başladı. Yaşar açılış konuşmasında öncelikle geçtiğimiz günlerde Beşiktaş'ta meydana gelen terör saldırısı başta olmak üzere bölgemizdeki terör eylemlerine dikkat çekerek, bölge sendikalarının buna karşı birlikte hareket etmesinin önemine vurgu yaptı. Sektörde çalışan işçilerin sorunlarının çözümüne yönelik çalışmaların öneminin altını çizdi.
Daha sonra söz alan IndustriALL Enerji Bölümü Sorumlusu Diana Junquera Curiel açılış konuşmasında bölgenin sektör sendikalarının Lübnan'ın Beyrut kentinde yapılan geçen toplantıdan bu yana bölgedeki çokuluslu şirketlere (ÇUŞ) karşı önemli bir mücadele verdiğini ve bunun sürdürüleceğini belirtti. Bu toplantıların sektörün bölgede bir envanterinin çıkarılmasına da yardımcı olacağını vurguladı.
Toplantının bir sonraki bölümününde IndustriALL Enerji Bölümü Sorumlusu Diana Junquera Curiel sektörün dünyadaki ve bölgedeki güncel durumunu sundu. Curiel'in sunumunda ExxonMobil'den Shell'e, Lukoil'den Statoil'e kadar bütün petrol şirketlerinin son dönemde istihdamda daralmaya gittiği, işçi çıkardığını belirtti. Dünya petrol sektöründeki yönelimleri sunan Curiel'in dikkat çektiği bir diğer konu da ABD'nin yeni Dış İşleri Bakanlığı için ExxonMobil Tepe Töneticisi (CEO) Max Tellerson'un aday gösterilmesiydi. Curiel, şirket yöneticilerinin hükumetlerde etkin olmalarının sendikaların işini daha da zorlaştıracağının altını çizdi.
Sonraki bölümde MENA Ağının 2016 yılı faaliyetleri değerlendirildi. Bu oturumun başkanı olan Genel Başkanımız Ali Ufuk Yaşar sendikamızın sektörde son dönemde yürüttüğü mücadeleye değindikten sonra sözü katılımcılara bıraktı.
Irak Petrol İşçileri Sendikasından Entidhar Kamil Al-Maatoq konuşmasında yabancı petrol şirketlerinin Irak petrollerini yağmaladığını, petrol gelirlerinin yabancı petrol
şirketlerine gittiğini belirterek sendikasının faaliyetlerinin yoğun olduğu Rumela ve Mecnun bölgelerinde çalışma sektörde çalışan işçilerin çalışma koşullarının kötü olduğuna ve özellikle taşeron çalışmanın önemli bir sorun haline geldiğini belirtti.
Kuveyt Sendikası Temsilcileri petrol alanlarında işçilerin sorunlarına dikkate çekti. Bölgedeki sorunlara da dikkat çeken Kuveytli katılımcılar bölgede terörün sone ermesi gerektiğini ve bu toplantının burada (Türkiye'de) yapılarak teröre meydan okunduğunu ve bunun önemli olduğunu vurguladı.
Fas Petrol ve Gaz İşçileri Sendikasından Abderrazak Taleb ülkesinde bulunan en büyük petrol rafinerisi Samir'in tasfiye edilmesi kararının alındığını ve bunun 1000 kadar işçiyi doğrudan etkilediğini belirtti. Buna karşı eylemler yaptığını belirten Taleb, Samir Rafinerisinin tasfiyesi çerçevesinde bölgedeki emperyalist faaliyetlere dikkate çekti.
Tunus Petrokimya İşçileri Sendikasından Tahar Chaabaoui de yaptığı konuşmada Norveçli petrol şirketinde verdikleri mücadeleyi anlattı. Yine bağlı olduğu federasyonun parlamentoyu etkileme gücünün olduğunu belirterek,sektörle ilgili belirli yasaların çıkarılmasına etkide bulunduklarının altını çizdi. Bu alanda bölge sendikalarının daha fazla işbirliğine ihtiyaç duyduğunu belirtti.
Toplantının son bölümünde bölgede sendikal ağların teşvik edilmesi üzerinde duruldu ve mevcut ağın genişletilmesi gündeme geldi. Oturum başkanlığını yürüten Genel Başkanımız Ali Ufuk Yaşar'ın bu oturumda yaptığı konuşma aşağıda yer almaktadır.
Toplantı katılımcıların gelecek toplantıya yönelik önerileri ile son buldu.
Genel Başkanımız Ali Ufuk Yaşar'ın konuşmasının tam metni aşağıda yer almaktadır;
Sendikal dayanışma ve sendikal ağlar oluşturma
Saygıdeğer meslektaşlar, değerli arkadaşlar,
Konuşmama öncelikle ülkem ve bölgemiz ile ilgili bir kaç cümle söyleyerek başlamak istiyorum. Bildiğiniz gibi Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesi dünyada medeniyetlerin beşiği olarak bilinir. Geçmişte en gelişkin medeniyetler bu bölgelerde ortaya çıkmıştır. Geçmişte Ortadoğu'da ve Kuzey Afrika'da bolluk ve kardeşlik hüküm sürmüştür. Oysa bugün baktığımızda bölgemizde açlık, yoksulluk, savaş ve çatışmalar her tarafa yayılmış durumda.
Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da insanlar çok zor koşullarda yaşamaya çalışıyor. Bunun bir nedeni bölgeye yapılan emperyalist müdahaleler ise diğer nedeni de bölgede sosyal adaletin olmadığı, gelirin eşitsiz dağıldığı ve yönetenlerin işçilerin değil sermayedarların sözünü dinlediği hükümetlerin olmasıdır. Biz sendikalar bölgemizdeki savaş ve çatışmaların sona ermesi, mülteci akının durması ve bütün işçilerin kendi evinde huzurlu bir yaşam sürmesi için daha etkin bir rol üstlenmeliyiz. İşte bugün yaptığımız bu toplantının buna da hizmet etmesi gerektiğini düşünüyorum.
Yine bildiğiniz gibi ülkemde yakın zamanda 15 Temmuz 2016 tarihinde hain bir darbe girişimi yapıldı. Bu darbe girişimini planlayanlara baktığımızda ABD yönetimi gibi kendi ülkesinde ve dünyada işçilere ve sendikalara karşı düşmanca davranan ve NATO gibi işçilere hiçbir yararı olmayan savaş örgütünü görüyoruz. Bu darbe girişiminin Türkiye'deki ayağı FETÖ terör örgütünü oluşturanlar ise hem şirketleri hem de kurumları ile sendika düşmanlığı ve işçi düşmanlığı yapanlardır.
Biz işçiler geçmişten de aldığımız tecrübeyle sendikaları kapatan, işçi haklarını bastıran, kendi halkına silah doğrultan her türden darbeye karşıyız. Bizler biliyoruz ki darbeler, ülkelere yapılan dış müdahaleler, çatışmalar ve savaşlar sendikalara ve işçilere hiç bir yarar sağlamaz. Savaşın, darbelerin, darbe girişimlerinin ve çatışmaların olduğu bölgemizde sendikal haklar ve işçi hakları her zaman ikinci plana itilmiş oluyor. Biz sendikaların kendi gündemimizi belirlemek için işte bu konulara dair de yukarıda söylediğim gibi bir sözümüzün olması şart.
Yine hepimizin yakından takip ettiği gibi 10 Aralık 2016 gecesi İstanbul'da oynanan Beşiktaş-Bursaspor maçının ardından hem bölgemizi hem de ülkemizi sarsan bir terör saldırısı yaşandı. Saldırıda şimdiye kadar çoğu polis 44 yurttaşımızı teröre kurban verdik. Bir kısmı ağır olmak üzere 155 yurttaşımız yaralandı. Saldırıyı PKK-TAK terör örgütü üstlendi. Terör her zaman işçi sınıfının aleyhinedir. Terör her zaman büyük güçlerin oyunudur ve bugün de ülkemizdeki bu terör saldırıları Amerika'da ve NATO merkezlerinde planlanmaktadır. İşçi sınıfına karşı ve emekçi halka karşı terör uygulayanlar bu merkezlerin kuklalığını yapıyorlar demektir.
Terörün ülkesi, dini, dili ve milliyeti yoktur. Teröre her kimden ve nereden geliyorsa karşı çıkılmalıdır. Failleri FETÖ olsun, PKK terör örgütü olsun, IŞİD terör örgütü olsun, her kim olursa olsun, terör işçi sınıfına ve halka karşı yapılan bir saldırıdır. Biz işçiler bu yüzden her türlü teröre karşı durmalıyız, teröre karşı sesimizi yükseltmeliyiz.
Değerli meslektaşlarım sunumuma Türkiye'de çalışma yaşamına dair birkaç basit istatistik bilgi vererek devam etmek istiyorum. Umuyorum ki bu bilgiler sunumumu daha da anlaşılır kılacaktır. Türkiye'de 2016 yılı Temmuz ayında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının yayınladığı sendika istatistiklerine göre yaklaşık 13 milyon kayıtlı işçi bulunuyor. Bu sayı sadece işçileri ifade ediyor. Memurlar bu sayının içinde yer almıyor. Bu 13 milyon çalışanın sadece 1.5 milyonu sendika üyesi. Bu da Türkiye'de çalışanların sadece % 11.5'inin sendikalı olduğunu ortaya gösteriyor.
Sendikam Petrol-İş örgütlü olduğu petrol, kimya, lastik, plastik ve ilaç sektöründe yıllardır kapsamlı örgütleneme çalışmaları yürütüyor.
Son yayınlanan ve yukarıda bahsedilen bu sendikal istatistiklere göre sendikamız Petrol-İş'in faaliyet yürüttüğü petrol, kimya, lastik, plastik ve ilaç sektörlerinde yaklaşık 450.000 işçi istihdam ediliyor. Bu işçilerin sadece 50.000 kadarı bir sendika üyesi. Sendikam Petrol-İş'in sektörde örgütlülük oranı ise % 8 civarında. Dolayısı ile sendika olarak önümüzde yapacağımız çok işimiz var.
Petrol-İş olarak son dönemde örgütleniyoruz ve büyüyoruz. Bu bağlamda, özellikle çokuluslu şirketlerde, örgütlenirken bir çok sorunla karşı karşıya kalıyoruz. Çokuluslu şirketler tarafından izlenen iki yüzlü politikalar Türkiye'de sendikal örgütlenmenin önünde, hatta sendikal örgütlenmenin bastırılmasında önemli bir rol oynuyor. Çokuluslu şirketler bu çerçevede çifte standart uyguluyorlar. Dünyanın bir bölgesinde sendikal örgütlenmeye saygı duyarken, diğer bir bölgesinde ulusal ve uluslararası çalışma kurallarını ihlal edebiliyorlar.
Bu bağlamda sendikal ağlar üzerinden kurulan sendikal dayanışmayı önemsiyoruz. Çokuluslu şirketlerde kurulacak sendikal ağların hem şirketlerin politikaları hakkında bilgi aktarımına, hem de şirketlerin sendika karşıtı tutumlarına karşı ortak tavır almaya yardımcı olacaktır. Yine bu çerçevede çokuluslu şirketler İLO normlarına uygun davranmayı tercih etmiyorlar. Çalışma yaşamına dair ulusal ve uluslararası mevzuatı hiçe sayıyorlar, OECD ilkelerine uymuyorlar, kendi koydukları Şirket Sosyal Sorumluluk İlkelerini bile ihlal edebiliyorlar. Çokuluslu şirketlerin bu politikalarına karşı uluslararası sendikal dayanışmayı yükseltmeliyiz.
Yukarıda bahsedilen olgular çerçevesinde öncelikle sendikal örgütlenmenin güçlendirilmesine yönelik sendikal dayanışma hakkında konuşacağım. Bu bağlamda örgütlenmede uluslararası örgütlenmeye yönelik dayanışma öncelikli bir politika izlemenin büyük önem taşıdığını düşünüyorum. Öncelikli gündemimizin her alanda örgütlenme ve buna yönelik dayanışmanın nasıl sağlanacağı olması gerekir. Fakat, bu bağlamda işverenden ve mevcut yasal düzenlemelerden kaynaklı bir çok sorunla karşı karşıya kalıyoruz. Bu sorunları da örgütlenmeye yönelik stratejik bir planla hareket ederek aşmak gerekir. Sendikamız Petrol-İş bu doğrultuda hareket ederek geçen birkaç yılda iyi bir örgütlenme stratejisi izledi. Bu örgütlenmelerde uluslararası dayanışmayı da etkin bir şekilde kullanmayı başardı.
Bir diğer konu başlığımız uluslararası şirketlerde örgütlenirken sendikal ağlar oluşturmadır. Bu konu bütün örgütlenme süresince sendikamızın izlediği stratejinin ayrılmaz bir parçasıdır. Sendikam Petrol-İş'in örgütlü olduğu bir çok şirket son dönemde özelleşerek küresel bir nitelik kazandı. Bunlarda karşılaştığımız sorunları yurt içinde çözemediğimiz zaman uluslararası dayanışmaya başvuruyoruz. Çokuluslu şirketlerdeki sendikal ağların önemi de burada ortaya çıkıyor. Yine aynı şekilde bizim örgütlü olduğumuz petrol, kimya, ilaç ve plastik şirketlerinin önemli bir bölümü son dönemde çokuluslu şirketler haline geldi. Bunlarda da örgütlenmeye çalışırken bu sendikal ağlar üzerinden diğer ülke sendikaları ile kurduğumuz ilişkilerin önemi ortaya çıkıyor. Petrol-İş Sendikası olarak küresel sendikal ağlara önem veriyoruz, önem vermeye de devam edeceğiz.
Sonuç olarak şunu söylemek istiyorum. Sendikal örgütlülüğün güçlendirilmesine yönelik dayanışma sağlanması ve sendikal ağlar oluşturulması birlikte yürütülen bir mücadeledir. Bu toplantı ile bölgemizde faaliyet yürüten çokuluslu petrol ve gaz şirketlerinde bu iki alanda yürüttüğümüz mücadeleyi daha da etkin bir hale getirmeliyiz.
Beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür ediyorum.
Petrol-İş Sendikası
Genel Başkanı
Ali Ufuk Yaşar