İzmir Çiğli’de kurulu olan Billur Tuz fabrikası işçileri, patronun kendilerini ‘yeni yıl hediyesi’ olarak işten attığı günden bu yana baskılara, soğuğa, rağmen bir adım dahi geri atmadan direniyorlar. Direnen işçiler arasında yer alan kadın işçiler yaşanan zorluklar karşısında direnişi kararlılıkla sürdürüyor. Fabrikada çalışırken daha çok ezilen, evlerine gittiklerinde bir de evin yükünü sırtlamak zorunda olan kadın işçiler şimdi sendikalı olmak, insanca koşullarda çalışmak için direnişteler. Tüm zorluklara rağmen sendikalı olarak çalışmakta kararlılar.
Ulviye Borazan, 3 yıllık Billur Tuz işçisi. 33 yaşında olan Ulviye Borazan’ın 2 çocuğu var. Daha önce yıllarca tekstil sektöründe çalışmış. Billur Tuz’da çalışma koşullarının zor ve ağır olduğunu, sendikaya üye olduktan sonra ise kendilerine yöneltilen baskıların daha da arttığını belirtiyor. Çalışma saatlerinin istekleri dışında arttırıldığını söyleyen Borazan, sendikalı olduktan sonra haklarını öğrendiklerini ve mesaiye kalmamak için direndiklerini anlatıyor. Bunun üzerine 3 hafta daha ağır bir bölümde çalışma cezası verilmiş. Borazan’a. “Şimdi ise direnişteyiz sendikayı mücadeleyi yeni öğreniyoruz. Çocuklarımızın geleceği için mücadele ediyoruz” diyor. Kapının önünde sivil polislerin, içeride çevik kuvvetin beklediğini anlatan Borazan, “Patronu bizden koruyorlar, anayasal hakkımızı kullandığımız için işten atılan biz, mağdur durumda olan biziz korunan patron” diyerek tepkisini dile getiriyor. Direnişin zorluklarını dile getiren Borazan, “En temel ihtiyaçlarımızı bile karşılamaktan uzağız. Lavabomuz yok. Arkadaşlarımız bizi yakındaki büyük bir alışveriş merkezine arabayla götürüp getiriyorlar” diyerek anlatıyor direniş koşullarını. Çevre fabrikalarda çalışan işçilerden gelen desteğin ise kendilerini mutlu ettiğini dile getiren Borazan, mücadelelerinin başarıya ulaşabilmesi için içerideki işçilerin de bir şeyler yapması gerektiğini ifade ediyor.
EVİN YÜKÜ DE ONLARDA
Yasemin İleri, bir çocuğu ile tek başına yaşıyor. Evin bütün yükü onun sırtında. Daha önce Kula Mensucat’ta çalışmış. O işe girdiğinde kapı önünde direniş varmış. O işçilerin kendilerine tepki gösterdiğini, o zaman bu tepkinin nedenini anlayamadığını anlatıyor. “Kula Mensucat’ta sendika vardı ve benim için bir anlam ifade etmiyordu. Ama burada bir sendikanın nasıl kurulduğunu nasıl var edildiğini gördüm, sendikanın ne olduğunu anladım” diyor.
SAVRANOĞLU İŞÇİLERİ BİZE GÜÇ VERİYOR
Mehtap Tekin 2.5 yıllık Billur Tuz işçisi. Fabrikanın salamura bölümünde iri tuz üretiyorlarmış. “İşten atılmadan 15 gün önce işten çıkartılacağımızı haber verdiler. Biz hiçbir zaman art niyetli olmadık işyerine karşı, ama onlar bize aynı samimiyetle davranmadılar” diyor. Savranoğlu işçilerinin kendilerine güç verdiğini söyleyen Tekin, “Onlar 180 gündür soğuğa ve sıcağa karşı direnişlerine devam ediyorlar. Bizler de onlar gibi olacağız gerekirse. Slogandaki gibi açlıktan donmayız, soğuktan ölmeyiz, biz bu yoldan dönmeyiz” diyor.
YEMEKLERİMİZ AYNI KAZANDA
Raşide Göknur, çalışırken salamura tuzlarının içindeki yabancı maddeleri hortumla temizlediklerini sürekli hareket halinde olduklarını anlatıyor. Özellikle çevredeki metal ve tekstil fabrikalarından, Schneider Elektrikten işçilerin kendilerini sık sık ziyaret ettiğini dile anlatıyor. Hanım Camgöz, tansiyon, bronşit gibi rahatsızlıklara yakalanmış çalıştığı süre içinde. Sürekli beyaza bakmaktan işçiler arasında göz tansiyonu hastalığının yaygın olduğunu belirten Camgöz, “Fabrikada 6 ayda bir röntgen çekiyorlar ama formalite icabı. Rahatsızlandım, hastaneye gittiğimde bronşit ve yüksek tansiyon çıktı. Sendikalı olmak bizim için daha iyi koşullarda çalışmak demek” diyor. Savranoğlu işçileriyle yemeklerinin aynı kazanda piştiğini anlatan Camgöz, “Bazen maddi yönden çok sıkışıyoruz, yol parası bile bulamadığız zamanlar oluyor ama direneceğiz” diye konuştu
GÜVENCELİ ÇALIŞMAK İÇİN
Gülten Özdemir de iki çocuğu ile eşinden ayrı yaşıyor. Düzce depreminin ardından İzmir’e gelmiş. Hastanelerde taşeron şirket bünyesinde ameliyathanede ve yemekhanede çalışmış.
Hiçbirinde iş güvencesi olmamış. Üniversite mezunu çocuğu da tüm çabalarına rağmen iş bulamamış. Tüm bu zorluklara rağmen neşesinden bir şey kaybetmemiş sürekli gülümsüyor.
Sendikalı olduğumuz için çok mutlu olduğunu dile getiren Gülten Özdemir, ne pahasına olursa olsun mücadele etmekte kararlı olduğunu ifade ediyor.
Billur Tuz’da sendikalı oldukları için işten atılan kadınlar, mücadelelerinden umutlu ve kararlı ancak ekonomik koşulların kendilerini çok zorladığını ifade ederek, kazanabilmeleri için fabrika içinden ve dışından daha fazla birliğe, dayanışmaya ihtiyaç olduğunu belirtiyorlar.