YOLSUZLUKLARA damardan girdiğini söyleyen Başbakan Tayyip Erdoğan eğer Balıkesir milletvekili Dr. Turhan Çömez’in Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) TBMM Meclis Grubu’nda önceki gün yaptığı konuşmayı Avustralya’da okuduysa tavana sıçramış olmalı.
YOLSUZLUKLARA damardan girdiğini söyleyen Başbakan Tayyip Erdoğan eğer Balıkesir milletvekili Dr. Turhan Çömez’in Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) TBMM Meclis Grubu’nda önceki gün yaptığı konuşmayı Avustralya’da okuduysa tavana sıçramış olmalı.
Çömez de onun gibi davranmış. AKP iktidarının yolsuzluk kokan olaylarına damardan girip, ‘Bizim ötekilerden ne farkımız var?’ demeye getirmiş.
Turhan Çömez sözünü sakınmayan bir milletvekili... Zaten başkalarının cesaret edip dile getiremediği bir hususu o nedenle ifade etmiş:
‘Bizler kurşun asker değiliz. El kaldırıp indirme makinesi de değiliz’ demiş.
Çömez’in konuşması akla şu ihtimalleri getiriyor:
AKP milletvekillerinden bir grup parti içi demokrasinin olmamasına veya AKP iktidarının izlediği bazı politikalara karşı harekete mi geçiyor? Yoksa Çömez’in sözleri bireysel bir çıkıştan mı ibaret?
AKP’de bir grup hareketi başladığını söyleyecek durumda değiliz. Ama Çömez’in Meclis’e girdikten üç yıl sonra harekete geçtiğini dikkate alarak ‘birtakım dirsek temasları olmasa bu şekilde ortaya çıkmazdı’ demekten yanayız.
Bu ihtimal geçerli ise, önümüzdeki günlerde parti içi demokrasiyi talep eden başka seslerin çıkmasını bekleyebiliriz.
Ancak bizim şimdiki siyasi tablomuz parti içi demokrasiyi getirmeye de, uygulamaya da hazır değildir. Çünkü bunun önündeki en büyük engel, liderlerin -özellikle Tayyip Erdoğan ile Deniz Baykal’ın- parti içi demokrasiyi engelleme konusundaki ittifakları ve kararlılıklarıdır.
Onun tek yolu, iktidar ve muhalefet milletvekillerinin ‘milletvekili adaylarının tespiti’ yetkisini liderlerin elinden alabilecek yasa değişikliği yapmalarıdır. Bu da imkánsıza yakındır. İkinci ihtimal yolsuzlukları -veya yolsuzluk kokan olayları- dile getirerek bunları önlemek olabilir.
Çömez’in verdiği örnekler hayli düşündürücüdür. Nitekim Gemlik Gübre Fabrikası’nı da içine alan 600 milyon dolar değerindeki kompleksin, 20 milyon doları peşin, tamamı 5 yıl vadede ödenmek üzere toplam 83 milyon dolara birilerine düpedüz peşkeş çekildiği ileri sürülüyor.
Bu sözler doğruysa şimdiden söyleyelim ki sorumlular Yüce Divan’dan katiyen kurtulamazlar.
Hele bir de Başbakan’ın dostu olduğunu ileri süren Atasay Kuyumculuk firmasının sahibi Cihan Kamer’le bağlantılı olduğu ileri sürülen olaylar var.
Kamer’e nereden ilham geldiyse tutuyor Rusya’dan gelen doğalgazın 2.5 milyar metreküplük bölümünü Enerco isimli firması aracılığıyla BOTAŞ’tan alıyor. Kısaca altın yumurtlayan tavuğa konuyor. Fena mı?
Bitmedi... Biliyorsunuz en önemli ihtiyaç maddelerinin ithalatından vergi alınırken yılda yaklaşık 4 milyar dolar tutarında pırlanta ve diğer kıymetli taş ithal edenlerden meğer vergi alınmazmış. İşin tuhafı bu imtiyaz tam da Cihan Kamer’in iş alanına giriyor... Ne tesadüf değil mi?
Bekleyelim bakalım... Önümüzde galiba renkli günler var.