Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi Aziz Çelik, Birgün Gazetesi'nde 15 Eylül tarihinde "Sendikal Güçbirliği Platformu" başlıklı bir yazı yazdı. Yazıyı okurlarımızla paylaşıyoruz.
Türk-İş üyesi 10 sendika (Petrol-İş, Tek Gıda-İş, Belediye-İş, Kristal-İş, Hava-İş, Tez Koop-İş, Tümtis, Deri-İş, Basın-İş ve TGS) Sendikal Güç Birliği Platformu adı altında bir girişim başlattı. Platform “Demokratik, Mücadeleci ve Güçlü Yeni Bir Sendikal Hareket İçin Bir Araya Geldik” başlığıyla bir yola çıkış bildirgesi açıkladı.
Bildirgede Türkiye sendikal hareketinin ciddi bir tıkanıklık yaşadığı ve emekçilerin karşı karşıya olduğu sorunlara çözüm üretemediği vurgulanmakta ve sendikal hareketin içinde bulunduğu bu tablo karşısında yapısal bir dönüşüme gitmenin acil bir ihtiyaç olduğu saptaması yapılmakta. Sendikal Güç Birliği Platformunun yola çıkış bildirgesinde Türkiye’nin en büyük emek örgütü olan Türk-İş’in Yönetiminin emekçilerin sorunlarının çözümünde rol üstlenebilecek anlayıştan, enerjiden ve inançtan yoksun olduğu dile getirilmekte.
Türk-İş üyesi 10 Sendikanın girişimi sendikal hareketin iyice etkisizleştiği bugünlerde yeni bir ümit ışığı olabilir mi? Yeni bir silkinişin odağı olabilir mi? Bu girişim Türk-İş’e yeni bir anlayış ve ruh kazandırabilir mi? Sınıf hareketindeki kıpırdanmaları ve yeni filizlenmeleri kucaklayabilir mi? Bu sorulara yanıt aramadan önce geçmişe göz atmakta yarar var.
Sendikal hareket ve özellikle Türk-İş içinde geçmişte de alternatif-muhalif odaklar ortaya çıktı. Türk-İş’i daha mücadeleci ve demokratik bir yapıya kavuşturma çabaları geçmişte de yaşandı. İstanbul İşçi Sendikaları Birliği’ni (İİSB) kendisi uzun yıllar Türk-İş içinde önemli bir güç merkezi oldu. İİSB’li sendikacıların birçoğu daha sonra TİP ve DİSK’te etkin oldu.
1966’da Maden-İş, Lastik-İş, Basın-İş ve Gıda-İş’in imzaladığı Sendikalar Arası Dayanışma Anlaşması (SADA), 1971’de önce Türk-İş üyesi sosyal demokrat eğilimli 4 sendikanın hazırladığı 4’ler Raporu ve ardından 12 sendikanın hazırladığı “Türk İşçi Hareketi İçin Sosyal Demokrat Düzen” başlıklı rapor Türk-İş içindeki belli başlı arayışlar olarak sayılabilir. SADA DİSK’e evrilirken 4’ler ve 12’ler girişimi Türk-İş içinde sonuç alıcı olamadı. Türk-İş’in 1986 Genel Kurulunda bir kez daha ortak bir platformda ortaya çıkan sol ve sosyal demokrat sendikaların girişimi başarılı olamadı.
Şimdi yıllar sonra Türk-İş içinde başlayan bu girişime çok ihtiyaç duyulduğu açık. Sınıfın, emekçilerin demokratik ve mücadeleci bir sendikal harekete çok ihtiyacı var. Yola çıkış bildirgesinde söylenenlerin tümü de doğru saptamalar. Platform kendini Türk-İş Genel Kuruluna yönelik bir girişim olarak değil uzun vadeli bir yürüyüş olarak tanımlıyor.
Eğer Sendikal Güç Birliği Platformu bileşenleri açıkladıkları hedefleri önce kendileri yerine getirirse, Türk-İş’te eleştirdikleri zihniyet ve uygulamaların kendi içlerindeki güçlü etkileri ortadan kaldırırlarsa, kendi içlerinde şeffaf demokratik bir yapı oluştururlarsa inandırıcı olurlar ve söyledikleri sözlerin etkisi güçlü olur. Bu cesur çıkışın böyle cesur adımlara ihtiyacı var. Platformun bildirisinde söz edilen sorunların sendikal hareketin bütününü sarmış olduğu gerçeği göz ardı edilemez. O nedenle özeleştirel bir tutumla başlamak en iyisi olur. Aksi halde inandırıcı olmak zorlaşır.
Platformun bir diğer zorluğu potansiyellerine ulaşamamış olması. Bu girişim içinde yer alabilecek pek çok sendika korku dağları beklediği için, başını ağrıtmak istemiyor, uzak duruyor ve durumu idare etmek istiyor. Siyasal güç yoğunlaşması ve otoriterleşme özellikle kamuda örgütlü sendikaları sindiriyor.
Sendikal Güç Birliği Platformu kendisini genel kurulla sınırlamadan, Türk-İş içi ve dışı ayırımı yapmadan, sendikal hareketin değişik katman ve bileşimleri ile birlikte hareket edebildiği ve eleştirdiği zihniyet ve uygulamalara kendi içinde de karşı çıkabildiği sürece emek hareketine katkıda bulunabilir.