Ben özelleştirmeden yana biriyim. Kötü yönetim yüzünden, "devletin sırtına yük olan" ya da "yük olacak" olan ve de "devletin kaynak ihtiyacını karşılayacak" olan kuruluşların özelleştirilmesini isterim. Bunlardan bir de Tüpraş. Tüpraş'la ilgili bir kaç yazı yazdım. Dün akşam Ordu'dan kuzenim Kadir Engin aradı. Kendisi "petrol işiyle yakından ilgili", dolum tesisileri var ve Turnagaz'ın sahibi. Akıllı adamdır, ona inanır ve güvenirim. "Aman dikkat! Tüpraş satışında devlet kazık yiyor.
Ben özelleştirmeden yana biriyim. Kötü yönetim yüzünden, "devletin sırtına yük olan" ya da "yük olacak" olan ve de "devletin kaynak ihtiyacını karşılayacak" olan kuruluşların özelleştirilmesini isterim. Bunlardan bir de Tüpraş. Tüpraş'la ilgili bir kaç yazı yazdım. Dün akşam Ordu'dan kuzenim Kadir Engin aradı. Kendisi "petrol işiyle yakından ilgili", dolum tesisileri var ve Turnagaz'ın sahibi. Akıllı adamdır, ona inanır ve güvenirim. "Aman dikkat! Tüpraş satışında devlet kazık yiyor. Değerinin çok altında satılıyor" dedi. Sonra da aşağıda yazacağım bir sürü özelliğini saydı durdu.
Şaşırdım. Özelleştirme İdaresi bizi "yeterince" aydınlatmamıştı. Biz, yani "halk inanmayınca" özelleştirme vicdanlarda yara olarak kalır. İdarenin "neyi ne kadara sattığını" halk tam anlamıyla bilmelidir. Kadir Engin'in anlattıklarını dinleyince ben de "Tüpraş'ın ucuza gittiğine" inandım.
Tüpraş, Türkiye'nin ve Balkanlar'ın en büyük sanayi kuruluşu. Avrupa'nın yedinci en büyük rafinerisi. Türkiye'nin enerji sektörünün lider kuruluşu olan Tüpraş'ın yüzde 65,76'sı devlete, yüzde 34,24'ü ise özel kişilere aittir.
Türkiye'de petrol ürünleri pazar payının yaklaşık yüzde 76'sına sahip olan Tüpraş, yıllardır ülkemizin en çok kar eden, devlete en çok vergi ödeyen, en çok kaynak aktaran kuruluşu olma özelliğini de gösteriyor. Son 5 yılda 2,2 milyar dolar kar etmiş bir kuruluşun, bu kârın altında bir fiyata satılması insanı rahatsız ediyor..
Tüpraş'ın bir başka büyük özelliği ise, yıllardır, kamunun tüm vergi ve fon gelirlerinin yaklaşık yüzde 20'sini sağlamasıdır. Hazine'ye, 2003 yılında 7,7 milyar dolar, son 5 yılda ise toplam 27,5 milyar dolar vergi ve fon geliri sağlamış bir kuruluş. Tüpraş, kendisine ait İzmit, Aliağa, Kırıkkale ve Batman rafinerileri ile, Türkiye'nin 32 milyon ton/yıl olan toplam rafinaj kapasitesinin yüzde 86,25'ine, yani 27,6 milyon ton/yıl ham petrol işleme kapasitesine sahip bir kuruluş. Tüpraş, Petkim'in de yüzde 100'üne sahip. Petkim, 400 dönüm denize sıfır arazi üzerinde kurulu, ancak teknolojisi geri kalmış bir Petro-Kimya rafinerisi. Teknolojisi geri kalsa da arazi değeri önemli.
4 binden fazla çalışanı son derece kalifiye. Kuruluşun teknolojisi yenilenmiş, petrol dış ticaretinde geniş alt yapı ve olanaklara sahip bir hale getirilmiştir. Bundan dört yıl önce, 2000 yılında hisselerinin yüzde 34,2'si 2 milyar 300 milyon dolara satılmış iken, şimdi hisselerinin geri kalan yüzde 65,8'ini, blok olarak, sadece 1 milyar 300 milyon dolara, satılırsa gerçekten "yürek sızlatan bir satış" olur.
İşte "bilgilendirme noksanlığı" burada ortaya çıkıyor. Kuruluşun "gerçek profili" özelleştirme bürokratları tarafından, ne hükümete ne de halka tam olarak yansıtılamayınca aksaklıklar ortaya çıkıyor, yasal sorunlar da cabası oluyor. İşte bunun için, birkaç gündür Özelleştirme İdaresi'ndeki bürokrat arkadaşların, bu kuruluşları "çiftlik" gibi görme devrinin bitmesi gerektiğini yazıyorum. Bu arkadaşlar "imparatorlukları sürsün" diye, çeşitli "yasal boşlukları" bilerek ya da bilmeyerek, şartnamelerin orasına burasına serpiştiriyorlar. Özelleştirmeye çıkarılan kuruluş eninde sonunda "özelleştirilmemiş" oluyor. Oysa ekonominin dengeye gelmesi için, devletin elindeki kuruluşların bir an önce elden çıkarılarak "özelleştirilmesi" ve "normalleşmenin" sağlanması gerekiyor.