Çok önemli bir sanayi kuruluşumuz olan Petkim'in yüzde 51'lik ön satışı, 2.050 milyar dolara gerçekleşti. En yüksek parayı veren TransCentralAsia Petrochemical Holding Ortak Girişim Grubu'nun çok da belirli olmayan bir ortaklık yapısı var; kimin eli kimin cebinde pek de bilinmiyor. Türkiye'de Petkim'i kim nasıl işletecek; işletecek mi; bir yatırım plan ve programı var mı yok mu?
Çok önemli bir sanayi kuruluşumuz olan Petkim'in yüzde 51'lik ön satışı, 2.050 milyar dolara gerçekleşti. En yüksek parayı veren TransCentralAsia Petrochemical Holding Ortak Girişim Grubu'nun çok da belirli olmayan bir ortaklık yapısı var; kimin eli kimin cebinde pek de bilinmiyor. Türkiye'de Petkim'i kim nasıl işletecek; işletecek mi; bir yatırım plan ve programı var mı yok mu?
Tam bir körlemesine satış.
İki nokta dikkat çekiciydi:
Birincisi , Petkim'i alacak ortaklardan Kazakların, ihale sonuçlarını Kazakistan Devlet Başkanı'na "doğum günü müjdesi" olarak bildirmesi!
İkincisi , Erdoğan ve ekibinin "sermayenin rengi, kimliği, ırkı, dini" nin kendilerini ilgilendirmediğini açıklamaları.
AKP'nin sadece Petkim'de değil bütün özelleştirmelerde tek ilgilendiği konu, şirketin şu veya bu şekilde, ama mutlaka satışı. Sonrası? Erdoğan ve takımının umurunda değil, gelecek. Önemli olan şu an; cari açıklarını kapatacak nakitlerin kasaya girmesi ve borsaya durmadan sıcak para akışının teşvik edilmesi.
AKP tam al-satçı bir tüccar parti! Aracılıktan sürekli nemalanan!
Petkim ile Oyakbank'ın satışı farklı.
Büyük düşünüp çevresinde yayılamayan yerli finans sermayesinin(*), rekabet karşısında malının-parasının derdine düşerek, gücünü yabancıya devretmesine, şüphesiz belki de geldiğimiz şu noktada (bankacılığın yüzde 42'sinin yabancılaşması) yasal olarak dur demek gerekir.
Petkim ise ülkemizin tek petrokimya kurumu. Petrol-İş raporlarına göre Türkiye dünyanın 5. büyük petrokimya pazarı. Petkim'in cirosu 1.6 milyar dolar. Kendi kaynaklarıyla 437 milyon dolar yatırımla üretim teknolojilerini yenileme gücüne sahip olduğunu gösterdi. Kazancı yerinde. Üretimi AB standartlarında. 14 ana işletme fabrikası, müthiş arazileri, barajı ve limanı var.
Bunların ötesinde çok önemli bir kamusal görevi var: Ulusal sanayiciyi, küçük üreticiyi (yüzde 95), ürün fiyatlarını makul düzeylerde tutarak desteklemek.
Şirket, özel sektöre, yabancıya geçince, bu destek bitecek. Ülkesel, kamusal bir zarar başlayacak.
Petkim, ülke içi tüketimin sadece üçte birini karşılayabiliyor; bunu üçte ikiye çıkartacak yeniliklere gideceğimize, ithalat girdilerimizi azaltma çabasına gireceğimize ve yerli sanayinin gelişmesine daha büyük katkı nasıl sağlayabiliriz diye düşüneceğimize, Petrol-İş raporunda belirtildiği gibi, özel sektörü yeni petrokimya tesisleri kurmaya teşvik edeceğimize, sanayileşmenin çok önemli bir alanından çekiliyoruz!
Petkim'in satışı ile, Petkim ürünlerini daha pahalı tüketecek Türkiye.
İthalat artacak ve daha fazla dış ticaret açığı vereceğiz!
Petkim, planlı kalkınma döneminden kalma, büyük bir kuruluş.
Satışıyla birlikte, çoktan mezara gömülen planlı kalkınmanın da son büyük evladı mezara gömülecek!..
Petkim'e bir de "ulusal sanayi" açısından bakarsak:
Sürdürülebilir bir ekonomik büyüme, eldekileri satarak gerçekleştirilebilir mi? Devletin, tam tersine, ithalatı azaltıcı ve ülkede iş olanaklarını ve üretimi durmadan artırıcı teşvik ve düzenlemelere gitmesi gerekir...
"Sürdürülebilir" bir ekonomik yapıya sahip ve hızlı büyüyen bütün ülkelerin başarısında, böyle plan ve programlar yatıyor.
* Büyümesini, esas olarak, dışarıdan ithal edilecek sabit veya likit sermaye araçlarına bağımlı olmadan gerçekleştirecek;
* Gerçek anlamda sürekli ihracat fazlası veren;
* Küresel krizlerden en az etkilenecek, ama küresel büyüme olanaklarından da en çok yararı sağlayacak; dengeli bir ekonomik yapıyı kurmak, yurtseverliğin ta kendisi olmalıdır.
AKP bunun çok ötesinde olduğunu her fırsatta gösteriyor.
Türkiye AKP'nin bu tüccar zihniyetinden kurtulmalıdır!
Peki diğer partiler bu bilinçte mi?
(*) Finans sermaye, güçlü finansal yapı, piyasaların efendisidir; piyasalarda "gerçek iktidar" ın ta kendisi sayılır. Finansal birikim, kapitalizmin de itici gücüdür. AKP'nin tüccarlığını ise finansal gücün desteklediği üretim sektöründen sonra, ancak üçüncü önem sıralamasında sayabiliriz!