• industriAll global
  • industriAll europe
  • Retun See
  • Petrol-İş Kadın Dergisi
Belgesel: Petrol-İş Tarihi

Aşkın Süzük/ SOL

STİSK İLE YENİ DÖNEM

16.01.2013

6356 sayılı Sendikalar ve Toplu iş Sözleşmesi Kanunu (STİSK) ile getirilen yeni sistem çerçevesinde oluşturulan sendikal istatistiklerin ilki bu ay içerisinde kamuoyuna açıklanacak. STİSK 18 Ekim'de kabul edildi, 7 Kasım 2012 itibariyle yürürlüğe girdi. Kanunun asıl olarak, bu istatistiklerin açıklanması ile uygulanmaya başlayacağını söylemek yanlış olmaz.

Kanun ile sendikal sistemin işleyişine ve dolayısıyla sendikalara yeni bir düzen geliyor. Ancak bu yeni düzen, önceki mevzuat ile düzenlenen sistemin hükümet ve sermayenin yararlandığı özelliklerini bütünüyle koruyor. Daha kontrol edilebilir bir sendikal sistem yaratma hedefiyle yeni bazı düzenlemeler de içeriyor.

Kanun, sermaye temsilcilerini son derece memnun etti. Hak-iş'ten tam, Türk-iş'ten ise "çekimser" destek aldı. Öte yandan kanunda ve hazırlanan/hazırlanacak yönetmeliklerin uygulamada birçok soruna yol açabilecek belirsizlikler taşıdığı ve çalışma hayatında önümüzdeki dönemi kaotik hale getireceği görülüyor.

Bu belirsizliklerin ve kanunun bazı düzenlemelerinde göze çarpan keyfiliklerin, bir tercih olduğu ve sendikaların gücünün daha da zayıflatmasının hedeflendiği anlaşılıyor. ilerleyen günlerde aynı nedenlerle daha fazla tartışacağımız STİSK'in öne çıkan düzenlemeleri wve özellikleri şöyle sıralanabilir:

- Kanunda önceki mevzuatta olduğu gibi yalnızca işkolu sendikacılığı esas alınıyor. Toplu iş sözleşmesi (TİS) yetkisi sadece işkolu düzeyinde örgütlenmiş sendikalara verildiği için meslek ve işyeri sendikacılığına "fiili" yasak getirilmiş oluyor.

- Sendikalaşma hakkı, kanunda işçi ve işverenlere tanınırken, emekliler, öğrenciler ve işsizler gibi farklı kesimlerin sendikalaşmasına izin verilmiyor.
- Türkiye'de iş Kanunu başta olmak üzere çalışma hayatını ilgilendiren mevzuata sokulan esnekleşme paradigması, yeni kanuna da taşınmış. Örneğin, farklı işverenlere ait işyerlerinde yarı zamanlı çalışanların iki farklı sendikaya üye olabilmesinin önü açılıyor.

- Kanun, hükümetin iddia ettiği gibi sendikal özgürlüklerin önünü açmıyor, aksine sendikalaşma özgürlüğünün kısıtlanmasına dönük düzenlemeler içeriyor. 30 ve daha az işçi çalıştıran işyerlerinde çalışan işçiler, sendikal nedenlerle işten çıkartıldıkları durumda artık sendikal tazminattan yararlanmayacaklar. Bu düzenleme ile ülkemizde sigortalı işçilerin yarısını oluşturan bir kesimin sendikalı olması daha da güçleştirilmiş oluyor.

- Grev yasakları büyük ölçüde korunuyor. TİS sürecinde uyuşmazlık çıkması halinde yapılan grev, kanuni grev olarak tanımlanırken, bunun dışındaki grevlerin kanun dışı olduğu belirtiliyor. Siyasi amaçlı grev, dayanışma grevi, işyeri işgali, iş yavaşlatma vb. eylem biçimleri önceki kanunun aksine ilgili maddede açık olarak yazılmasa da kanun dışı eylemlerden sayılmış oluyor.

- Grevin yasak olduğu işlerin kapsamının hayati nitelik taşıyan temel kamu hizmetleri ile sınırlandırıldığı iddia edilse de, uluslararası normlara aykırı şekilde petrol üretimi, tasfiyesi ve dağıtımı, nafta ve doğalgazdan başlayan petrokimya işleri, bankacılık hizmetleri, askeri işyerleri, kamu kuruluşlarınca yürütülen şehir içi toplu taşıma hizmetlerinde grev yapılması yasak.

- TİS yetkileri için uygulanacak barajlar korunuyor, işkolu barajı yüzde 3, işyeri barajı yüzde 50, işletme barajı ise yüzde 40 olacak. Sendikal barajları düşürdüğünü belirten hükümet, sendika üye sayılarında SGK işçi kayıtlarını esas almaya başlayacağı için işkolu barajını aslında yükseltmiş olduğunu gözlerden kaçırıyor. Ayrıca, sendikalara "sus payı" olarak verilen işkolu barajına Temmuz 2018'e kadar kademeli geçiş, keyfi ve "adrese teslim" düzenlemeleri içeriyor.

- Sendikaya üyelik ve üyelikten çekilmede noter şartı kaldırılıyor ama getirilen e-devlet kanalıyla üyelik sistemi devlet kontrolünde olduğu için müdahaleye açık. Üstelik işverenlerin işçileri tehdit ederek bu sisteme müdahale etmesi son derece kolay. Sistemin "teknik" sayılamayacak başka açıkları da var, örneğin yardımcı işler ve alt işverende çalışan işçilerin sendika üyeliğine kısıtlamalar getiriyor.

Bu haliyle 12 Eylül zihniyeti ve darbesinin işçi sınıfı örgütlenmeleri açısından hedeflerinin korunduğu görülüyor. Merkezileşmiş ama kolay müdahale edilebilir bir sendikal sistem ve işleyiş amaçlanırken, sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda şekillenen yeni Türkiye'de yeni bir sendikal düzeninin taşları örülüyor

Kaynak: Sol Gazetesi