Genel Başkanımız Ali Ufuk Yaşar bir açıklama yayımladı.
Değerli Tüpraş çalışanı arkadaşlarım...
Bildiğiniz gibi Toplu İş Sözleşmesi süreci, hiç istemediğimiz şekilde YHK tarafından bitirildi. Raportörün yazımıyla imzaya açılan bu sözleşmeye bizim adımıza Türk-İş’ten Enis Bağdadioğlu muhalefet şerhi koyarak, gerekçelerimizle kabul etmediğimizi gösterdi. Ancak oy çokluğu ile atılan imzalar süreci sonlandırdı ve belki bugün elimize geçecek şekilde postalandı.
Bir kez daha ifade etmek gerekirse, bize rağmen verilen bu karar, YHK’nın hakemlik görüşüne gölge düşürmüş, karşı taraf olduğu gerçeğini de bir kez daha göstermiştir.
Değerli arkadaşlarım;
Şimdi bilgi kirliliğini ortadan kaldırmak için bugüne kadar yaşananları ve bundan sonra yapacaklarımıza odaklanarak neler yapmamız gerektiğini, kısaca sizlerle paylaşmak isterim.
Bildiğiniz gibi işveren 3 maddeyi uzun süre bize dayattı. Biz de bu maddelere karşı direndik. Çeşitli eylemler yaptık ve kabul etmediğimizi açıkça gösterdik.
İşverense 3 maddenin 2 maddesini almadan yürüyemeyeceğinin altını çizerek, ısrarını gösterdi. Her ne kadar bu süreçte, Genel Merkezin dışında dört Şubenin aldığı kararlarla yürüme söylemiyle hareket edildi ise de Tüpraş’lı olmam ve benim 13’üncü sözleşmem olması dolayısıyla Genel Başkan olarak girmem gereken yerlerde sürece dahil olarak bazı görüşmelerde bulundum ve arkadaşları bu görüşmelerden bilgilendirdim.
Zaman zaman sürecin iyi bir yere gitmediğinin değerlendirmesini yaparak 26 Haziran 2019 günü dört Rafineriden gelen arkadaşlarla beraber Koç Topluluğunun önünde basın açıklaması yaptık ve olaya müdahil olmalarını, inisiyatif almalarını bizzat Koç Grubu Yöneticilerinden istedim.
Şimdi gelelim daha güncele...
27 Haziran 2019’da YHK ön inceleme diye başlattığı toplantıyı birden detaylı görüşmeye çevirdi ve o gün Türk-İş Başkanı Ergün Atalay müdahil olmasa idi toplantı sonuçlanabilirdi. Sonucun aleyhimize çıkacağına dair birçok sinyalin verildiği toplantı, 1 Temmuz Pazartesi gününe bırakıldı.
Ancak bu toplantılardaki bir önemli ayrıntı, Türk-İş adına kurul üyesi olan Sayın Enis Bağdadioğlu tarafından bize aktarıldı. YHK başkanı “Madem siz, işçinin aleyhine olduğunu söylediğiniz bu 2 maddeyi Petkim’de neden imzaladınız!” (3 yıl ve vardiya sistemi) demesi Perşembe gününden Pazartesi’ye kalsa da kararın 2 maddesinin aleyhimize olacağı kanaatini güçlendiriyordu. Geriye bir tek mazeret izinleri ve ücretler kalmıştı.
Ücretlere gelince; YHK’nın ücret politikasının ne olduğunu bu zamana kadar verdiği kararlardan çıkarabilir ve tahmin edebiliriz.
Büyük endişe duyduğum bu durum üzerine işverenle irtibata geçip Türk-Metal Kongresine geleceğini bildiğim eski TİSK ve MESS Başkanı, Koç Grubu İnsan Kaynakları Direktörü Sayın Özgür Burak AKKOL’la randevulaştım ve herkesin bilgisi dahilinde Sayın Ergün Atalay’ın da katkılarıyla bir görüşme gerçekleştirdim.
Kendisine, 3 maddenin çekilerek, ücrette enflasyon verin bu işi bitirelim teklifimi yineledim. Israrcı oldum! Kabul etmedi.
Günün sonunda iki teklif aldım.
1. Vardiya sistemi karşılığında;
* %3 İyileştirme Pirimi,
*Mazeret 8 gün (eskisi gibi)
*Sözleşme 2 yıl (eskisi gibi)
*Ücret Enflasyon + 2 puan
(Not: Ben buradan yürünürse bu teklifin geliştirilebileceğini tahmini olarak söyledim/paylaştım)
2. Vardiya sisteminde komisyon kurularak değerlendirilmesi;
* 2 yıl (eskisi gibi)
* Mazeret 8 gün (Eskisi gibi)
* Ücret Enflasyon
Geldiğimiz noktada işverenin ısrar ettiği 3 madde 1’e düşmüş ve alternatifli hale gelmişti.
Ben bu teklifleri hemen Batman’ı arayarak Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Mesut Tekik’e bildirdim.
Mustafa Başkan bir süre sonra bana döndü ve dört Şube ile görüştüğünü, sadece bir Şubenin (Kırıkkale) birinci tekliften yürünebileceğini söylediğini ifade etti. Diğer üç Şubenin (Kocaeli, Batman, Aliağa) ikinci teklifteki komisyon kurulması şartını reddetmek suretiyle vardiya sisteminin aynen korunması karşılığında, ikinci teklifin kabul edilebilir bulduğunu belirtti. Daha sonra Şubelerin bu yönlü açıklamaları, bu durumu teyit etti.
Ben bunun üzerine tekrar Özgür Bey’e, ısrarımızın 3 maddede geçerli olduğunu ilettim. Maalesef yapabilecek bir şeylerinin olmadığını açık bir dilde tekrar etti, ben de Mustafa Başkan’a bu durumu izah ederek ifade ettim. Alternatifler üzerinden yürümemiz gerektiğini de her seferinde üzerine basarak anlattım.
Bu arada Kırıkkale Şubenin eylemlerinde orada olan Ahmet Kabaca’ya da, Aliağa Şubenin eylemlerinde olan Turgut Düşova’ya da konuyu ifade ettim. Ahmet Kabaca Başkan bu durumu Kırıkkale’deki işçilere anlattığını söyledi. Ayrıca bu durumu, Şube Başkanı Murat KAYA ve Başkan Yardımcısı Osman ÇAKIL’da desteklediğini söyledi. Diğer Şube Başkanlarıyla Murat Başkan’ın görüştüğünü de biliyoruz. Ayrıca Kırıkkale çalışanları, diğer Rafinerilerde çalışanlarla konuştuklarını da beni arayarak söylediler. Bu söylediklerimin telefon görüşme kayıtları, saatleri doküman olarak çıkarılabilir.
Değerli arkadaşlarım;
Bir diğer önemli konu; YHK kararlarından sonra, Standard Profil için yaptığımız değerlendirme toplantısı esnasında Düzce Şube Başkanı, Temsilciler ve Genel Sekreter Ahmet Kabaca’nın da olduğu ortamda, Aliağa Şube Başkanından aldığım telefona cevap verdiğimde, bir grup işçinin soru sormak için aradığını öğrenmem ve bu esnada yapmış olduğum telefon görüşmesidir.
Bu görüşme esnasında hiç kimseyi töhmet altında bırakacak bir şey söylemedim, sadece süreci anlattım. Buna, o anda yanımda olan arkadaşlar da şahittir. Kimin ne bilip ne bilmediğini yukarıda zaten özetledim. Aliağa Şube Başkanı’nın haberim yoktu demesi üzerine bu konuşma yapıldı. Daha sonra benim tasvip etmediğim şekilde konuşmam kayda alınmış dağıtım yapılmış. Bu benim dışımda gelişen bir olaydır.
Sonuçta hiç kimsenin; “bilmiyordum, bana şu şahıs bunu aktardı veya aktarmadı” deme hakkı ve lüksü yok...!
Değerli Arkadaşlarım;
Aslında benim bu açıklamaları yapma sebebimin; hafta sonu yaşanan ses kaydı terbiyesizliği olduğunu söylemek isterim. Hiçbir şekilde tasvip etmeyeceğim, toplantı içinden ses kaydı almak ve bunu dağıtmaktır.
Suçluluk psikolojisi içerisinde yapılan ahlaksızca bir durumdur ve suçtur.
Bu toplantı açık bir yerde değil, Petrol-İş Sendikası Genel Merkezi toplantı salonunda yapılmıştır. Bu iş kapalı toplantı mahremiyetini bilmeyen zavallıların yaptığı bir ayıp olup, elbette orada toplanan insanların tamamına mâl edilemez.
Bu tavrı ve durumu şiddetle kınıyorum.
Değerli arkadaşlar;
Tüpraş sözleşmesine dair yaşananlar, kısaca yukarıda izah ettiğim şekliyle gerçekleşmiştir ve üyelerimizin kafasındaki soru işaretlerine cevap verebilmek adına bu açıklamayı yapmak zaruret haline gelmiştir. Ancak bununla birlikte, geldiğimiz noktada gün “günah keçisi” arama günü değildir. Bütün bu gelişmeler bugün YHK süreci yıkımını ortadan kaldıracak sonuçlara hizmet etmez. Aksine bu mağduriyet kalıcı hale gelir. Ben buradan bu vesileyle Tüpraş işvereni ve Koç Topluluğu Yöneticilerine sesleniyorum. Bu cefakâr işçiler bu sonucu hak etmiyor. İnanıyorum ki, sizde bu durumdan rahatsız olmaktasınız.
Bu acımasız sonuca imza atan YHK üyeleri Tüpraş’ta çalışmanın ne demek olduğunun farkında değiller! Ya siz…?
Bizim irademiz dışında gerçekleşen duruma siz de çözümler aramalısınız ve biz tekrar bir çözüm masasında buluşarak 3 yılın dışında (YHK kararlarının “süre” maddesi değişmez) tüm maddeleri seviyeli bir şekilde tekrar gözden geçirebilmeliyiz.
İş barışı, işyeri aidiyeti ve verimlilik için bu, şarttır.
Bu talebimizi ve çağrımızı bir kez daha yineliyorum.
Herkesi; Genel Kurul’a sayılı günlerin kaldığı bu günlerde; iç hesaplaşmayı kongreye bırakarak, fitneye, ayrımcılığa değil, dayanışma ve yetkilerimizi doğru kullanmaya, Tüpraş emekçilerinin hak ve menfaatlerine sahip çıkmaya davet ediyorum.
Petrol-İş Sendikası
Genel Başkanı
Ali Ufuk YAŞAR