Kampana Deri'de Deri-İş Sendikasına üye olduktan sonra işten çıkarılan ve 225 gündür direnişte olan kadınlar üzerlerindeki patron baskısıyla, erkek egemen toplum baskısının nasıl iç içe geçtiğini örnekleyen hikâyelerini Sol Haber'e anlattılar.
Kampana Deri işçileri, Deri-İş’e üye olduktan sonra işten çıkarıldılar. 16 işçi 225 gündür Tuzla’daki fabrika önünde kurdukları çadırda işlerine geri dönmek için direniyorlar. Direnişteki kadın işçilere neler yaşadıklarını sorduk.
Sendikalaşma nasıl başladı? Neden sendikalı olmayı seçtiniz?
Gaye Eraslan: Ben işten çıkarıldığımda, 6 aydır bu fabrikada çalışıyordum. İş koşullarımız ağırdı. Çay molamız yoktu; sadece yemek aramız vardı. Onun dışında dinlenme molası kesinlikle yoktu. Çalıştığımız yer pisti, sabunumuz bile yoktu. Deri işi ağır ve pis bir iş. Bazen el yıkamaya bile su bulamıyorduk. Asgari ücret alıyorduk. Bu koşullar nedeniyle, arkadaşlarla beraber, sendikaya üye olmaya karar verdik. Zaten burada birçok işyeri örgütlü; biz de hakkımızı arayalım dedik. Sendikalı olduktan sonra, fazla uzun sürmedi, 10 gün içinde, 16 kişiyi işten attılar. Kapıda 16 kişi direnmeye başladık. Bugün 225 gündür direnişteyiz, bekliyoruz.
Nüsran Dinçer: Çıkarıldığımda üç yıldır çalışıyordum. Sendikalı olmak için çok neden vardı. Öğle arası dışında hiç durmadan çalışıyorduk; yetersiz sayıda işçi vardı, biz oradan oraya koşturuyorduk. Maaşlarımızı hiç zamanında almadık, ikiye üçe bölünüyordu maaşlar. Patron taşerona ödedim diyor, taşeron ödemedi diyor… Bizi bu şekilde oyalıyorlardı.
"KADIN İŞÇİLER HEM ÇALIŞIYOR, HEM TEMİZLİK YAPIYORDU"
Deri işi pis iş; asitli bir ortamda çalışıyorduk ama yeterince güvenlik ortamı yoktu. Maske bile yoktu. Daha önce iş kazaları oldu; bu kazaları iş kazası olarak göstermediler, normal kaza olarak gösterdiler. Sendikaya üye olduktan sonra bile güvenlik önlemlerini almadılar. Kaza geçiren arkadaşımızı bile zorla buraya getirip çalıştırdılar.
Biz kadınlar olarak daha çok eziliyorduk. Temizlik, çay, yemek işlerini yapan yeterli eleman olmayınca temizliği biz yapıyorduk, yemekleri biz dağıtıyorduk. Çay ocağına da biz bakıyorduk. Bunlar için de ek ücret almıyorduk, durmadan koşuşturuyorduk. Buna bir son demenin zamanı gelmiştir dedik sendikalı olduk. Önce iki arkadaşımız işten atıldı; biz içerde işi yavaşlattık. Tespit için görevliler geldi; bizi çalışmıyor görüp bu gerekçeyle bizi de bir hafta sonra attılar. Bizi bu gerekçeyle attıkları için tazminat da almadık.
devamı için: