Açılışını Genel Mali Sekreterimiz İbrahim Doğangül'ün yaptığı toplantıda, Davutpaşa, Ostim, Karadon, Afşin, Erzurum, Van ve Tuzla'da yaşanan iş cinayetlerinde eşlerini, evlatlarını yitiren aileler, "Merhamet değil, adalet istiyor ve sizleri de yanımızda görmek istiyoruz" dediler.
Açılışını Genel Mali Sekreterimiz İbrahim Doğangül'ün yaptığı toplantıda, Davutpaşa, Ostim, Karadon, Afşin, Erzurum, Van ve Tuzla'da yaşanan iş cinayetlerinde eşlerini, evlatlarını yitiren aileler, "Merhamet değil, adalet istiyor ve sizleri de yanımızda görmek istiyoruz" dediler. Birgün Gazetesi'nden Sevim Denizaltı ve Burak Öz'ün haberini veriyoruz:
"Davutpaşa, Ostim, Karadon, Afşin, Erzurum, Van, Tuzla...İş cinayetlerinde çocuklarını, eşlerini, kardeşlerini kaybeden aileler ilk kez bir araya geldi. Kamuoyuna seslenen aileler, "Merhamet değil adalet istiyoruz. Bizi mücadelemizde yalnız bırakmayın" dedi
Türkiye’de iş cinayetlerinin ardı arkası kesilmiyor. Her gün en az 4 işçi; savrularak, yanarak, boğularak, göçük altında kalarak, düşerek, ezilerek yaşamını yitiriyor.
28 Nisan Dünya İş Cinayetlerinde Ölen ve Yaralananları Anma/Yas Günü'nde İş cinayetlerinde yaşamını yitiren işçilerin yakınları, ölen işçileri anmak, iş cinayetlerine dur demek için ilk kez bir araya geldi. İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin Petrol-İş'te düzenlediği etkinlikte konuşan aileler, “Canımızın bir parçasını toprağa koyduk. Yüreğimiz yanıyor, adalet istiyoruz” diye konuştu.
Bugüne dek insan yerine konulmadıklarını, hukukun hep patronlar lehine işlediğini anlatan aileler, başka canların yanmaması için birlikte hareket etmek gerektiğini vurguladı. İş cinayetlerinin sorumlularının cezalandırılması için sonuna kadar mücadele edeceklerini belirten aileler, emek ve meslek örgütleri başta olmak üzere tüm duyarlı kamuoyunu kendilerine destek olmaya çağırdı.
İş cinayetlerinde ölen işçilerin yakınları, şöyle konuştu:
3 KURUŞLUK KÂR İÇİN…
Nihat Güler (Ankara Ostim’deki patlamada hayatını kaybeden Dilek Güler’in abisi): Bizim yakınlarımız, bir firmanın 3 kuruşluk kârı için öldüler. İstanbul’da 5 kere kapatılıp tekrar açılmış bir şirket bu. Bizim bir araya gelmemizi sağlayan Bir Umut Derneği ve Davutpaşa aileleri oldu. Yaklaşık 20 aileyiz, adalet istiyoruz.. 8 Haziran’da 7. duruşma görülecek. Duruşmalarımızda bugüne kadar destek göremedik. Bize destek vermenizi istiyoruz.
BİZİ DEĞİL HIRSIZI KORUDULAR
İdris Çabuk (Davutpaşa’da hayatını kaybeden Gülhan Çabuk’in eşi): 4.5 yıl oldu. 15 aileyiz, 21 kardeşimizi kaybettik. İnsanlar yakınlarını kaybettiklerinde sadece patronlar tarafından ödenen maddi tazminatları alıp kenara çekiliyorlar. Biz çekilmedik. Dava açılana kadar bir arada durduk. Bizim oylarımızla göreve gelmiş insanlar bizi koruyacaklarına hırsızı korudu. Buradan Muammer Güler’i nefretle anıyorum. İstanbul Büyükşehir Belediyesi yetkililerinin yargılanmasının sağlanması için ondan randevu talep ettik. O vali denen kişi vatandaşını koruyacağına belediye yetkililerini korudu. Haklıymış, meğer terfi edecekmiş. Milletvekili seçildi.
BELEDİYE BAŞKANI YARGILANACAK
Zeytinburnu Belediye Başkanı’nın yargılanabilmesi için yaptığımız başvuruya, Cumhuriyet savcısı 1 haftada takipsizlik kararı verdi. Yılmadık. Sonunda bir hakim, belediye başkanının yargılanmasına karar verdi.
4.5 yıldır arkamızda herhangi bir sendikayı göremedik. En azından dava günlerinde arkamızda dursalardı belki Ostim’i engelleyebilirdik. Erzurum’da baraj kazasını, Esenyurt’ta yangını engelleyebilirdik. Ama bir yol açtığımıza inanıyoruz. Destek bekliyoruz.
TASARIYI DURDURMAMIZ GEREK
Hakkı Demiral: Ben tersane işçisiyim. 20 yaşındaki oğlumu tersanede iş cinayetinde kaybettim. Biz bu ülkenin neresinde bir kaza olursa bir araya gelmeli birlikte tepki koymalıyız. Yaşam hakkı için adalet için sokakta bedelini ödemeye hazır olmadığımız sürece iş cinayetleri artarak devamlılığını sürdürecek. Bugün var olan iş sağlığı ve iş güvenliği yasa taslağının tamamıyla bir uçurum olduğunu görmek gerek. Bu tasarıyı engellememiz lazım. İşçi sağlığı ve iş güvenliği alanını özelleştiriyorlar.
BİR ARADA OLMALIYIZ
Ruhiye Levent (Tuzla Tersanelerinde ölen İbrahim Levent’in eşi): Eşim 2006’da Dersan Tersanesi’nde vücudunun yüzde 95’i yanarak yaşamını yitirdi. Hemen kan parasına oturduk. Çocuklar perişan, ben perişan. Çocuklar aç. Otursan bir türlü, oturmasan bir türlü. Tersanenin avukatı bana telefonda “ne kadar yüzsüz bir insansın, sadece senin eşin mi ölüyor?” dedi. Tersane patronu beni provokatör olarak nitelendirdi. Çalışma Bakanı o zaman bu kadar ağır bir işkolunda ayda 15 kişinin ölmesi normaldir dedi. Eşim 16 yıl çalıştı. Evime gelip bir başsağlığı dilemediler. Yüreklerinden bir parça kopan aileler olarak bir arada olalım.
2 YILDIR ADALET NEREDE?
Mustafa Kireç (İki yıl önce GOP’ta yaşamını yitiren BEDAŞ işçi Erkan Kireç’in abisi): 2 yıldır davayı bile açamıyoruz. Adalet diyorlar, adalet bunun neresinde! Bayramın ikinci günüydü, 45 dakika direkte asılı kaldı kardeşim. Boğularak öldü. Başka bir işçi aynı yerde daha önce kaza geçirmiş. İnsan yerine koyup başınız sağ olsun bile diyen olmadı, en fazla zorumuza giden bu oldu. Kan parası peşinde değiliz, suçlular cezasını çeksin. Adalet istiyoruz.
Hatice Yurttaş (Gülseren Yurttaş’ın kardeşi): Bir kâr-zarar hesabında maliyetten kaçınıldığı için yaşanıyor bu olaylar. Biz ailelere çok büyük sorumluluk düşüyor.
DESTEĞİNİZİ BEKLİYORUZ
Banu Erol (Van Bayram Otel’de ölen Ünal Erol’un kızı): Babamı 2. Van depreminde Bayram Otel’de kaybettik. Henüz davalarımız açılmadı, bilirkişi raporlarını bekliyoruz. Arsız güçlü, suçlu olunca haklı oluyormuş. Bunu yaşayarak öğrendik. Kimse bu şekilde ölmeyi hak etmedi. Sorumlular yargılansın.
Hüseyin Aldal (Yaşamını yitiren ev işçisi Fatima Aldal’ın eşi): Eşim pencereden düştü. Çalıştığı evin sahipleri 1 yıldır aramadılar. Bizi insan yerine koymadılar. Davamız sürüyor. Duyarlı olmanızı bekliyorum.
Erbay Yucak: Aileler yalnız bırakılmasın
Ailelere hukuki mücadelelerinde destek olan Bir Umut Derneği'nden hukukçu Erbay Yucak, iş cinayetleri davalarında "bir şey çıkmaz" yaklaşımının yanlış olduğunu dile getirdi. Verdikleri mücadelede ailelerin yalnız bırakılmaması gerektiğini vurgulayan Yucak, 1999 depremi sonrası sorumluların yargılanması için başlattıkları hukuk mücadelesinin deneyimlerini, bugün Davutpaşa ve diğer ailelerin davalarına aktardıklarını söyledi. Yucak, hukuk mücadelesinin yanı sıra kamuoyu duyarlılığı yaratmak için yapılan eylemlerde de ailelerin adalet arayışını esas alan bir yöntem izlediklerin kaydetti.
Yakınları iş cinayeti sonucu ölen her ailenin sorumluların yargılanmasını istediğine ve bunun dışında bir maneviyat olmadığına dikkat çeken Yucak, dava süreçlerinde işçi ailelerinin yanında olmayan, ama emekten yana olduğunu iddia eden siyasi partileri eleştirdi. Yucak'ın eleştirilerinden emek örgütleri ve meslek odaları da payını aldı. Sendikaların ve meslek odalarının iş cinayeti davalarına müdahil olmadığını, aileleri yalnız bıraktığını belirten Yucak, tüm kamuoyuna "Aileleri yalnız bırakmayın" çağrısında bulundu.
MURAT ÇAKIR: 28 Nisan yas günü ilan edilsin
İSİG Meclisi'nden Murat Çakır ise etkinlikten iki sonuç çıktığını kaydetti. Çakır, bu sonuçlardan birinin 28 Nisan'ın ülkemizde, İş Kazalarında Ölenleri Anma ve Yas Günü ilan edilmesi gerektiğinin olduğunu söyledi. İkinci sonucun ise iş cinayetlerinin önüne geçilmesi için mücadele edilmesi olduğunu dile getiren Çakır, işçi cinayetlerinin kapitalist üretim sürecinden kaynaklı olduğuna dikkat çekti.