Türk-İş'e bağlı sendikalardan İstanbul'da Tekgıda-İş Sendikası ve Çaykur işçisine destek eylemi yapıldı.
Türk-İş'e bağlı sendikaların İstanbul'da faaliyet gösteren genel merkez ve şube yöneticileri, emekçiler, Hak-İş'e bağlı Özgıda-İş Sendikası'nın Tekgıda-İş üyesi Çaykur işçilerini zorla Özgıda-İş Sendikası'na üye yapmaya çalışmasını protesto ederek, Rize'de 8 gündür çadır nöbetinde olan Türk-İş Genel Sekreteri, Tekgıda-İş Genel Başkanı Mustafa Türkel'e ve Çaykur işçilerine destek verdiler. Sendikaların genel merkez ve şube yöneticileri yarın da Rize'ye giderek Türkel'i ziyaret edecekler. Çaykur'un İstanbul Sarıyer-Büyükdere'deki Çaykur İstanbul Pazarlama ve Üretim Bölge Müdürlüğü önünde saat 12.00'de yapılan, Tekgıda-İş Sendikası yöneticileri ve Çaykur işçilerinin de katıldığı protesto eyleminde, Türk-İş İstanbul 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak, Güngören katliamında hayatını kaybedenler anısına toplantıya katılanları bir dakikalık saygı duruşuna davet etti. Büyükkucak, saygı duruşunun ardından, 8 gündür Rize'de, demokrasi, sendikal hak ve özgürlükler için çadır nöbeti tutan Türkel'i bu mücadelesinde desteklemek ve yalnız olmadığını göstermek için burada olduklarını söyleyerek basın açıklamasını yapması için sözü Genel Başkanımız Mustafa Öztaşkın'a verdi. Türk-İş'e bağlı sendikaların İstanbul'da faaliyet gösteren genel merkez ve şubeleri adına açıklama yapan Sendikamız Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın, “Bu saldırı sadece Tekgıda-İş Sendikası'na değil, Türk-İş'e bağlı tüm sendikalara yapılmaktadır. Hükümetin Tekgıda-İş ve Çaykur işçisine saldırısı başarıya ulaşamayacaktır. Bunca saldırıya rağmen Çaykur işçisinin yüzde 80-85'i sendikasından kopmamıştır, çeşitli baskılarla kopartılanlar da yuvalarına dönmektedir. Ağustos ayında itibaren yetki sorunu da aşılacaktır. Tekgıda-İş Eylül'de TİS yetkisini alacaktır. Çaykur işçisi de Türk-İş'in çatısı altında toplu iş sözleşmesini imzalayacaktır” dedi. Öztaşkın'ın yaptığı açıklama şöyle: “TÜRK- İŞ Konfederasyonu'na bağlı ve Başkanlığını TÜRK-İŞ Genel Sekreteri Sn. Mustafa Türkel'in yaptığı TEKGIDA-İŞ Sendikası aylardan beri saldırıya uğruyor. HAK-İş'e bağlı Özgıda-İş Sendikası, iktidar partisinin bazı milletvekilleri, yerel yöneticileri ve ÇAYKUR yöneticileri ile kolkola girmiş, 55 yıldır TEKGIDA-İŞ üyesi olan ÇAYKUR işçisini, zorla Özgıda-İş Sendikası'na üye yapmaya çalışıyor. Aylardır Anayasal haklar çiğneniyor, sendika seçme özgürlüğü yok sayılıyor. TEKGIDA-İŞ'in yöneticileri ve ÇAYKUR işçilerinin kişilik haklarına saldırılıyor ve en kötüsü işçiler, tehdit mesajları, sürgüne gönderilme ve ağır işlere vermek suretiyle baskı ve zulüm görüyor. Aylardır suç işleniyor ve Başbakanlık makamı dahil, ilgili bakanlıklar, ilgili bürokratik kademeler ve mahalli mülki amirler yazılı ve sözlü olarak uyarılıyor ama değişen hiçbir şey yok. Bütün bu baskı ve zulmün altında yatan gerçek ortada. Geçmişte orman işçilerinin, halen belediye işçilerinin yaşamakta olduğu sindirme politikasının altında yatan tek bir şey var; siyasi iktidarın çarpık demokrasi anlayışı. Sendikal hareketi güdümlü, yukarıdan talimat alan, etkisiz ve tepkisiz hale getirme isteği. TEKGIDA-İŞ Sendikası Genel Başkanı ve TÜRK-İŞ Genel Sekreteri günlerdir nöbet tutuyor. Aslında bu nöbet, ÇAYKUR işçilerinin sendika seçme özgürlüğünün de ötesinde bir anlam taşıyor. Bu mücadele artık sadece ÇAYKUR işçisinin, TEKGIDA-İŞ'in mücadelesi olmaktan çıkmıştır. Bu mücadele, bu ülkede faaliyet gösteren tüm işçi sendikalarının ve emekçilerin özgürlük ve sendikal hak mücadelesi haline gelmiştir. Politik baskılarla antidemokratik yönetim anlayışını kabul ettirmek isteyen siyasal iktidar, sendikal hareketle bir hesaplaşma içindedir ve asıl niyet sınıf sendikacılığını, kendilerinin cemaat disiplini altına sokma gayretidir. Türkiye'de emek cephesinin, işçi sınıfının hak ve çıkarlarını savunan, gerçek demokrasiye inanan herkesin ve her kesimin bugün SN. TÜRKEL'in mücadelesinde safa geçme, destek vermek sorumluluğu vardır. Biz de bugün, bu amaçla buradayız. Sendikal haklar, demokrasi ve özgürlük için buradan tek vücut halinde SN. TÜRKEL ile bütünleşiyoruz. Mücadelesinde yalnız olmadığını, elele, yürek yüreğe olduğumuzu ilan ediyoruz”