Emekçi halkımızı kriz değil, AKP çarpıyor!
Tüm dünyayı etkileyen ekonomik kriz etkisini artırırken, ülkemizde AKP hükümeti ve sermaye krizin faturasını emekçilere yıkmak için gerekli düzenlemeleri hayata geçirmeye çalışmaktadır.Doğal gazda benimsenen yeni fiyatlandırma sistemi ile arka arkaya yapılan zamlarla, halkımıza enerji maliyetleri doğrudan yansıtılmaya başlanmıştır. Devletin, halkın ucuz ve güvenilir bir şekilde enerji kullanabilmesini sağlamakla yükümlü olduğu gerçeği ise gözlerden kaçırılmaktadır.Türkiye zamlarda otomatiğe bağlanmıştırAKP hükümeti, enerji fiyatlarını “Maliyet Bazlı Fiyatlandırma Mekanizması”na göre belirlemeye başlamıştır. IMF'nin uzun süredir AKP hükümetine dayattığı söz konusu fiyatlama mekanizması doğrultusunda, doğal gazda aylık fiyat düzenlemeleri yapılmaya başlanmıştır.Doğal gaz fiyatlarına, Ocak, Haziran, Ağustos, Ekim ve Kasım ayından geçerli olmak üzere 2008 yılı boyunca toplam beş defa fiyat düzenlemesi yapmıştır. Fiyat düzenlemeleri ile BOTAŞ'ın dağıtım şirketlerine uyguladığı satış fiyatları, ÖTV ve KDV hariç metreküp başına Aralık 2007'de 0,46 YTL'den; Kasım 2008'de 0,84 YTL'ye yükselmiştir.Doğal gaza 2008 yılında yapılan toplam zam oranı, ÖTV ve KDV hariç fiyatta % 86,48'e ulaşmıştır. ÖTV dahil fiyatta ise toplam zam oranı % 82,15'tir.Doğal gazda yapılan zamlar, elektrik tarifelerine de yansımakta zam yağmuru zincirleme olarak devam etmektedir. Halkımızın yoksulluğu pahasına gerçekleştirilen bu zamlar, krizle birlikte işsizlik tehdidi altındaki emekçilerin “ümüğünü sıkmaya” başlamıştır.Görüldüğü gibi, IMF ve IMF politikalarını benimseyen AKP hükümeti elbirliğiyle, Türkiye'yi otomatik zam mekanizmasına bağlamıştır!AKP hükümetinin 22 Temmuz 2007 seçimleri öncesinde ertelediği zamların, bugün kışın yaklaşmakta olduğu ve doğal gazın ısınma amaçlı olarak yoğun bir şekilde kullanılacağı günlerde yapılması halkımızı zor duruma düşürmüştür.AKP hükümetinin ekonomi ve enerji alanında izlediği yanlış politikalar nedeniyle, halkımız açlıktan ve soğuktan ölüme mahkum edilmektedir. Sosyal güvenliğin tasfiye edildiği ve sağlık hizmetinin paralı hale getirildiği bir dönemde, halkımız giderek bir yıkıma doğru sürüklenmektedir.Yanlış enerji politikalarının faturası halka kesilemezTürkiye'de enerji alanında kamu yararını gözetmeyen politikalarda ısrar eden hükümetlerin, yaptığı yanlışların faturasını halk ödemektedir. Hükümetler, yaptıkları aşırı talep tahminleri doğrultusunda imzaladıkları doğal gaz ithalat sözleşmeleri ile Türkiye'de doğal gazda bir arz fazlasına yol açmışlardır. Hükümleri ve fiyat formülleri gizli olan bu anlaşmalardaki “al ya da öde” şartı nedeniyle Türkiye, yüksek fiyattan doğal gaz tüketmeye mahkum edilmiştir. Oluşan arz fazlası, sanayide ve elektrik üretiminde giderek doğal gazın kullanımını teşvik etmiş ve ülkemiz doğal gaza bütünüyle bağımlı hale getirilmiştir. Türkiye bugün, ürettiği elektriğin % 49,6'sını doğal gazdan sağlar duruma gelmiştir.Üstelik imzalanan doğal gaz ithalat sözleşmelerinde, içinde Enerji Bakanlarının da olduğu yetkililer tarafından, usulsüzlük yapıldığı iddiaları da yargıya taşınmıştır.Türkiye, ithal ettiği doğal gazın % 65'ini tek bir ülkeden, Rusya'dan temin etmektedir. Hükümetler, enerjide kaynak çeşitliliği sağlamak bir tarafa, en önemli enerji kaynağı haline gelen doğal gazda Türkiye'yi tek bir ülkeye muhtaç duruma düşürmüştür.Dolayısıyla Türkiye, doğal gaz alımlarında ve ithalat fiyatlarının belirlenmesinde, başta Rusya olmak üzere ihracatçı ülkelerle, kamu yararı doğrultusunda pazarlık dahi edememektedir. AKP hükümeti döneminde ise enerji alanında ve özellikle doğal gazda izlenen yanlış politikalarda ısrar edilmiş, ülkemiz ve halkımızın ödediği doğal gaz faturası giderek artmıştır.Doğal gaz fiyatlarının halkı en az etkileyecek şekilde düzenlenmesi, artırılacak depolama kapasitesi ile doğal gaz alım ve kullanımında planlama yapılabilir hale gelinmesi gerekmektedir. Enerjide, IMF ve Dünya Bankası ile enerji tekellerinin dayatmaları reddedilmeden, halkın ihtiyaçları doğrultusunda bağımsız bir ekonomik program izlenmeden, yapılan yanlışlardan geri dönülmesi ise mümkün değildir. Günah BOTAŞ'ın değil AKP'nindirDoğal gaza yapılan zamlar ile ilgili başlayan tartışmalarda AKP hükümeti, gerekçeyi yeni fiyat mekanizmasına bağlamakta ve adres kuruluş olarak da BOTAŞ'ı göstermektedir. Kamuoyuna da BOTAŞ'ın içine düştüğü finansal güçlük işaret edilmektedir. Oysa, alacaklarını tahsil edememesinin ve borçlarını ödeyemez duruma düşmesinin sorumluluğu BOTAŞ'ın değil, kuruluşun faaliyetlerini ve kararlarını siyasal rant elde etmek doğrultusunda yönlendiren AKP hükümetindedir. BOTAŞ; alacaklarını takip ve borçluları gözetim işlemleri konularında da güçsüz konuma getirilmiş, yönetsel zafiyet içerisine sokulmuştur. BOTAŞ'ın her yıl doğal gaz satışları artıyor olmasına rağmen, alacaklarını tahsil edemediği için borçlarını ödeyememektedir. Alacaklarının büyük bölümü KİT'ler ve yerel yönetimlere ait olan BOTAŞ'a en borçlu kuruluşlardan birisi de Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin iştiraklerinden EGO'dur. EGO, Ankara halkından doğal gaz faturalarını peşin olarak tahsil ederken, BOTAŞ'tan satın aldığı doğal gazın parasını ödememektedir! Kurulan bu tezgahın bir tarafı olan Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin hükümet partisi AKP'de olması ise kesinlikle tesadüf değildir.Diğer yandan, 4646 Sayılı Doğal Gaz Piyasası Yasası ile BOTAŞ’ın sektörde tekel olma niteliği ortadan kaldırılmış, BOTAŞ artık sadece ithalatçı ve iletim hatlarına sahip bir şirket haline getirilmiştir. Ayrıca, BOTAŞ’ın ithalattaki payı % 20’ye düşene kadar, ithalat lisansı devri yapılması, yani doğal gaz ithalat faaliyetinin neredeyse bütününün özel sektöre devri planlanmaktadır. Özel sektöre devir sonrasında BOTAŞ, artık doğal gaz ile ilgili fiyat tarifelerini de belirleyemeyecektir. Kamu yararını değil, kârı merkeze koyan özel sektörün denetimine geçen doğal gazda fatura asıl o dönemde kabaracak, halkımız doğal gazı bugünden daha pahalı tüketecektir.Bu nedenle, BOTAŞ’ın siyasal rant mekanizmalarından uzak, bağımsız ve özerk bir şekilde ülke sanayisine ve halkımıza en ucuz şekilde doğal gaz temin edecek bir yapıya derhal kavuşturulması gerekmektedir. Doğal gazda uygulamaya konan fiyat düzenleme mekanizması da, aynı doğrultuda gözden geçirilmeli ve enerjide maliyetlerin halka doğrudan yansıtılmasına son verilmelidir. Enerjide bağımlılığı artıran uygulamalar yerine, kamucu ve yerli bir enerji politikasının oluşturulması için adım atılmalıdır.Petrol-İş Sendikası; enerjide bağımlı politikaların faturasının halka ödetilmesine karşı verilecek mücadelede yerini alacak, krizin maliyetinin emekçilere yıkılmasına izin vermemek için diğer emek örgütleri ile birlikte üzerine düşen sorumluluğu yerine getirecektir.Faturayı halk değil, AKP ödeyecektir!