Soma maden faciasını inceleyen resmi rapor, işçinin güvenliğini hiçe sayan ihmaller zincirini açıkça ortaya koyuyor. Kapsamlı inceleme uyarı sensörlerinin göz ardı edildiğini, güvenlik raporlarının düzmece, havalandırma sistemlerinin ise arızalı olduğunu gösteriyor. Mayıs ayındaki sanayi cinayetinde üç yüz bir madenci ölmüştü.
Savcılığın isteği üzerine hazırlanan 126 sayfalık uzman raporu, felaketin aslında önlenebilir olduğunu açıkça dile getiriyor. Madeni işleten şirketin sekiz üst düzey yöneticisi faciayla ilgili olarak tutuklu olmasına rağmen, raporda, maden işçileri dışında, bakanlık bürokratları dahil, madenle ilgili hemen hemen herkesin sorumlu olduğunu belirtiyor. Raporda “sadece işçilerin masum olduğu” vurgulanıyor.
Türkiye Kömür İşletmeleri'ne ait Soma madeni, Soma Kömür İşletmeleri AŞ adlı özel bir şirket tarafından işletiliyor.
Bu yılın 13 Mayıs'ındaki faciadan önceki üç ay süresince madendeki uyarı ve güvenlik sistemlerinden verileri sağlamak mümkündü. Rapor, kazadan önce karbon monoksit okumalarındaki dalgalanmalara ve son derece yüksek sıcaklık düzeylerine rağmen, madencilerin çalışmaya devam ettiğini gösteriyor.
Bir başka ürkütücü gerçek ise güvenlik kayıtlarının büyük bölümünün sensör okumalarına uygun olmadığını müfettişlerin tespit etmesiydi. Güvenlik kayıtları hiçbir şekilde gerçeği yansıtmıyordu, düzmeceydi. Güvenlik kayıtları zaman zaman bir önceki haftanın kayıtlarından kopyalanıp yapıştırılmıştı. Müfettişler toplam 48 gaz ve 19 karbon monoksit sensörü tespit etti. Ama bunların birçoğu kırıktı ve kurallara uygun ayarlanmamıştı. Kullanılan sensörler bile gaz düzeylerini ölçmenin gerektirdiği biçimde ayarlanmış değildi.
Gaz ölçüm sensörlerinin uyarısı göz ardı edildi
Raporun tespitine göre, “Madendeki havayı izlemek için kurulmuş gaz ölçüm sensörleri kazanın başladığı uyarısını vermiş, ama şirket yetkilileri bu durumu dikkate almamışlardı”.
Felaketten dört gün sonra bile, müfettişler, yeraltındaki karbon monoksit düzeylerinin (500ppm) hâlâ hayati tehlike içerdiğini saptamışlardı. Bu düzey, normların öngördüğü azami düzey olan 50ppm'nin on katıdır. Rapor, yüksek düzeyde karbon monoksite maruz koşullarda çalışan madenciler için gaz maskeleri hayati önemde olmasına rağmen, maskelerin düzenli olarak denetlenmediğini belirtiyor. Otopsi raporlarına göre, ölümlerin yüzde 85'i karbon monoksit zehirlenmesinden.
Ayrıca, havalandırma sistemi, madenin son yıllardaki hızlı büyümesini karşılayacak yeterlikte değildi ve sistem bu duruma uyarlanmamıştı. Yeraltındaki mevcut havalandırma sistemi bile madenin havalandırma planlarına uygun değildi.
Rapor, yetersiz havalandırmanın karbon monoksit akımını tersine çeviremediği için aslında can kaybını hızlandırdığını, üstelik havalandırma sisteminin kurtarma çalışmalarında “çok olumsuz bir faktör” olduğunu vurguluyor.
Ayrıca, İletişim sistemleri ya çalışmıyordu ya da yeraltı çalışmalarının gerektirdiği standartlarda değildi, yetersizdi. Ne bir tahliye planı vardı ne de işçilere yönelik iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili zorunlu bir mesleki eğitim söz konusuydu.
Soma maden felaketi sonrasında Türkiye'ye giden bir dayanışma heyetine başkanlık eden IndustriALL Küresel Sendika Genel Sekreter Yardımcısı Kemal Özkan bu konuda şöyle dedi:
“Şirket sahiplerinin, yönetiminin ve hükümetin duyarsızlığı ve aldırmazlığı inanılır gibi değil. İnsanların hayatı yalanlara feda edildi. Acımasız bir kâr güdüsüyle, sensörlerin uyarıları göz ardı edildi, düzmece güvenlik raporları hazırlandı ve havalandırma sistemleri ölümcül yetersizlikler taşıyordu. Sonuç olarak, Soma'daki sanayi cinayeti 301 işçinin ölümüne ve 432 çocuğun babasız kalmasına yol açtı. Rapor Türkiye maden sanayisi adına utanç vericidir.”
Katliamın nedeni sektörün piyasanın insafına terk edilmesi
Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.'nin yönetimi devraldığı 2009'dan bu yana uygulanmakta olan son derece yoğun maden çıkarımı, üretim düzeylerinin planlanandan 2,5 kat fazla olmasına yol açtı. Şirket Mayıs 2014'te 15 milyon ton kömür çıkarmıştı. Oysa bu üretim hedefi Mart 2017 için öngörülmüştü. Rapor şu saptamayı yapıyor: “Bu veriler işçilerin son derece yoğun iş yükü ve üretim baskısı iddialarını doğruluyor.“
Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'nin Soma felaketiyle ilgili raporunda ise şu değerlendirme yapılıyor: “Bu katliamın nedeni, son 12 yılda maden sektöründe ve iş sağlığı ve güvenliği alanında uygulanmakta olan özelleştirme, sektörü piyasanın insafına terk etme ve taşeron politikalarıdır.”
Savcılığın iddianamede kullanacağı teknik rapor kazadan sorumlu gördüğü kişileri belirliyor. Uzun listede şu kişiler yer alıyor: işveren; işveren temsilcileri; sürekli gözetmen; teknik gözetmen; güvenlikten sorumlu tüm vardiya gözetmenleri; tüm güvenlik uzmanları; yeraltı havalandırmasından sorumlu mühendis; sensörlerden veri kaydedilmesinden sorumlu personel; TKİ'nin kontrol baş mühendisi ve TKİ'den gelen tüm kontrol mühendisleri; maden işleri genel müdürü; maden işleri genel müdürlüğünün konuyla ilgili tüm temsilcileri; ve çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığının konuyla ilgili müfettişleri.
Rapor şu sonuca varıyor: “Grubumuz, bir ihmal ve yetersizlik zincirinin var olduğu ve sonuçta bu kazanın kaçınılabilir olduğu kanısındadır.”
Kaynak: IndustriALL Küresel Sendika