28 Şubat Postmodern Darbesine ve Darbenin Her Türlüsüne Karşıyız...!

Türkiye; tarihinde birçok askeri darbe görmüş, bu darbelerin verdiği zararları yıllarca üzerinden atamamış bir ülkedir. Demokratik ve insan haklarına uygun olmayan yöntemlerle ellerindeki gücü kullanarak, kendi görüş ve fikriyatına uygun olmayan yönetimleri değiştirmeyi hedefleyen bir takım çevreler, ülkemizdeki demokratik süreçleri defalarca kesintiye uğratmış, yıllarca sürecek siyasi ve ekonomik çalkantılara sebep olmuşlardır.

28 Şubat 1997 tarihinde yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısında alınan kararlarla, farklı bir darbe şekli ülkemiz gündemine girmiş ve halkımız postmodern darbe tanımı ile tanışmıştır.

Her darbeden önce olduğu gibi; 28 Şubat'a gelinen günlerde de, önce darbe ortamına zemin hazırlanmış, kurgulanan oyunlar sahneye konularak, medyanın attığı manşetlerle ülkede bir irtica canavarı yaratılmış ve bunun üzerinden algı operasyonu başlatılmıştır. Tankların Ankara sokaklarında yürütülmesiyle birlikte, kendilerini bu ülkenin sahibi sananlar, demokrasiye “balans ayarı” yaptıklarını iddia etmişlerdir. Maalesef; o dönem “Silahsız Kuvvetler” olarak adlandırılan bazı sivil toplum kuruluşları da yaptıkları açıklamalarla bu darbeyi desteklemişlerdir.  

Neticede, halkımızın demokratik oylarıyla seçilen hükümet istifa etmek zorunda kalmış, sonrasında ise siyasi ve ekonomik istikrar bir türlü sağlanamamıştır. Bu süreçte en çok eziyet çeken ise, her darbede olduğu gibi işçi sınıfı olmuştur. Ekonomideki aşılamayan problemler doğrudan işçinin sırtına yüklenmiş, çalışanlar geçinemez hale gelmiştir. Bunun da ötesinde toplumun her kesiminde yaşanan fişlemeler ve şucu-bucu diye sınıflandırarak işten atmalar, birçok aileyi yoksul bırakmıştır. Birçok işyerimizde, işten atma tehdidi ile insanların zorla sakalları kestirilmiş, en doğal tercihlerine bile müdahale edilmiştir. İnsanlar, kılık kıyafeti beğenilmeyerek kamu kurumlarına sokulmamış, öğrenim hakları bile ellerinden alınmıştır. Darbenin şekli değişmiş ama darbeden sonra yapılan haksızlık ve hukuksuzluklar değişmemiştir.

Üzerinden 20 yıl geçmesine ve toplumun her kesiminin defalarca lanetlemesine rağmen bazı medya gruplarının, eski alışkanlıklarını sürdürerek tıpkı o günlerdeki gibi manşetler atmaya devam ettiğini üzülerek görüyoruz.  

Petrol-İş Sendikası olarak; kaynağı ve tarafı ne olursa olsun, nereden gelirse gelsin, ister silahlı, ister postmodern; darbenin her türlüsüne karşı olduğumuzu bir kez daha açıklıyoruz. Gideceğimiz en doğru noktaya, halkımızın demokratik tercihleriyle gideceğimize güvenimiz tamdır.

Petrol-İş Sendikası
Merkez Yönetim Kurulu adına
Genel Başkan
Ali Ufuk Yaşar