Bu belge Türkiye’nin kasvetli ortamına bir umut ışığı yakmıştır

“Petrol-İş sendikasının 26. Olağan Genel Kurul’undan bütünlüklü bir karar metniyle çıkmış olmasını çok isabetli ve anlamlı buluyorum. Günü birlik taleplerin, şikayetlerin ötesinde, sendikal mücadelenin temel ilkelerini ve örgütlenme anlayışını ortaya koyan, nasıl bir Türkiye, nasıl bir dünya istendiğinin çerçevesini çizen bu metin hem sendikanın yöneticileri ve üyeleri hem de bütün Türkiye emek hareketi için bir kılavuz niteliğindedir.

Metinde kapitalizme ve emperyalizme vurgu yapılması da oldukça önemlidir. Dünyanın ve Türkiye'nin yeni bir kriz dalgasının eşiğinde bulunduğu şu günlerde anti-kapitalist tutum reel ekonomi- finansal ekonomi ayrımı yapan, finans kesimini suçlayıp üretim kesimini aklayan zihniyete karşı krizlerin, eşitsizliğin kapitalizmin doğasından kaynaklandığının altını çizmek anlamında gereklidir. Anti-emperyalizm ise çokuluslu sermaye-yerel sermaye ayrımı yapmadan, emperyalizmin yerli ortaklarıyla artık bir içsel olgu olduğunu hatırlayarak, küresel düzeyde bir mücadele perspektifi sunduğu için yaşamsaldır.

Demokratik, özgürlükçü, eşitlikçi ve sosyal bir Anayasa talebi ve özlemi emek kesimi için her zaman geçerlidir. Ne var ki AKP hükümetinin varlığında, iktidarın yasama, yürütme, yargı, bürokrasi, medya, akademya derken toplum üzerinde tam bir hegemonya kurmaya yöneldiği bir dönemde anayasa değişikliğine umut bağlamak fazla iyimserlik olacaktır. Bu dönem emekçilere düşen, 12 Eylül 2010 referandumu sonrası Türkiye'nin nasıl daha baskıcı, daha anti-demokratik, anti-sosyal bir konuma sürüklendiğini göstermek, AKP eliyle düzenlenecek bir anayasanın bu ülke emekçilerinin hayrına olmayacağını ortaya koymaktır.

Türkiye'nin bizler için bu kasvetli ortamında bir umut ışığı çakan Petrol-İş emek manifestosuna sahip çıkmak tüm emekten yana toplumsal muhalefetin, benim gibi üniversite öğretim elemanlarının görev ve sorumluluğudur.”