• industriAll global
  • industriAll europe
  • Retun See
  • Petrol-İş Kadın Dergisi
Belgesel: Petrol-İş Tarihi

Petkim de Gidenler Kervanına Katıldı | Ali Sirmen-Cumhuriyet

Türkiye'de petro-kimya sektörünün en büyük entegre kuruluşu, şu anda, son dönemlerde artan yıllık cirosu 1.6 milyar olan Petkim'in, kamuya ait olan yüzde 51 hissesi dün Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından açılan ihaleyle 2 milyar 50 milyon dolara, Transcentral Asia Petrochemical Holding ortak girişim grubuna satıldı. 

ALİ SİRMEN
06.07.2007

Türkiye'de petro-kimya sektörünün en büyük entegre kuruluşu, şu anda, son dönemlerde artan yıllık cirosu 1.6 milyar olan Petkim'in, kamuya ait olan yüzde 51 hissesi dün Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından açılan ihaleyle 2 milyar 50 milyon dolara, Transcentral Asia Petrochemical Holding ortak girişim grubuna satıldı. İhale teknik olarak bitmiş durumda. Bundan sonra, İhale Komisyonu karar alacak ve devrin yapılması için sadece Rekabet Kurulu'nun onayı gerekecek. Uzmanlar teknik olarak, Petkim'in yüzde 51 hissesinin blok satışının son zamanlardaki kapasite artışı yüzünden iyi fiyata gerçekleştiğini ileri sürmektedirler. Böylelikle, Petkim'in 1987 yılında başlayan özelleştirmesi, 20 yılda tamamlanmış oluyor. Kuruluşun yüzde 51 hissesini alan konsorsiyumun, tam olarak kimlerden oluştuğu ise henüz belli değil. İhale bitimi sonrasında, İhale Kurulu Başkanı Osman İlter 'e sorulan, grupta kimlerin yer aldığı sorusu yanıtsız kalmış bulunuyor. Grup adına açıklama yapan kuruluşun sözcüsü Haluk R. Ulusoy 'un bir Rus ve iki Kazak grubun yer aldığı, Kazakistan'da petrol işiyle meşgul olan kişi ve kuruluşların bir araya gelerek Kazak grupları oluşturduğu açıklaması ise tatmin edici bulunmadı ve Petrol-İş gruplar hakkında tereddütlerini dile getirdi. Sevgili okurlar, satışı izlerken Güngör Uras 'ın daha önce de bu sütunda sözünü ettiğim 22 Haziran tarihli, "Elimizde bir şey kalmayacak (...kalmadı bile!)" başlıklı yazısı geldi aklıma. Yazı şöyle başlıyordu: "O gidiyor, bu gidiyor... Sonunda bir de bakacağız elimizde bir şey kalmamış. Kalmadı bile!" Sevgili dostum Güngör Uras'ın bu yazısına değinmekle, kimi yanlış anlamalara yol açmadığımı sanırım. G. Uras küreselleşen dünyanın gerçeklerinin farkında; yabancı sermayeye karşı olmayan, hamasi duygularla "milliyetçi" tavırların ekonomi dünyasında yeri bulunmadığını düşünen bir kişi. Hatta, Erdemir'in Oyak tarafından alınmasını eleştirmiş, bunun yerinde bir yatırım olmadığını ileri sürmüş, bu yazılarından dolayı Coşkun Ulusoy kendisini dava etmişti. Ama artık görmeliyiz ki, Türkiye son zamanlarda, özelleştirme adı altında hızlı bir yabancılaşma sürecinin içine girdi. Türkiye'nin yabancı sermayeye ihtiyacı olduğunu kimse yadsıyamaz. Aslında sokaklarda "Yabancı sermayeye hayır!" diye haykırıldığı yıllarda ülkemizde hatırı sayılır bir yabancı sermaye yatırımı yoktu. Son dönemde Türkiye'ye yabancı sermaye geliyor. Acaba iyi oluyor mu? Yabancı sermayeden beklediğimiz avantajlar; doğrudan yatırım yapması, yani burada tesis kurarak, yeni ileri teknoloji getirip katma değeri yüksek ürünler üretmesi, ihracatı artırması ve istihdam yaratması. Gelen yabancı sermaye öyle ise, doğrudan yatırım ile ekonomimizle büyük ölçüde bütünleşiyorsa, kuşkusuz iyi oluyordur. Ama acaba öyle oluyor mu? Göründüğü kadarıyla, Türkiye'ye yabancı sermaye yoğun biçimde iki yolla geliyor. Birincisi, çeşitli alanlarda devlet ya da özel sektör olarak yerli sermayenin kurup geliştirdiği şirketleri satın alma yolu. Bu yolla, bankacılık, sigortacılık, enerji, perakendecilik gibi sektörlerde denetim yabancıların eline geçmekte, bu arada yeni iş alanı açılmış da olmamakta... Türkiye'ye gelen ikinci tür yabancı sermaye ise, düşük kur, yüksek faizden yarar uman ve de sağlayan, sıcak para dediğimiz paradır ki, bu aynı zamanda aniden kaçma olasılığı ile ekonominin kırılganlığını da artırmaktadır. Son zamanlarda dünya piyasalarında bollaşan likidite dolayısıyla, bu tür sermaye ülkemize mebzul miktarda gelmekte, cari açığımızı kapatmamıza ya da bir süre görmezden gelmemize katkıda bulunarak, bize geçici bir saadet zinciri sunmaktadır. Unutmayalım ki, tüm saadet zincirleri geçicidir. Dostlar küreselleşmeye karşı içimize kapanamayız. Kimse de bunu yapmıyor, ama yine kimse, elinde ne var ne yoksa satıp, sıcak para şeklinde gelen yabancı sermaye ile gününü gün ederek yarınlarını ipotek altına da atmıyor. Petkim de gidenler kervanına katıldı. Hayırlı olsun diyelim mi?..

Kaynak: CUMHURİYET GAZETESİ