Özgür Muftüoğlu'nun 3 Kasım 2011 tarihli Evrensel'de yayımlanan yazısını paylaşıyoruz. 2821 ve 2822 sayılı yasalardaki değişiklik gündemini ele alan Müftüoğlu, sendikaların örgütlü mücadelesiyle kazanımlarını genişletebileceğini işaret ediyor.
Toplumun ekonomik, hukuki ve siyasal üstyapısının belirlendiği yer altyapı olarak da tanımlayabileceğimiz üretim ilişkileridir. Daha açık bir ifadeyle üretim ilişkileri içerisindeki sınıflar arası güç dengesi o toplumda geçerli olan siyasal sistem ve bu siyasal sistem içerisinde belirlenen hukuk kuralları ve ekonomi politikalarının temel belirleyicisidir. Dolayısıyla siyasal yapıda, hukuk düzeni içerisinde ve ekonomi politikalarında kendisini ifade etmek isteyen bir toplum kesiminin önce üretim ilişkilerinde bir güç haline gelmesi gerekir. Örneğin burjuva sınıfı, feodal toplum yapısı içerisinde önce –sanayi devrimiyle birlikte- üretim süreçlerinde büyük bir güç edinmiş; burada edindiği güç sayesinde de feodalizmin 8-9 yüzyıl süren egemenliğine son verip kapitalizmi tarih sahnesine çıkartmıştır.
Kapitalist üretim sisteminin egemen hale gelmesiyle birlikte burjuvazi, üretimin gerçek gücü olan emeğin sahibi işçi sınıfını kendisine en büyük tehdit olarak görmüş ve sürekli olarak işçi sınıfını üretim süreci içerisinde denetim altında bulundurmak için çabalamıştır. Özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren işçi sınıfının da farkına vardığı gibi toplumsal ilişkiler içerisinde söz hakkı elde edebilmek için işçi sınıfının üretim sürecinde örgütlenmesi gerekir. İşçi sınıfının üretim sürecinde örgütlenmesinin en önemli aracı sendikalardır. İşçi sınıfının içinde bulunduğu sorunlarla mücadele için “sürekli örgütler” olarak sendikaları oluşturmasıyla birlikte, burjuvazi sendikaları önce yasaklamış, yasaklamalara rağmen sendikal mücadelenin sürdüğünü görünce de sendikaları ehlileştirecek düzenlemeler yapmaya yönelmiştir.
devamı için: