Petrol-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın, mektubunda serzenişte bulunuyor: "Bugün Türkiye sessizliğe gömülmüş durumda. Tıpkı 2004 yılındaki satıştan sonra olduğu gibi..." diyor ve iki soru soruyor. Birinci basına: ...toplumun bilgilenmesinin en önemli kanallarından biri olan basın yayın kanallarımızın temsilcileri bu akıl dışı satışa ikna olmuş mudur?
Petrol-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın, mektubunda serzenişte bulunuyor: "Bugün Türkiye sessizliğe gömülmüş durumda. Tıpkı 2004 yılındaki satıştan sonra olduğu gibi..." diyor ve iki soru soruyor. Birinci basına: ...toplumun bilgilenmesinin en önemli kanallarından biri olan basın yayın kanallarımızın temsilcileri bu akıl dışı satışa ikna olmuş mudur? Sanmıyoruz, çünkü ihale sonrasında 'iyi ki Petrol-iş var' diyebilme cesaretini gösterenler yine sizler olmuştunuz..." İkincisi hükümete ve ilgililere: "Kârlı, verimli, istihdam fazlası olmayan, ileri teknolojili, devletten tek kuruş para almayan, Hazine'ye milyar dolarlar akıtan, bölgesinin en güçlü rafinerisi, sanayi devi Tüpraş neden satılıyor?"
Başkan'ın serzenişini not ederken hatırlatalım: Tüpraş, 2004'de 1.3 milyar dolara (yüzde 65.76 kamu hissesi) "sicili tartışmalı" Rus-Tatar melezi Efremov Kautschuk'a satılmaktan Petrol-İş'in etkin sendikal mücadelesi, hukuk ve yargı sayesinde kurtuldu. 2005'te önce yüzde 14.76'lık hisse İsrailli Sami Ofer'e "puslu" bir operasyonla satıldı. Operasyonu örten "siyasi-global sır perdesi" ise henüz aralanmış değil! Sonra, yüzde 51 hisseye 4.1 milyar dolar veren Koç grubu Tüpraş'ı bünyesine kattı. Gelişmeler "Koç yönünden" basına yansıyor. Bir de Danıştay'ın son ihaleyle ilgili 3 ayrı davada yürütmenin durdurulması taleplerini ret etmesi, sanki her şey olup bitmiş gibi, kimi basın-yayın organlarında "memnuniyet imâlı" haberlerle duyuruluyor!
Biz diğer yönünü de yazalım: Tüpraş'ta yürütmenin durdurulmasını ret etmek, ihale komisyonu kararını, Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun onayını ve ihale şartnamesini kapsayan davaların da "kaybedildiği" anlamına gelmiyor. Danıştay 13'üncü Dairesi davaları "esastan" incelemeyi sürdürüyor, ki Tüpraş'ın kaderini bu kararlar belirleyecek. Ayrıca, yüzde 14.76 hisse satışıyla ilgili olarak Ankara 12'nci İdare Mahkemesi'nde açılan "Ofer davası" bugün saat 9.30'da başlayacak duruşmayla sürüyor. Yani erken sevinmemek lâzım! Bir de örnek var: 2004'de Danıştay Efremov'a satışla ilgili sekiz davada yürütmeyi durdurmadı; ama, esas inceleme sonunda ihaleyi iptal etti.
Gelelim Tüpraş araştırmasına... Petrol-İş tarafından "A ve G" kamuoyu araştırma şirketine yaptırılan araştırma 7 coğrafi bölge, 17 il, 57 ilçe, 77 mahalle ve köyde 18 yaş ve üzeri seçmen nüfusu temsil eden 663'ü kadın bin 353 deneği kapsıyor. Bulgular şöyle:
Deneklerin yüzde 42.8'i özelleştirmeleri olumlu buluyor. Yüzde 37'si karşı çıkıyor. Bu oranlara göre değerlendirme: "Toplum özelleştirme konusunda hâkim tezlerin aksine net bir tutuma sahip değil." Gelir ve eğitim düzeyi, kır-kent gibi ayırımlarda toplumun yüksek statüdeki kesimleri özelleştirmeleri olumlu buluyor. Düşük statüde karşıtlık yükseliyor. Yüzde 58 gibi bir çoğunluk özelleştirme ihalelerinin şeffaf yapılmadığı kanısında. İlginçtir; eğitim düzeyi yükseldikçe şeffaflık güvensizliği yüzde 66.4'e çıkıyor. Büyükşehirlerde ise güvensizlik oranı yüzde 73.6'ya tırmanıyor.
Araştırma, yabancı sermaye konusunda da ilginç bir sonuç veriyor: Deneklerin yüzde 52.5'i kamu işletmelerinin "her şeye rağmen satılması" durumunda, yerli sermaye gruplarının tercih edilmesini istiyor. Özelleştirmeye karşı olanlar arasında bile yerli sermayeyi tercih edenlerin oranı yüzde 55.4. Kârlı ve stratejik kamu işletmelerinin satılmasını doğru bulmayanların oranı yüzde 66. Özelleştirme taraftar olanlar arasında bu görüşü paylaşanların oranı da yüzde 57. Tüpraş konusundaki bulgular da ilginç. Yüzde 14.76 hissenin Ofer'e satışı onaylamayanların oranı yüzde 85.5. Koç-Shell ortaklığına satılmasını "hukuksuz" bularak ihalenin iptal edilmesi gerektiğini düşünenlerin oranı yüzde 43. İptal edilmemesini savunanların oranı yüzde 27.1. Araştırma gösteriyor: Kamuoyu olup bitenler karşısında pek de "kuzu gibi" değil!