03 Ocak 2008 Tarihinde Genel Başkanımız Mustafa ÖZTAŞKIN ve Genel Mali Sekreterimiz İbrahim DOĞANGÜL Şube yönetici ve Temsilcilerimizle Petkim ve Tüpraş İş yerlerimizde üniteleri ziyaret ederek, çalışan üye arkadaşlarımızla sohbet ettik. Genel Başkan ve Genel Mali Sekreterimiz arkadaşların sorularını cevaplarken bir yandan da; hükümetin çalışanların aleyhine çıkarmak istediği yasalar hakkında bilgi verdi. Emeğin karşı karşıya geldiği bu saldırıları önlemenin yolunun tüm emekçi kesimin bir araya gelerek bir mücadele vermesiyle sağlanabileceğini söyledi. Ayrıca 20 yıldır özelleştirmeye çalışılan Petkim sürecinde Danıştay'ın vermiş olduğu karar bizim yıllardır söylediğimiz her şeyin doğru olduğunu göstermiştir. Bundan sonrada aynı kararlılıkla eylemsel ve hukuksal mücadelemizi süreceğiz dedi. Yeni iş başı yapan arkadaşlara başarılar dileyerek onların bu iş yerlerimizdeki örgütlü geleneği sürdürmelerini ve birlikte mücadele ederek ileriki yıllarda kazanımlarımızı korumak hatta yeni kazanımlar ede etmeliyiz dedi.Aynı gün saat 17.00 de Şube Konferans Salonumuzda delege ve duyarlı arkadaşlarımızla bir toplantı yaptık. Toplantıda delege arkadaşlarımıza seslenen Genel başkanımız Mustafa ÖZTAŞKIN Dünya ve Türkiye’deki gelişmeleri ve bundan çalışan kesimin nasıl etkileneceğini anlatırken bir yandan da gelecekte işçi sınıfını nelerin beklediğine değindi. ÖZTAŞKIN konuşmasında: ‘Neo-liberal ekonomi ile kapitalizmin yeniden şekillendirmeye çalıştığı dünya da sendikal örgütlenme ve tüm emekçilere ağır darbeler vurulmuştur. Küresel kapitalizmin yönlendiricisi büyük sermaye ve bu sermayenin politikalarının şekillendiği ABD kimi ülkelere doğrudan askeri güçle saldırarak, kimilerinde de o ülkenin iç dinamiklerini kendi çıkarı için kullanarak kargaşa yaratmaya çalışmaktadır. Dünya enerji kaynaklarının paylaşımı konusunda sermaye büyük savaşlar vermekte. Bu paylaşımın başat ülkesi ABD dünyanın diğer coğrafyalarında olduğu gibi Orta Doğuda da bu uğurda ülkeleri kana bulmaktadır ve Orta Doğuyu da kendi çıkarları doğrultusunda şekillendirmeye çalışmaktadır. Ülkemizde işbaşında bulunan hükümeti ABD bu amaçla kurgulamıştır. Ekonomi, IMF ve Dünya Bankasına teslim edilirken siyasette ABD ve AB’nin emri altına girmiştir. AKP hükümeti iş başına geldiği günden itibaren, ülke kaynaklarını satmaya başlamıştır. Ayrıca dünyadaki en yüksek faiz ödeyen ülke olarak kazanımlarımız, borsa aracılığı ile yurt dışına akıtılmaktadır. Hükümet reform adı altında çıkardığı yasalarla işçi sınıfına, alt ve orta gelirli kesime büyük darbe vurmuştur. Çıkarmaya çalıştığı Sosyal Güvenlik Yasasında, sağlığı tamamen paralı hale getirmekte, emeklilik neredeyse hayal olmakta. Sosyal devlet ilkesinde tamamen vazgeçilmekte. Devletin asli görevi olan eğitim ve sağlık tamamen piyasa koşullarına terk edilmekte. Pirim gün sayısı 9000 güne yaş 68’e çıkartılarak çalışana emeklilik için mezar işaret etmektedir. Bir yandan da kayıtdışıyı özendirmektedir. Mevcut çalışanın %48’i kayıt dışı olmasına rağmen hükümet bu konuda bir şey yapmamaktadır. Çalışanlar artık mevcut haklarını koruyamaz hale gelmiştir. Hükümet bu dirençsizlik karşısında daha da ileri giderek kıdem tazminatı gün sayısını düşürmek istemektedir. Tüm bu saldırılara artık yerelde karşı gelmek mümkün değildir. Bunun için acilen sendikalar dağınıklıktan kurtularak bir araya gelmelidir. Türkiye’nin en büyük emek örgütü Türk-İş bu konuda öncü olmalıdır. Sürekli Örgütlü işçi sayısı düşerken sendika sayısı artmaktadır. Emek güçleri bu tezatı ortadan kaldırıcı düzenlemeler yapmalı tek çatı altında toplanabilmelidir. Bu küresel saldırılara yerelde kalarak karşı koyamayacağımızı bilmeliyiz ve ortak mücadele alanları yaratmalıyız’ dedi.