AKP hükümeti kamuda, “düşük statü”lü işçilik peşinde
TBMM’ye gönderilen yasa tasarısı ile Hükümet, Anayasa, 4857 sayılı İş Yasası ve 2821 ve 2822 sayılı yasalardaki düzenlemelere, ILO sözleşmeleri ve AB mevzuatına aykırı olarak, kamu kurumlarında çalışan veya işe alınacak işçiler için yeni düzenlemeler getirmeyi, bu işçilerin mevcut yasalardaki hak ve toplu iş sözleşmesi imkanlarından yararlanmalarını engellemeyi hedefliyor.
Bakanlar Kurulu tarafından 29 Mayıs’ta TBMM'ye gönderilen “Bütçe Kanunlarında Yer Alan Bazı Hükümlerin İlgili Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelere Eklenmesi ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı “ ile çalışma yaşamıyla ilgili bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklikler yapılması öngörülüyor. Ancak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. ve 81. maddelerinde yapılmak istenilen bu değişiklikler, Anayasa’ya aykırı olduğu gibi, 4857 sayılı Yasa’nın 2. ve 5. maddesi ile de çelişiyor.
Tasarıda, 4857 sayılı Yasanın 2. maddesine ilave edilmek istenilen düzenlemede, “Kanuna veya kanunun verdiği yetkiye dayanılarak kurulan kamu kurum ve kuruluşları ile bunların doğrudan veya dolaylı olarak sermayesinin en az yüzde 50’sine sahip oldukları ortaklıklarda, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu veya diğer kanun hükümleri çerçevesinde, hizmet alımı amacıyla yapılan sözleşmeler gereğince, doğrudan veya yüklenici aracılığıyla çalıştırılanlar bu şekilde çalışmış olmalarına dayanarak” denilerek işçiliğe yeni bir düzenleme, tanımlama getiriliyor.
Mali ve sosyal haklar işçinin elinden alınıyor
Bu düzenleme ile de, bu işçilerin, bu kurum, kuruluş ve ortaklıklara ait kadro veya pozisyonlara atanmaya, bu kurum, kuruluş ve ortaklıklara ait işyerlerinin kadro veya pozisyonlarında çalışanlar için toplu iş sözleşmesi, personel kanunları veya ilgili diğer mevzuat hükümlerine göre belirlenen her türlü malî haklar ile sosyal yardımlardan yararlanmaya hak kazanamayacakları şartları getiriliyor. Aynı tasarıdaki bir başka düzenleme ile de işyerlerinde yükleniciler dışında kalan işverenler tarafından çalıştırılanların da aynı hükümlere tabi olacakları belirtiliyor. Hizmet alımına dayanak teşkil edecek sözleşme ve şartnamelere de “İşe alınacak kişilerin belirlenmesi ve işten çıkarma yetkisinin kamu kurum, kuruluşları ve ortaklıklarına bırakılması, hizmet alım sözleşmeleri çerçevesinde ya da geçici işçi olarak aynı iş yerinde daha önce çalışmış olanların çalıştırılmasına devam olunması yönünde hükümler konulamaz" hükmü yer alıyor.
Düzenlemeler Anayasa ve mevcut yasalara aykırı
Anayasa’nın Cumhuriyetin Nitelikleri başlıklı 2. maddesinde; Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu düzenlemesi yer almaktadır. Bu ilke gereği yasal düzenlemeler özel hukuk tüzel kişileri için hangi düzenlemeleri getiriyor ise aynı konuda kamu kurum ve kuruluşları için de aynı hükümler geçerli olmalıdır. Kamu kurum ve kuruluşu vasfındaki tüzel kişilikler yararına ve orada hizmet alımı suretiyle çalıştırılacak olan işçiler aleyhine kanunda özel düzenlemeler getirmek, Anayasa’nın 10. maddesi olan kanun önünde eşitlik maddesine açıkça aykırıdır. Ayrıca 4857 sayılı Yasa’nın Eşit Davranma İlkesi başlıklı 5. maddesi, kamu-özel tüm işverenlere, işyerinde çalışan tüm işçilere eşit davranma borcu yüklemektedir. Emredici bu düzenleme karşısında taslaktaki düzenleme geçerli olamayacaktır. 4857 sayılı Yasanın 2. maddesinde yürürlükteki düzenlemede, işverenler ile yüklenici aracılığı ile çalışan işçiler arasındaki ilişkiler tüm ayrıntıları ile düzenlenmiştir. Getirilmek istenen düzenleme ile kamu kurumlarının hali hazırda kadrolarında çalıştırılan işçiler ile hizmet alımı amacıyla yapılan anlaşmalar gereği doğrudan işveren tarafından veya yükleniciler aracılığı ile çalıştırılan işçiler arasında farklı hukuki statüler yaratılmak istenilmektedir. Madde metnindeki “hizmet alımı amacıyla yapılan sözleşmeler gereği doğrudan çalıştırılan işçiler” ifadesi ile hangi işçiler kastedilmektedir? Doğrudan işveren tarafından çalıştırılacaklar ise, diğer kadrolu işçilerden ne farkları vardır? Maddenin bu düzenleme ile kabulü halinde kamu kurum ve kuruluşlarında değişik hukuki statüde işçilikler ortaya çıkacaktır.
4857 sayılı Yasanın 2. maddesinde yüklenici firma aracılığıyla çalıştırılan işçilerin, asıl işveren ile yüklenici firma arasındaki ilişkinin muvazaalı bir ilişki olması halinde işyerinde çalıştırılan diğer işçilerle aynı statüde kabul edilip başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem göreceklerine ilişkin düzenleme yürürlükte iken taslaktaki yeni düzenleme ile kanundaki bu düzenleme kamu kurumları lehine olarak kaldırılmak istenmektedir. Taslaktaki düzenleme, sendikaya üye olma ve toplu iş sözleşmesinden yararlanmaya ilişkin tüm yasal hakları engellemeye ve ortadan kaldırmaya yönelik bir düzenlemedir. Bu durum Anayasa’ya ve 2821 ve 2822 sayılı Yasalara da aykırılık teşkil etmektedir. Yine bu düzenleme ile eski geçici işçileri için yeniden vize alınmak suretiyle çalışma olanağı ortadan kaldırılmak istendiği gibi ilaveten, yeni, hizmet alım sözleşmeleri çerçevesinde çalıştırılacak geçici işçiler için de 2. kez geçici işçi olarak çalıştırılma olanağı da ortadan kaldırılıyor.
İşyeri hekimi statüsü değiştirilemez
Tasarıda, 4857 sayılı Yasa’nın 81. maddesine ilave edilmek istenilen düzenlemede; "Kanuna veya kanunun verdiği yetkiye dayanılarak kurulan kamu kurum ve kuruluşlarında ilgili mevzuatına göre çalıştırılmakta olan hekimlere, ikinci fıkrada öngörülen eğitimler aldırılmak suretiyle aslî görevleri kapsamında ve ayrıca herhangi bir ücret ödenmeksizin, çalışmakta oldukları kurum ve kuruluşların asıl işveren olarak çalıştırdıkları işçilerin işyeri hekimliği hizmetleri gördürülür. Bu kurum ve kuruluşların diğer personel için oluşturulmuş olan sağlık birimleri işyeri sağlık birimi olarak da kullanılabilir" deniliyor. Kamu kuruluşlarında çalışan işyeri hekimlerine herhangi bir ücret ödenmeden uzmanlık işi olan işyeri hekimliği görevi yaptırılması, üstelik de asıl işi ile birlikte yaptırılması işyeri hekimi hizmetini işlevinden uzaklaştıracaktır. Sağlık hizmetinin özel sektör ile kamu sektöründe farklı sunulması yukarıda belirttiğimiz gibi eşitlik ilkesine aykırı olacağından mevcut uygulama sürdürülmelidir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Petrol-İş Sendikası
Merkez Yönetim Kurulu adına
MUSTAFA ÖZTAŞKIN
GENEL BAŞKAN