Şimdiye kadarki en büyük özelleştirmeyi oluşturacak Tüpraş'ın satışını mahkeme dün iptal etti. Özelleştirme İdaresi kararı temyiz edecek. Ancak temyizde mahkeme kararı bozulsa bile, sıkıntılı bir süreç yaşanacak, iş uzadıkça uzayacak.
Şimdiye kadarki en büyük özelleştirmeyi oluşturacak Tüpraş'ın satışını mahkeme dün iptal etti. Özelleştirme İdaresi kararı temyiz edecek. Ancak temyizde mahkeme kararı bozulsa bile, sıkıntılı bir süreç yaşanacak, iş uzadıkça uzayacak.
Halbuki Tüpraş 1991 yılında halka arz edildi. Özelleştirmeye hazırlanmaya başlandı. Tıpkı Petkim, THY, Erdemir gibi. Bu hükümette özelleştirme için siyasi kararlılık var, ancak bunu realize edecek teknik kadrolar yok. Zaten özelleştirmede teknik beceri ile siyasi kararlılığın bir araya geldiği dönemler çok nadirdir. Yapılan özelleştirmeler de bu dönemlerde yapılmıştır.
27 Mayıs'ta Servet Yıldırım Tüpraş'ın satışının durdurulması üzerine yazmıştı: "AKP iktidara geldikten sonra Özelleştirme İdaresi'nde kapsamlı bir kadrolaşma yaşandı. Üst yönetim tamamen değiştirildi. Sonuçta yılların birikimi olan kurumsal hafıza ciddi hasar gördü. Tüpraş'ta ortaya çıkan sonuç bir ölçüde bu hafıza zayıflığının sonucudur."
*Patron başkan önerisi- Mehmet Tezkan da aynı günkü yazısında Tüpraş gibi bir kurumun satılamamasını beceriksizliğe bağlayarak, "Yaşamında hiç mal satmamış insanlara Tüpraş gibi bir devi sattırmaya kalktığımız için mi böyle oluyor?" diye sormuştu. Tezkan, özelleştirmenin başına malın değerini bilen, ticaretten anlayan, müşteri çekebilme yeteneği olan bir patronun getirilmesini önermişti.
Mehmet Tezkan'ın önerisi ilginç. Devleti de anlayabilen bir özel sektör patronu veya yöneticisi özelleştirmede daha başarılı olabilir. Denemeye değer.
*Tren kaçtı- Ancak yetmez. Çünkü satılan bir özel sektör malı değil, kamu malı. Değerinden satılmalı. Bütün satış kayıt altında ve mevzuata uygun olmalı. Bunun zor bir süreç olduğunu, ticari beceri yanında bürokratik ve hukuki bir beceri de gerektirdiği açık. Üstelik bu bir ekip işi. Bu ekibin deneyimlilerden oluşturulması zorunlu. Ancak bundan sonra deneyimsiz kadrolara deneyim kazandıracak kadar zamanımız da yok. Özelleştirme treni kaçmış. Uluslarararası konjonktür dönmüş. Şirketler eski fiyatları etmiyor. Türkiye'de doğru dürüst yatırım ortamı yok. Dolayısıyla çok büyük ölçekli KİT'lere alıcı pek çıkmıyor. Çıksa bile iyi fiyat vermiyor. Veren olsa bile, işten anlamıyor, kurumu batırıyor veya bitiriyor.
*Hangi aşamadayız?- Şimdi eğri oturup doğru konuşalım. Tüpraş Türkiye'nin en büyük ve en çok kâr eden sanayi kuruluşu. Elbette özelleşirken tekel konumunun kaldırılması gerekir. Bu nedenle eski değerini etmesi düşünülemez. Ama özelleştirmesi için 10 yıldan beri hazırlık yapılan bu güzide kuruluşun satışı ne yazık ki ihale aşamasında tıkandı. Deryalar geçildikten sonra derede boğulundu.
Sadece Tüpraş da bu olay yaşanmadı. Tekel'i de Petkim'i de satamadık. Özelleştirme ihaleleri adeta bir yap-boz oynuna dönüştü. Türkiye bundan sonra özelleştirmede böyle devam edemez. Bu alanda da artık kapsamlı bir reform yapılmalı ve Özelleştirme İdaresi de özelleştirilmeli. Artık o aşamadayız.