Tuzla Organize Sanayi Bölgesi’nde çalışan 16 fabrikadan işçiler bir araya gelerek kurultay gerçekleştirdi.
Tuzla Organize Sanayi Bölgesi’nde çalışan 16 fabrikadan işçiler bir araya gelerek kurultay gerçekleştirdi. Kurultayın konuklarından Hava-İş Genel Başkanı Atilay Ayçin, “İşçiler her şeyi biliyor. Asgari ücretin insanca yaşanacak bir seviyede olmadığını biliyoruz, sendikasız çalışmanın kötü olduğunu biliyoruz, patronlar çocuklarını özel okullara gönderirken bizim çocuklarımızın devlet okullarına gidip işçi olmak zorunda kaldığını biliyoruz. Peki neden ses çıkartmıyoruz? Bütün bunlara ses çıkartmanın bir bedeli olduğunu biliyoruz çünkü. Bu bedeli göze alamadığımız için ses çıkartmıyoruz. Başkaları üzerinden her şeyin en iyisini isteyen insan bedeli olduğunu da bilen insandır. Ama iş bedel ödemeye geldi mi herkesin bahanesi hazır” diye konuştu.
Sistemin bilinçli olarak işçileri borç batağına ittiğini, bankaların neredeyse faizsiz krediler vermeye başladığını aktaran Ayçin, TOKİ gibi inşaat firmalarının her yerde yaptığı ucuz konutlar nedeniyle ev sahibi olma isteklerinin arttığını, ikinci el araba piyasasında bile kredi verilmesi nedeniyle araba alma isteğinin arttığını, merkezileşen okul sistemi ile herkesin çocuğunu servisle okula gönderir hale geldiğini söyledi.
BANKALARA KUYRUKLARA KOŞUYORUZ
“Sermaye hepimizin önüne ulaşabileceğimiz hedefler koydu. Bunlar bizi sisteme daha çok bağımlı hale getiren, köleleştiren politikalardır. Ucuz banka faizleri ile hiçbir insan insanca yaşama şartlarına kavuşamaz. Ucuz banka faizleri bizi sisteme köleleştirmekten başka bir şey yapamaz. Bunları bilmiyor muyuz? Biliyoruz ama yine o kredileri alabilmek için bankalara kuyruklara giriyoruz. Sonra fabrikaya geliyoruz, işyerinde sendikal mücadele var ‘Valla ben ev aldım borç ödüyorum, kredi çektim onu ödüyorum’ bahanelerine başvurmaya başlıyoruz” diyen Ayçin, örgütlenmeden insanca yaşanılamayacağını, sağlıklı bir çevreye ulaşılamayacağını, insanca yaşayabilecek bir noktaya gelinemeyeceğini söyledi. Ayçin, “Bu sistemde güçlü olamazsınız iktidar olamazsınız, iktidar olamayınca ülkeyi yönetemezsiniz, ülkeyi yönetemeyince yasaları yapamazsınız, yasaları yapamayınca sömürülmekten kurtulamazsınız. Sorun budur. Bütün işçilerin hedefi iktidar olmak olmalıdır. Bütün halkların kurtuluşu işçi sınıfının iktidarı ile mümkün olacaktır. Bunun için örgütlenmekten başka bir çare yoktur. AKP’de ne işiniz var? Sermayenin kendi çıkarları için kurduğu partilerde ne işiniz var? Patronun partisinde işçinin ne işi var? Bakın sermayeye anasına küfret sesi çıkmaz, kızına küfret sesi çıkmaz, ailesine küfret sesi çıkmaz ama iktidarına küfret ona izin vermez. Çünkü diğer şeylerin hesabını sorarım ama iktidarı kaptırırsam geri dönüşü yok der. Bunu bilirler ve onun için iktidarına laf ettirmez” diye konuştu.
YAĞMURA RAĞMEN
Aydınlı Düğün salonunda önceki akşam gerçekleştirilen kurultaya, iki yüzü aşkın işçi ve işyeri temsilcisi katıldı. Deri-İş Genel Başkanı Musa Servi ve EMEP MYK üyesi ve TÜMTİS eski Genel Başkanı Sabri Topçu’nun da konuk olarak katıldığı kurultaya, İstanbul’da gün boyu süren yağmura ve kötü hava koşullarına rağmen yüzlerce işçinin katılması dikkat çekti. Divan adına konuşan Deri-İş Tuzla Şube Başkanı Binali Tay, Tuzla Organize Sanayi Bölgesinin işçilerin taşeron, güvencesiz ve düşük ücretle çalıştırıldıkları bir yer olduğunu söyledi.
Organizedeki işçileri yan yana getirerek örgütlenme deneyimlerini aktarmayı ve birliği sağlamayı hedeflediklerini belirten Tay, sendikalara da bu konuda ciddi görevler düştüğünü, işçilerin birliği sağlanmadığı sürece hak gasplarının devam edeceğini kaydetti. Son günlerde artan iş cinayetlerine dikkat çeken Tay, işçilerin işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin alınması için bile örgütlenmesi gerektiğini söyledi.
MEVCUT ÜYELERLE YETİNİYORLAR
Teksif Sendikası Rimaks Tekstil İşyeri Temsilcisi Hasan Güneş, bir buçuk yıl önce 55 gün direniş sonrasında sendikalaşabildiklerini aktardı.
Günde 12-14 saat merdiven altı atölyelerde çalışan binlerce işçi olduğunu, sermayenin saldırılarının her geçen gün arttığını ancak sendikaların mevcut üyeleri ile yetinmeyi tercih ettiğini belirten Güneş, bürokrasiye sıkışmış sendikacılara inat işçilerin örgütlenme mücadelesini büyütmesi gerektiğini söyledi.
Güneş, işçilerin politika yapmadıkları koşullarda kazandığı hakları kalıcı hale getiremeyeceğini belirterek, “Bizler sadece ekonomik talepler için değil demokratik haklarımız için daha fazla mücadele etmeliyiz, işçiler olarak dayanışma duygularımızı daha fazla güçlendirmek zorundayız” dedi.
Taşeronlaşmaya, düşük ücrete ve kötü çalışma koşullarına karşı Deri-İş’te örgütlendiklerini ancak işten atıldıklarını söyleyen direnişteki Kampana Deri işçilerinden Dilek Göl, direnişlerine başladıkları günün üzerinden bir yıl geçmesine rağmen direnişi sürdürdüklerini söyledi.
SENDİKALAR YERELLEŞMELİ
Tekstil işçisi Münevver Uyan ise “Sendikasız bir işyerinden bu kurultaya geliyorum, pek çok hakkımızdan yoksun çalışıyoruz. Örgütsüz işçilerin örgütlenmesi için daha fazla çalışma yapılması gerekiyor” dedi.
Örgütsüz olan bir tekstil fabrikasında çalışan Fikriye Akgül de tekstilde çalışan kadın işçilerin daha fazla sömürüldüğünü, uzun çalışma saatlerine bir de ev işleri eklendiğini söyledi. Patronların bu pervasızlıklarına karşı örgütlenmekten başka çareleri olmadığı belirten Akgül, sendikaların da bu örgütlenme sürecini hızlandırmak için şubelerini sanayi havzalarına yakın bölgelerde açması gerektiğini söyledi.
İşçilerin sadece fabrikalarda değil tüm yaşam alanlarında, aileleriyle birlikte örgütlenmesi gerektiğini söyleyen Akgül, işçilerin politikleştirilmesi gerektiğini aksi halde her zaman patronun yanında yer alacağını dile getirdi. Rimaks Tekstil’de yeni örgütlendiklerini belirten Caner Çakır da tüm işçileri örgütlenmeye çağırdı.
BİR TOPLANTI İLE SÜRE KISALDI
15 yıldır çelik fabrikasında çalıştığını söyleyen Hakkı Akpınar, günde 14 saat çalıştıklarını belirterek, “Ağır bir iş kolunda çalışıyor olmamıza rağmen çalışma saatlerimiz çok uzun. Bu durumdan şikayetçi olan işçiler bir araya gelip toplantı yaptı. Patron toplantı yaptığımızı öğrenince hemen bizi çağırdı. Şikayetlerimiz ilettik ve kısmen de olsa çalışma saatlerini azalttık. İşçiler bir araya geldiği zaman başarabiliyorlar, bunu gördük. Biz de daha iyi koşullarda çalışabilmek için bu konuda mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi.
İktidarların fabrikaları teker teker sattığını söyleyen Deri-İş İşyeri Temsilcisi Ömer Kuru, şimdi sıranın ülke topraklarına geldiğini kaydetti. Kuru, “HES projeleri ile doğamız yok ediliyor. Sendikalar HES’lere karşı da sesini yükseltmelidir” dedi.
ŞÇİLERİN İKTİDAR HEDEFİ OLMALI
EMEP MYK üyesi ve TÜMTİS eski Genel Başkanı Sabri Topçu: Sorun sistem sorunudur. İşçilerin siyaset yapması gerekiyor. Hem sendikalarda örgütlenmek hem de sendikaları örgütlemek zorundayız. Türk-Kürt, Alevi-Sünni demeden bütün işçilerin birleşip iktidarı hedeflemesi gerekiyor. Kıdem tazminatının kaldırılmak istenmesinin nedeni patronların istedikleri zaman işçileri işten atabilmesinin önüne açmaktır. Öyle ya da böyle kıdem tazminatı işçilerin iş güvencesidir. Kaldırıldığı zaman patronlar istedikleri sayıda işçiyi kapının önüne koyabilirler. Sendika bürokratlarını, ağalarını alaşağı etmenin yolu örgütlenmekten geçiyor. İşçiler, halk örgütlenirse hem bu sendika ağalarından kurtulur hem de onlara açlığı dayatan siyasi partilerden. Bakın geçmişimize hangi partiler vardı şimdi esameleri okunmuyor.
Bu işçiler AKP’yi de tarihin çöplüğüne atacaktır. Ama önemli olan yerine neyi koyacak olduğudur. İşçiler kendilerini iktidar yapmadıkları sürece yerine gelen de bugünkünü aratmayacaktır. Bu yüzden işçilerin iktidar hedefi olmadır.
TABAN HAREKETİ ÖNEMLİ
Deri-İş Genel Başkanı Musa Servi: Sendikalar ülkedeki demokrasi ve Kürt sorunu konusunda da duyarlı olmak zorundalar. Sendikacıların alacağı ücretleri delegeler belirliyor. Ama o delegeler demokratik yollarla seçilmiyorlar. Birçok sendika delegelerini, temsilcilerini atama usulü ile yapıyor. O yüzden sendika içi demokrasi sorunu çözülmelidir. Bunun için taban hareketi çok önemlidir. Kurultaylar da taban hareketinin güçlenmesine hizmet ediyor.
Toplu İş İlişkileri Kanunu yasası ile yandaş sendikalar yaratılmak isteniyor. Hem bu kanun tasarısı hem de Ulusal İstihdam Stratejisi ile kıdem tazminatı kaldırılmak, esnek çalışmayı yaygınlaştırmak, bölgesel asgari ücret, özel istihdam büroları ile işçilerin kiralandığı bir sistem yaratmak istiyorlar. Bu saldırılara karşı mücadelenin yükseltilmesi gerekiyor.
Türk-İş Genel Kurulunda direnişteki işçilere destek kararı alındı ancak genel kurul kararı Türk-İş yönetimi tarafından uygulanmıyor.
Önümüzde 1 Mayıs var, AKP Hükümetinin ve sermayenin saldırılarına karşı işçi sınıfı olarak bütün gücümüzle alanlarda olmalıyız.
KURULTAY SONUÇ BİLDİRGESİ
* Taşeronlaşmanın yasaklanması ve insanca çalışma koşullarının sağlanması için mücadele edilmesi
* İşçi sağlığı ve güvenliğinin tedbirlerinin alınması, mesleki hastalıkların son bulması için mücadele edilmesi
* İnsanca çalışılabilecek ve yaşanacak bir ücret için mücadele edilmesi
* Sendikal örgütlenme önündeki engellerin kaldırılması ve örgütlenme hakkı sağlanması için mücadele edilmesi
* Eşit işe eşit ücret verilmesi için mücadele edilmesi
* Sanayi bölgesinde, fabrikalarda kreşlerin açılması için mücadele edilmesi
* Çalışma saatlerinin düşürülmesi, ücretlerin artırılması için mücadele edilmesi
* Güçlü bir 1 Mayıs için örgütlü örgütsüz tüm işçileri 1 Mayıs alanlarına çağırmak, yerellerde 1 Mayıs kutlamaları yapmak.