Sendikal Güç Birliği Platformunun Türk-İş Genel Başkanlığı için aday gösterdiği Mustafa Öztaşkın, bugün başlayan genel kurula ilişkin gazetemize değerlendirmelerde bulundu. Mevcut Türk-İş yönetiminin hak gaspları ve saldırılar karşısında, geçiştiren bir tutum izlediğine dikkat çeken Öztaşkın, bu yönetimin yeniden seçilmesinin AKP Hükümetine yeni saldırılar için cesaret vereceğini söyledi. Delegelere bunun sorumluluğuyla hareket etme çağrısı yapan Öztaşkın, “İnsanlar oy verirken bizi düşüncemizle, saçımızla bıyığımızla değil, sendikal anlayışımızla, sendikalarımızın bugüne kadar ne yaptığıyla değerlendirsinler” dedi. Öztaşkın, seçildikleri takdirde ilk işlerinin organize sanayi bölgelerinden başlayan bir örgütlenme kampanyası başlatmak ve birleşik emek mücadelesi için harekete geçmek olduğunu söyledi.
‘YÖNETİCİLER GENEL KURUL KARARINDAN HABERSİZ’
Petrol-İş Genel Başkanı Öztaşkın, Türk-İş Genel Kurulunun kuralsız, esnek ve örgütsüz çalışmanın hızla yaygınlaştığı, hükümetin Ulusal İstihdam Stratejisinde yer alan yeni saldırıları hayata geçirmenin hazırlıklarını yaptığı bir dönemde toplandığını hatırlattı. Bütün bunlara karşı Türkiye’nin en büyük emek örgütü olan Türk-İş’in sorumluluklarını yerini getirmesi gerektiğini vurgulayan Öztaşkın, saldırılara karşı tüm emek güçlerini etrafında birleştirecek bir mücadele programına ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Öztaşkın, Türk-İş’in diğer yandan demokrasi, barış, anayasa, kadına yönelik şiddet ve deprem gibi toplumun karşılaştığı bütün sorunlarda duyarlı bir politika ortaya koyması gerektiğinin altını çizdi.
Bu düşünceleri taşıyan sendikalar ve sendika yöneticileri olarak, Türk-İş’in genel kuruldan sonraki en yetkili kurulu olan Başkanlar Kurulunda bu görüşlerini defalarca ifade ettiklerini anlatan Öztaşkın, “Genel Kurul kararları yönetim kurulunun da elini güçlendirecek kararlar. Şimdiki yönetim kurulu, bırakın uygulamayı, bu kararların varlığından bile habersiz. Bütün kamu kuruluşları özelleştiriliyor. Ortada Türk-İş yok. Emeklilik yaşı yükseltiliyor. Ortada Türk-İş yok. Haklarımız elimizden alınıyor, taşeron işçiliği yaygınlaşıyor. Bütün bunlar olurken sessiz bir Türk-İş var. Bütün bu konularda tavır alan, bir mücadele programı oluşturup, gereğini yerine getiren bir Türk-İş istiyoruz” diye konuştu.
‘GENEL KURULDAN BAŞARIYLA ÇIKACAĞIZ’
AKP’nin emek karşıtı politikalarına karşı sessiz kalındığını, basın açıklamalarıyla geçiştirildiğini, hatta üstü örtülü destekler verildiğini belirten Öztaşkın, “Kendi örgütünüzün yetkili kurullarında alınması gereken kararlar alınamıyor, konması gereken tavırlar konamıyorsa, elbette ki bunları dile getiren insanlar bir gün ortaya çıkarlar ‘Siz yapmıyorsanız biz yapacağız’ derler. İşte Sendikal Güç Birliği Platformu bu ihtiyacın ürünüdür. İlkelerimizi, hedeflerimizi belirledik. Kısa vadeli hedeflerimiz arasında Türk-İş Genel Kurulu vardı. Biz de yönetime adayız. Alternatif olduğumuzu, bir güç olduğumuzu, değişim istediğimizi, artık bu gidişata dur diyeceğimizi bütün kamuoyuna ilan edeceğiz ve bu genel kuruldan da başarıyla çıkacağız” dedi.
‘SENDİKALAR ADİL TEMSİL EDİLMİYOR’
Öztaşkın, Türk-İş’in delegelik sistemini de eleştirdi. Tüzük gereği delege sayısının sendikaların iki genel kurul dönemi arasında yatırdığı aidatlara göre belirlendiğini belirten Öztaşkın, bazı sendikaların gerçek üyelerinin çok üzerinde bir oranda aidat yatırıp genel kurullarda daha fazla delegeyle temsil edildiklerini iddia etti.
Tüzükte yer alan “fiilen aidat ödeyen üye” ifadesinin yönetim tarafından ödenen paraya göre yorumlandığını ifade eden Öztaşkın, “Yani parayı veren delegeyi alır. Bu yanlış. Biz yönetime geldiğimizde tüzüğün bu noktada değiştirilmesini, sendikaların bundan sonra gerçek üyeler üzerinden eşit ve adil temsilini sağlayacağız” dedi.
DELEGE LİSTELERİ GİZLENDİ
Öztaşkın, Sendikal Güç Birliğini destekleyen Liman-İş’in delege sayısının bire düşürüldüğüne, Kıbrıs’tan Türk-Sen’in ise tüm delegeliklerinin düşürüldüğüne, ancak mevcut yönetimi destekleyen bazı sendikaların çek karşılığında genel kurulda temsil edildiklerine dikkat çekti. Çimse-İş gibi bazı sendikalarda delegelerin kim olacağı konusunda tartışma yaşandığını, bir işçinin delegelerinin ancak seçim kurulu kararıyla geri iade edildiğini hatırlatan Öztaşkın, “Bunlar hoş şeyler değil. Türk-İş’in kongresinin demokratik bir kongre olması lazım. Eşitler arası bir yarış olması lazım. Yönetimde olanların kendilerinin lehine uygulamalardan kaçınması lazım. Delegelerin listeleri bile ancak biz ilçe seçim kuruluna başvuru yaptıktan sonra ilan edildi” diye konuştu.
‘KONGRE TARAFLI BİR YERDE YAPILIYOR’
Kongrenin Türk-İş Genel Sekreteri Pevrul Kavlak’ın genel başkanı olduğu Türk Metal Sendikasına ait Büyük Anadolu Otelinde yapılmasını da eleştiren Öztaşkın, seçimlerin taraflı bir yerde yapılmasını eleştirdi. Otelin şehir dışında olmasını da eleştiren Öztaşkın, “Bu genel kurul aslında işçiden tamamen kaçırılmaya çalışıldı. Giriş-çıkışlar kontrol altına alınmaya çalışıldı. Oysa konfederasyonların genel kurullarının işçilere sonuna kadar açılması lazım. Genel kurulun işçilerle yapılması lazım. İşçilerin gelip kendi şubelerinde, bölgelerinde seçtikleri delegelerin burada nasıl bir tavır ortaya koyduklarını görmesi lazım. Böylelikle işçilerin delegeleri denetlemesini, kongreye müdahil olmasını, yönlendirmesini de engellemiş oluyorlar” diye konuştu.
DELEGELERE ÇAĞRI
Öztaşkın, Türk-İş’e kaybettiği itibarını yeniden kazandıracaklarını belirterek, “Biz 35 sendikanın, tüm Türk-İş üyelerinin adayıyız. Çünkü biz onların her türlü sorununa sahip çıkacağız. Artık güvenebilecekleri, sırtını dayayabilecekleri, sermayenin ve siyasi iktidarın saldırılarına karşı koyabilecekleri bir Türk-İş’i yanlarında görecekler. Türk-İş’in birlik beraberliğini sağlayacağız. Arkasından, bütün emek hareketinin birliğini sağlayan politikalara önderlik edeceğiz” dedi.
Hükümetin Türk-İş Genel Kurulunu yakından takip ettiğini belirten Öztaşkın, mevcut yönetimin yeniden kazanması halinde, hükümetin de kıdem tazminatının gasbı başta olmak üzere, Ulusal İstihdam Stratejisinde yer alan yeni saldırı paketlerini gündeme getireceğini söyledi. Öztaşkın, “Eğer bu yönetim seçilirse, bunun anlamı ne yazık ki budur. Bu delegeler tarafından iyi değerlendirilmelidir. İnsanlar oy verirken bizi düşüncemizle, saçımızla bıyığımızla değil, sendikal anlayışımızla, sendikalarımızın bugüne kadar ne yaptığıyla değerlendirsinler. Biz kişi hareketi değiliz. Genel başkan adayımızı daha önce açıklayabilirdik. Ama açıklamadık. Çünkü kimin aday olacağını konuşmadık bile. Çünkü biz bir sendikal anlayışı temsil ediyoruz. Bizim anlayışımız, uzlaşmayı da maceracılığı da reddeden, ama mücadeleyi ana eksen olarak kabul eden bir anlayıştır” dedi.
‘SENDİKANIN SAĞCISI SOLCUSU OLMAZ’
Güç Birliğinin çeşitli siyasi yaftalarla karalanmaya çalışıldığını belirten Öztaşkın, “Sendikanın sağcısı veya solcusu olmaz. Sendika yöneticisinin elbette siyasi düşünceleri olur. Ama sendika yöneticisinin siyasi düşünceleri o örgütün önüne geçmez. Yakınlığı veya uzaklığı o siyasi partinin emeğe olan yakınlığına bağlıdır. Elbette bize yakın olanlara biz de yakın oluruz. Ama bize uzak olanlara uzak oluruz. Biz üst kimliğimizi Türk-İş’li olmak olarak tanımlayacağız. Ayrılıklar üzerine değil, birleştirme üzerine politika yapacağız” dedi.
‘EMEK ÖRGÜTLERİNİN BİRLİĞİNE ÖNCÜLÜK EDECEĞİZ’
Yönetime seçildikleri takdirde, bölgelerde temsilciler meclisi ve Türkiye genelinde genel temsilciler meclisi oluşturacaklarını açıklayan Öztaşkın, “Büyük bir örgütlenme kampanyası yürüteceğiz. Organize sanayi bölgelerinde bürolar açacağız.
Farklı işkollarındaki işyerlerinin örgütlenmesinde Türk-İş koordinasyonu sağlayacak. Alışılanları görmeyeceğiz, ezberi bozacağız. Üyelerimizin sınıf bilinçlerini geliştirmek, bütün meselelere sınıfsal açıdan bakmalarını sağlamak için bir eğitim kampanyası yürüteceğiz” diyerek gelecek döneme ilişkin hedeflerini anlattı.
Öztaşkın, bölünmüş, parçalanmış yapıya son vereceklerini, önce işçi konfederasyonlarının, sonra da tüm emek örgütlerinin birlikte hareket edebileceği tek bir merkez için öncülük yapacaklarını söyledi.