28.Dönem Genel Temsilciler Kurulu 17-18 Kasım 2018 tarihinde Antalya'da toplanarak ülkemizde yaşanan güncel gelişmeleri ve örgütsel çalışmalarını değerlendirmiştir.
Petrol-İş Sendikası 28. Dönem GENEL TEMSİLCİLER KURULU, 17-18 Kasım 2018 tarihinde Antalya'da 500'ün üzerinde üyenin katılımıyla toplanmıştır. Her faaliyet döneminde yapılan ve Petrol-İş'in merkez yöneticilerini, merkez denetim ve disiplin kurulu üyelerini; sendikamızın 16 şubesinin örgütlü olduğu işyerlerindeki tüm temsilcileri, şube yöneticilerini, denetim ve disiplin kurulu üyelerini bir araya getiren Genel Temsilciler Kurulu, dünya ve Türkiye'deki gelişmeleri, emeğin ve sendikal hareketin gündemini, sendikamızın örgütsel konularını değerlendirmiştir. Kurul, bu değerlendirmeler ışığında, aşağıda yer alan karar, görüş ve önerileri kamuoyuna iletmeyi uygun bulmuştur:
1- Küresel sermaye ve emperyalizm, kendi çıkarları uğruna başta Ortadoğu olmak üzere dünyanın pek çok coğrafyasına istikrarsızlık taşımakta ve çıkardığı savaşlardan nemalanmaktadır. Sermayenin kârlılığını koruyabilmek adına tüm dünyada uygulanan vicdan ve insanlık dışı politikalar, yeni trajedilere zemin hazırlamaktadır. Emperyalizmin bu saldırgan politikaları ile emekçilerin kazanımlarının geri alınması süreci bir bütündür. Dünya halklarına daha fazla sömürü, kan ve gözyaşı getiren bu sürece karşı çıkabilecek yegane güç, ezilen mazlum halklar ve işçi sınıfıdır. Dünya emekçilerinin en temel hakları için farklı ülkelerde verdiği mücadeleler, aynı zamanda dünya barışının da anahtarı olacaktır. Petrol-İş Sendikası olarak, dünyada kapitalizmin yol açtığı yıkım karşısında hakları için mücadele eden tüm emekçileri selamlıyor, emperyalist politikaları lanetliyoruz.
Petrol-İş Sendikası yıllardır, dünyada gelir dağılımını bozan, sosyal adaleti ortadan kaldıran, işsizlik ve yoksulluğu derinleştiren sermaye yanlısı uygulamalara karşı emeğin küresel mücadele ve dayanışmasına güç vermektedir. Sendikamız, küresel federasyonumuz, örgütlenmesinde ön ayak olduğumuz bölgesel sendikal ağlar ve farklı ülkelerde mücadelesini sürdüren sendikalarla kurduğumuz dayanışma ilişkileri aracılığıyla emeğin haklarını küresel düzeyde savunmaya devam edecektir.
2- Ülkemiz bugün, ekonomide yıllardır uygulanan sermaye yanlısı yanlış politikaların ve artan dış bağımlılığımızın faturasını ödemektedir. Emperyalist merkezlerin müdahaleleriyle hızlanan TL'de değersizleşme süreci, arkasından yükselen enflasyon ve faizler, ekonomideki yapısal sorunları bir kez daha gözler önüne sermiştir. Sıcak para ve dış finansmana dayalı, ithal hammadde ve ara malına bağımlı üretim yapısı artık sürdürülemez duruma gelmiştir. Yüksek dış borçlanma ve finansman ihtiyacı nedeniyle bugün ekonomi, küresel sermayenin insafına terk edilmiştir. Bu süreçte, üretim ve yatırım durma noktasına gelmekte, kriz koşulları olgunlaşmaktadır. Krizden çıkış, durgunluğun aşılabilmesi için talebi canlandıracak emekten yana kapsamlı bir programla mümkün olacaktır. Üretim ve istihdam teşvik edilmeli, dışa bağımlılığın azaltılması için acil önlemlere başvurulmalı, özelleştirmelere son verilmeli ve gereken sektörlerde kamulaştırmalar gündeme alınmalıdır.
Kriz döneminde hükümet, bir kez daha “kemer sıkma” politikalarının uygulanması ve sermayenin kârlarından ettiği zararların karşılanması yanlışına düşmemelidir. Bu yanlış, ekonomideki yapısal sorunları ve emekçiler üzerindeki sömürüyü arttıracaktır. Krizin sorumlusu biz değiliz, bedelini biz ödemeyeceğiz. Krizin faturası emekçilere kesilemez. Bu girişimlere karşı Petrol-İş, örgütlü olduğu işyerlerinde ve ülkede kriz fırsatçısı uygulamalara karşı duracak ve kriz döneminde tüm emekçilerin hak ve hukukunu koruyabilmek için her türlü mücadeleyi verecektir.
3- Kriz, en fazla ve öncelikle emekçileri vurmaktadır. Enflasyon artışı sonucu, emekçilerin alım gücü düşmekte ve ücretler üzerinde baskı artmakta, sermayeye yeni bir kaynak transferi gerçekleşmektedir. İşverenler, işçi haklarını tırpanlayarak, işten çıkarma, ücret zamlarının ertelenmesi, ücretsiz izin gibi uygulamaları devreye sokarak krizin maliyetini emekçiye yıkmaya çalışmaktadır. İşsizlik artmakta ve yoksullaşma dalgası yayılmaktadır. Petrol-İş Sendikası, krizin emekçilerin yaşam koşullarında yol açtığı tahribatın giderilmesi noktasında,
- Kriz döneminde toplu işten çıkarmaların yasaklanmasını,
- Reel ücretlerdeki kaybı telafi edecek ve alım gücünü destekleyecek politikalar izlenmesini,
- Asgari ücretin derhal 2 bin TL'ye çıkarılmasını, Aralık ayındaki asgari ücret artışının bu seviye baz alınarak belirlenmesini,
- İşsizlik Sigortası Fonu'nun amacı doğrultusunda kullanılarak sermaye ve hükümete kaynak aktarılmamasını, işsiz kalanların fondan yararlanma koşullarının kolaylaştırılmasını, fonun yönetiminde işçi temsilcilerine yer verilmesini,
- Ücretlerden vergi ve sosyal sigorta primi kesintilerinde düzenleme yapılmasını, vergi diliminin ücretliler için %15'e sabitlenmesini, dolaylı vergilerin azaltılması ve vergi sisteminin bir bütün olarak daha adil hale getirilmesini,
- Emekçilerin tükettiği temel tüketim mallarının fiyatları kontrol altına alınmasını,
- Emekçilerin gelir düzeyine dolaylı etkilerde bulunan, eğitim ve sağlık gibi temel hizmetlerin tamamen ücretsiz hale getirilmesini, talep eder.
Petrol-İş Sendikası, bu talepleri yükseltmek ve krizin emeğe fatura edilmesine karşı, tüm sendikalar ve emek örgütleri ile birlikte dayanışma içerisinde ortak bir mücadele verilmesi için inisiyatif alacaktır. Konfederasyonumuz Türk-İş, asgari ücretin belirlenmesi sürecinden başlayarak krize karşı mücadele programı oluşturmalı, emeğin taleplerini tüm Türkiye'ye etkili bir kampanya ile duyurmalıdır.
4- Kıdem tazminatı reformu, hükümet tarafından bir kez daha gündeme getirilmiştir. Program hedefine göre, 2019 yılı sonuna kadar bu reformun hayata geçirilmesi ve kıdem tazminatında bireysel hesaba dayalı fon sistemi getirilmesi amaçlanmaktadır. Sendikaların ve emekçilerin net biçimde karşı çıktığı bu düzenlemenin yeniden tedavüle sokulması, kriz fırsatçılığının bir başka örneğidir. Kıdem tazminatı hakkı, işçi sınıfının kırmızı çizgisidir. Bu hakkımızın, kriz koşullarında “fedakârlık” söylemleriyle elimizden alınmasına asla izin vermeyeceğiz.
Kıdem tazminatına hak kazanma koşullarını zorlaştıracak ve gün sayısını düşürecek herhangi bir düzenlemeye karşıyız. Fon oluşturulmasına ve bu fonu oluşturan bireysel hesapların piyasa şartlarında nemalandırılmasına dayanan bir sistemi istemiyoruz. Kıdem tazminatı hakkımızda herhangi bir geriye gidişin, sendikalar açısından genel grev nedeni olduğu gerçeğinin altını çiziyoruz.
Kıdem tazminatında bir düzenleme yapılacaksa, gün sayısının korunmasını, tavanın kaldırılmasını, bir yıldan az süreli hizmetler için de kıdem tazminatının çalışılan süreyle orantılı ödenmesini, işyeri iflası durumunda tazminatın işçiye ödenmesinin garanti altına alınmasını ve her türlü işten ayrılmada ödenmesini istiyoruz.
5- Açıklanan programlarda, hükümetin yıllardır uyguladığı özelleştirme politikalarının sürdürüleceği ve KİT'lerde yeniden yapılanma çalışmalarının hızlandırılacağı anlaşılmaktadır. Diğer KİT'lerle birlikte örgütlü olduğumuz TPAO, BOTAŞ ve Eti Maden'in Varlık Fonu'na devredilmesinden sonra bu kuruluşların özel sektör mantığı ve verimlilik esası doğrultusunda yeniden yapılandırılması, kamusal varlıklarının ve entegre niteliklerinin zayıflatılması gündeme getirilecektir. TPAO'da saha hizmetlerinin TPIC'e devredilmesi, bu niyetlerin en açık göstergesi olmuştur. Petrol-İş, önceki özelleştirme mücadelesinde ve TPIC'e devir sürecinde olduğu gibi, kuruluşlarımızı zayıflatacak, kamu yararına aykırı ve üyelerimizin haklarını tırpanlayacak her türlü uygulamaya karşı mücadele edecektir. Ülkemizin gözbebeği bu kuruluşlar, derhal Varlık Fonu'ndan çıkarılmalı, kamusal nitelikleri korunmalı ve yeniden entegre yapıya kavuşturulmalıdır.
6- Sendikaların itiraz ettiği 1999 ve 2008 yılındaki düzenlemelerle, önce “mezarda emeklilik” yasası çıkarılmış ardından emekli olma koşulları daha da zorlaştırılmıştır. Yıllarca prim ödediği halde, Kanun’daki yaş kriteri nedeniyle bir türlü emekliliği hak edemeyen yüzbinlerce vatandaşımız büyük bir mağduriyet yaşamaktadır. Emeklilikte yaşa takılanların (EYT) sorunları derhal çözülmelidir. Emeklilik bir haktır ve sermayeye teşvik adı altında büyük kaynaklar aktarıldığı bir dönemde emeklilikte yaşa takılanların sorunlarının sadece bütçeye getireceği yük üzerinden tartışılması yanlıştır. Petrol-İş, EYT sorununun çözülmesi konusunun takipçisi olacaktır. Diğer yandan Sendikamız, emeklilikte yaşa takılanların mağduriyetinin giderilmesinin ötesinde, ülkemizde genel olarak emeklilik yaşını yeniden düzenleyecek, adil bir yaklaşım geliştirilmesi gerektiğini savunmaktadır. Sabit bir emeklilik yaşı yerine, çalışanların yaptıkları işe ve mesleklerine göre, gerçekçi ve uygulanabilir bir emeklilik yaşı belirlenmesi, daha adil bir çözüm olacaktır.
7- Ülkemizde işçi sağlığı ve iş güvenliğine dair ihlaller sürmektedir. 2012 yılı ve sonrasında çıkartılan iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına rağmen yaşanan iş kazaları ve bu kazalar sonucunda görülen ölümlerde maalesef bir düşüş görülmemektedir. Mevzuattaki ertelemeler ve denetim eksikliği, mevzuatın etkinliğini sınırlamaktadır. Diğer yandan istatistikler, örgütsüz ve taşeron çalışmanın, iş cinayetlerini ve iş kazalarını artırıcı bir sonuç doğurduğunu göstermektedir. Konu bu yönüyle ele alınmalı, iş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesinde sendikaların rolü görülmeli, sendikal örgütlenme teşvik edilmeli ve taşeron çalışma biçimine son verilmelidir.
8- ABD'nin güdümündeki FETÖ tarafından planlanan ve NATO'nun desteklediği 15 Temmuz Darbe Girişimi, demokrasiye sahip çıkan halkımızın iradesiyle boşa düşürülmüştür. Bu darbe girişimi sonrasında ilan edilen OHAL uygulaması ise işçi sınıfına karşı ve emek mücadelesinin engellenmesi için kullanılmış, grevler yasaklanmış ve onbinlerce insan yargı kararı olmadan işinden atılmıştır. Aynı dönemde hükümet, “Biz OHAL'i grevleri yasaklamak için kullanıyoruz” söylemiyle işçi sınıfına karşı tavrını açıkça belli etmiştir. Petrol-İş olarak, o dönemden bugüne büyük yara almış toplumsal barışın yeniden tesis edilmesi ve kutuplaşmanın daha fazla derinleşmemesi adına derhal demokratik mekanizmaların tam olarak işletilmesini, emek mücadelesi önündeki engellerin kaldırılmasını ve ülkemizin hızla normalleşme sürecine girmesini talep ediyoruz.
9- Sendikalar sadece emekçilere karşı değil tüm topluma karşı sorumludur. Sendikalar, demokrasinin en büyük güvencesi, sosyal hak ve özgürlüklerin teminatıdır. Bu açıdan, işçilerin haklarının tırpanlandığı dönemlerde, emekçiler ve emek mücadelesi üzerindeki baskıların had safhaya çıkması asla tesadüf değildir. Yasalar, bu baskıları kolaylaştıran bir niteliğe sahiptir. Sendikal mevzuatta 2012 yılında yapılan değişikliklere rağmen, grev yasakları ve işverenlere sömürüde kolaylık sağlamak için örgütlenme önündeki engeller korunmaktadır. Bütün çalışanların sendikalı olma hakkı savunan Petrol-İş, grev ve sendikalaşmaya yönelik barajların, yasal ve fiili engeller ile yasakların ortadan kaldırılmasını savunmaktadır. Sendikal mevzuat, bu doğrultuda uluslararası normlar göz önüne alınarak özgürlükçü bir anlayışla yeniden düzenlenmelidir.
10- Petrol-İş, emeğin bayrağını daha fazla sayıda işyerinde dalgalandırmak için faaliyetlerini tüm kararlılığıyla sürdürmektedir. Sendikamızın halen 47 farklı işyeri/işletmede örgütlenme çalışması devam etmektedir. Gebze'de Flormar örgütlenmesi ise 188. gününe ulaşan ve tüm emekçilere umut olan bir direnişe dönüşmüştür. Genel Temsilciler Kurulumuz, 6 ayı aşkın bir süredir onuruyla direnen Flormar işçilerini selamlamakta ve bu direnişin başarıya ulaşması için Petrol-İş’in tüm örgütüyle seferber olacağının bir kez daha altını çizmektedir. 235 gün boyunca direnen ve örgütlenme mücadeleleri bugün hukuki zeminde süren Akkim işçilerini selamlıyoruz. Halen direniş ve eylemlerine devam eden Cargill, Tariş ve 3. Havalimanı işçileri ile hakları için mücadele veren tüm emekçilerle dayanışma içerisinde olduğumuzu belirtiyoruz. Petrol-İş, işçi sınıfının çeşitli işkolu ve havzalarda sürdürdüğü mücadelelerin başarısı için sınıf dayanışmasının yükseltilmesi çağrısı yapmaktadır.
11- Petrol-İş, tarihinden, sınıf bilincine sahip yüzlerce temsilcisi ve on binlerce üyesinden aldığı güçle emeğin birliğini sağlamak, örgütlü-örgütsüz tüm işçilerin temsilcisi olarak sendikaların ayağa kalkması ve emeğin haklarının korunup genişletilmesi için verilen mücadelenin öncüsü olacaktır.
Kamuoyuna saygılarımızla duyurulur.
Genel Temsilciler Kurulu adına
Genel Başkan
Ali Ufuk Yaşar