Çok bilgi, çok belge, çok bağlantı çıktı. İsrail'in çok okunan, güvenilir gazetesi Haaretz, "Bizim Ofer, sadece İsrail'de değil her gittiği ülkede hükümetleri maymun gibi oynatır" diye başlık attı.
Çok bilgi, çok belge, çok bağlantı çıktı. İsrail'in çok okunan, güvenilir gazetesi Haaretz, "Bizim Ofer, sadece İsrail'de değil her gittiği ülkede hükümetleri maymun gibi oynatır" diye başlık attı.
Ofer, oynatıcı çıktı!
Hükümet maymun!
Adı, özelleştirmeydi.
Ofer'lemeye dönüştü.
Yöntemi; "yap-işlet-devret"ti, "Ofer'le-maymunlaştır-tahsil et"e çevrildi. Çok bilgi, çok belge, çok bağlantı çıktığı için dikkatler ağaçlara odaklandı.
Orman unutuldu.
Oysa asıl olan ormandır. Çünkü unutulan orman, orman olmaktan ve verimli olmaktan çıkar. Seçkin dikkatinize şu özeti sunarım:
TÜPRAŞ satıldı. Özelleşti.
Yerli özel sektör ile Rus sermayesi bir olmuş, TÜPRAŞ'ı "Özelleştirme İdaresi'nden" satın almışlardı. İşçilerin sendikası Petrol-İş'in bir yaman avukatı ortaya çıktı. Sosyetede görünmez, magazin dünyasında adı geçmez, büyük holdinglerin, bankaların, global yabancı şirketlerin davalarına bakmadığı için tanesi 50 dolarlık pürolardan da içmez, lüks yatlara da binmez bir işçi sınıfı avukatı olan Gökhan Candoğan, "bu satış kusurludur, yasaya aykırıdır, hukuka oturmaz" diyerek dava açtı.
Küflenmiş kafalı!
Eskimiş tüfek!
Pis komünist!
Diye yazdılar.
Özelleştirmeyi engelliyor, "vizyonsuz vatan haini" diye köpürmüş ağızlarla kızdılar. Fakat hukuk "bu küflenmiş kafalı avukatı" haklı buldu. 4 rafinerisi olan, yılda 300 milyon dolar kâr eden, 12 milyar dolar ciro yapan, yüksek vergi veren, Türkiye'nin en büyük 5 şirketinden biri ve kendi bölgesinin en yüksek rafineri kapasitesine sahip TÜPRAŞ'ın ilk satışını iptal etti.
İkinci satış yapıldı.
Onu Koç Holding ile Shell ortaklığı, ilk satıştan 3 misli kadar yüksek fiyatla satın aldı. Bu kez de "Vatansever avukat TÜPRAŞ'ımızın değerini korudu, ülkeye milyar dolarlar kazandırdı" diye yazdılar.
Bunlar yazılır ve "satışı durdurucu işçi sınıfı avukatı ile yeni alıcı Koç Holding göklere çıkartılırken" ilk satış sonrası TÜPRAŞ'ın yüzde 14,76 hissesinin, borsaya, SPK'ya, halka, öbür alıcılara haber verilmeden gizlice Sami Ofer adlı İsrailli bir büyük işadamına "gizlice satıldığı" ortaya çıktı.
Yasaya aykırı.
Özelleştirmeye ters.
Eşitliği yaralayıcı.
Ve Sami Ofer ile onunla ilişkili fonlara 6 ayda 800 milyon dolar kazandıracak bir rant yaratıldığı ortaya çıktı. SPK'nın Başkanı Doğan Cansızlar; "bu satışın içerden bilgi sızdırarak ticaret yapmaya girip girmediğini araştıracağız" demeye getiren bir çıkış yaptı.
Soruşturma başlattı.
Hükümet çatladı.
Özelleştirmeden sorumlu bakan ilan edilip işe başlamış, sonra özelleştirme elinden alınmış bakanlardan Abdüllatif Şener, "ben olsam böyle yapmazdım" diyerek Ofer'e gizli kazanç sağlandığını söyleyenlere destek çıkan bir tavır gösterdi. Bu arada Meclis'e AKP'den girmiş, sonra bu partiden ayrılmış bir milletvekili, Emin Şirin de "Ofer'in Türkiye'deki ortağı ve işlerinin takipçisi olan Global'in sahibi Mehmet Kutman'ın Kurban Bayramı'nda Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ile Hong Kong'a, Ramazan Bayramı'nda da Romanya'ya gidip gitmediğini" soran bir önerge verdi. Başbakan Erdoğan'ın da Ofer'in işlerin başındaki oğlu Eyyal Ofer'le otel odalarında görüştükleri yazıldı.
Ve çok anlamlı!
Düşündürücü!
Aptalı bile uyandırıcı!
AKP'inn önerisiyle Meclis'ten gece yarısı geçirilen "torba kanun"daki değişiklikle Ofer ve yerli ortağı Kutman'a hem Kuşadası Limanı çevresinde ve hem de Galataport'ta "büyük bir imar avantajı" sağlandığı ortaya çıktı.
Ofer'leme bakanı yer!
Yemesi gerekir.
Başbakan'ı sallar.