• industriAll global
  • industriAll europe
  • Retun See
  • Petrol-İş Kadın Dergisi
Belgesel: Petrol-İş Tarihi

Doç. Dr. Melih Baş/Aydınlık Gazetesi

Sağlık dizgesinde GSS

20.03.2012

   

Hem fiziksel çevremizde ve hem ağ içinde birçok insanda sağlık ekonomisi konusunda zihinsel kargaşa olması, geçen hafta başladığımız sağlık ekonomisi konusunu birkaç hafta sürdürmeye yöneltti bizi. (Yazılar Aydınlık'ın örütbağında mevcut).

Sağlık dizgesinde çürüme, yolsuzluk ve suistimallere yol açan Genel Sağlık Sigortası (GSS) devletin halka bedelsiz bahşettiği bir sigorta hakkı değil, arttırılması hedeflenen sağlık harcamaları için herkesten zorunlu olarak para toplanmasıdır. Sigorta kapsamında harcanan paraların kaynağı toplanan bu paralardır. Devlet kimseyi genel bütçeden sigortalı yapmamaktadır. Herkesten zorunlu olarak para toplanmakta ve toplanan para hepsi kâr amacı ile çalışan hastane faturalarının ödenmesinde kullanılmaktadır. Para toplama kalemleri muayene, ilaç ve reçete katkı payı, özel hastanelerde fatura tutarının %75'i oranında ilave ücret alınabilmesi, günlük 151.77 TL tutarında otelcilik hizmeti ücretleridir. İlave ücretin tabanı %75 olmakla birlikte bunun üzerinde almanın bir yaptırımı yoktur. Muayene olan hastalardan pakete dahil olduğu halde tahlil ücreti adı altında fazladan para alınması sık rastlanan bir sorundur. Üstelik bu paralar için çoğu zaman bir makbuz ve fatura kesilmez (Bkz.Aydınlık 18.3.2012, Şule Perinçek'in yazısı).

Sistemin gereksiz muayene, tetkik ve tedavileri arttırmak için kullandığı diğer bir yöntem de faturalama, ödeme ve denetim anlayışından geçmektedir. Bu sistemde hastaneler muayene, tetkik, tedavi, girişim, malzeme ve ilaçlan istedikleri sayı ve şekilde göstererek SGK'ya fatura etmektedirler. Fatura içeriği hakkında sadece kısa bir açıklama eklenmektedir. Bildirime dayalı bu faturalama şeklinde hastaneler yaptığı bir girişimi başka bir girişim olarak gösterebildiği gibi farklı gün ve tarihlerde yineleyerek faturalayabilmekte, yapılan işlem ve sağaltımın yanına yapılmayan başka girişim ve sağaltımları ekleyebilmekte, hatta hiç yapılmamış muayene, tedavi ve girişimleri yapılmış gibi göstererek düşsel olarak faturalayabilmektedirler. Dizgede bilim ve aktöre dışı bu tür uygulamaların önlenmesi olanaksızdır ve ciddi bir yaptırımı da yoktur. Ortada büyük çapta bir malzeme ve ilaç ticareti olduğu için bu ticaretin içinde olan kesimler arasında her türlü işbirliği, çeteleşme, mafyalaşma kaçınılmaz olarak oluşmaktadır. Dönüşüm hekim ve eczacılarda da ciddi bir yozlaşmaya yol açmıştır. Pastayı paylaşmak için siyasetçi, bürokrat, hastane yöneticisi, hekim, eczacı, ilaç ve tıbbi malzeme firmaları arasında her türlü kirli ilişki olabilmektedir. Faturalar SGK'ya elektronik ortamda gönderilmektedir. Sağlık harcamaları performansla teşvik edilen Sağlık Bakanlığı hastanelerinden gelen faturaların ise incelenmeden ödendiği konuşulmaktadır.
Başlangıçta "istediğim hastaneye gidiyorum", "fark ücreti vermiyorum" sloganları ile sağlık hizmeti adı altında gereksiz tetkik, işlem, ilaç ve malzemelere alıştırılan halk kitleleri bu pazarlama etkinliklerinin hepsini sağlık hizmeti sanılgısı içindedir. Sistemin tıp anlayışına göre, gereksiz tetkik, gereksiz cerrahi, girişim veya ameliyat söz konusu olamaz; hekim ve/veya hasta uygun bulmuştur, istemiştir; bu nedenle uygundur ve gereksiz değildir; gereksiz olsaydı istenmezdi, ayrıca bu tür sorunlar hasta-hekim arasındaki bir konudur!
Türkiye'ye bu kadar zararı dokunan bir projenin hâlâ iyi bir şey gibi algılanmasının ve projeye hayranlığın nedeni muhalefetin bu gerçekleri halka tam anlatamamasıdır. (Sürecek) melihbas@aydinlikgazete.com