GÜNLERDİR hazırlanıyor, günü geliyor, sabahın erken saatinde yollara düşüyor, bayramını kutlamak için.
On binlerce işçi sokaklara dökülüyor. Gün işçilerin günü, Türkiye’nin her yerinde TV ve radyolar dün saatlerce onları anlatıyor. Oysa, anlatılmayanlar var. İşte, anlatılmayanlardan bir özet:
Meydanlarda haykırıyor, ama yüzde 46’sının sosyal güvencesi yok. Bu oran kadın işçilerde yüzde 55.9’a çıkıyor, erkek işçilerde yüzde 44.1’e iniyor.
Fabrikadan yola çıkıyor ama, yüzde 57.8’i işinden memnun değil. Çalıştığı işten memnun olmayanların oranı kadın işçilerde yüzde 67.4, erkek işçilerde yüzde 48.2.
Çalışıyorum diyor ama, yüzde 65.5’i işini kaybetmekten korkuyor. Bu korku kadın işçilerde yüzde 70.4 erkek işçilerde yüzde 59.7.
Bağırıyor, çağırıyor, bayramını kutluyor, ama yüzde 68.7’si çalışma koşulları kötü diyor.
Hak, hukuk diyor ama, iş yeri ile arasında anlaşmazlık çıktığında, yüzde 50.8’i sorunu adalete taşımam diyor. Bağırıyor, çağırıyor ama, hakkını aramakta tereddüt ediyor.
HER İKİ İŞÇİDEN BİRİ
Türkiye iş kazalarında Avrupa’da birinci, dünyada ikinci. İşçilerin yüzde 49.4’ü iş kazasına uğruyor. Her iki işçiden biri. Yaralanma ve ölüme kadar giden kazalar.
Emek diyor, örgüt diyor ama işçilerin yüzde 88.4’ü sendika üyesi değil. Korkunç bir oran. Davulla zurnayla hesaplaştığımız 12 Eylül’ün en acı sonuçlarından biri. Örgütlenme özgürlüğü yok bu ülkede. 12 Eylül’den beri, otuz yıldır yok ve bu böyle devam edip gidiyor.
Kaldı ki, sendika seçme özgürlüğüm yok, diyen işçilerin oranı yüzde 77.7.
Sendika üyesi olanlara bile, dayatma var, şuraya üye olacaksın, buraya olmayacaksın, diye. Bu nasıl demokrasi ise, bu nasıl dün bütün gün TV’lerdeki gibi, emeğe saygı ise.
Neden üye değil? İşten atılma korkusuyla. Sendikaya üye olursam, işten atılırım diyenlerin oranı yüzde 49.7. Kamu kesiminde çalışan işçilerde de, sendikaya üye olursam, ceza alırım, korkusu var, yüzde 87.9’unda. Siz boş verin dünkü emekçi nutuklarını, siz asıl devletten gelen şu baskıya bakın.
ARAŞTIRMA
İşçilerin yüzde 71’i mutsuz, yüzde 59.9’u henüz tatille hiç tanışmıyor. Neden böyle? Neden yürüyor, neden haykırıyorlar?
İşte bu gerçeklerden dolayı. İşte bu rakamlardan dolayı. Her bir rakam bir başka gerçek.
Bu rakamlar bir anketin sonucu. Gezici Araştırma Şirketi’nin Vatan Gazetesi için yaptığı araştırmanın sonuçları. Araştırma 36 il ve 156 ilçede yapılıyor. Yaklaşık 2.500 işçi ile konuşuluyor.
Örgütsüz, işinden memnun değil, işten atılma korkusuna ek, ayrıca iş kazalarından başını kaldıramıyor.
Bütün bunlar doğru ise, mutsuzsa, işten atılma korkusu varsa, sosyal güvencesi yoksa, hayatını değiştirmek için ne yapıyor, nasıl bir siyasal tercihte bulunuyor? AKP yüzde 47 oy aldığına göre, teorik olarak ve pratikte de, her iki işçiden biri oyunu AKP’ye veriyor.
Dün TV’lere bakıyorum, emekçi edebiyatı ve nutuklar yerinde. Şikayet ettiği hayatını değiştirmek için sadece yürüyor ve haykırıyor. O kadar.
Emekçi bayramında Denizli’de 285 işçi
“22 yıl çalıştıktan sonra işveren tarafından bildirimsiz olarak işten çıkartıldık. On aylık ücretimiz, 22 yıllık kıdem ve ihbar tazminatımız ödenmemiştir”.
Mektup ve ekli dosya tam da “Emekçi Bayramında” elime ulaşıyor. Gönderenler Denizli’de kurulu DEBA Denizli Basma ve Boya Sanayi firmasında çalışan 285 işçi.
İşçiler işten çıkarıldıktan sonra haklarını aramak üzere dava açıyor. Mahkeme işçilerin lehine karar veriyor. İşçiler haklarını haciz yoluyla alabilmek için icra yoluna başvuruyor. Ancak, fabrikaya gidildiğinde, hacze kabil hiç bir taşınır varlık bulunamıyor. Firmanın üzerinde banka ipoteği var. Taşınmaz mallara da el süremiyorlar.
Kısacası haklılar, mahkeme onların haklı olduğuna karar veriyor, Yargıtay süreci dahil, hukuk açısından her şey tamam, ama alacaklarını bir türlü elde edemiyorlar.
Denizli’de 285 işçi şimdi aileleriyle sokakta. Gönderdikleri mektupta soruyorlar:
“Hayallerimiz, umutlarımız, planlarımız yok edilmiştir. Hukuk bizi haklı buldu ama hakkımızı alamıyoruz. O zaman hukuk neden var? Hakkımızı nasıl alabiliriz?”
Dosyada her türlü belge var. O iş yeri sahibiyle bir yerel gazetede yayınlanan röportaj da var. İşveren her türlü malına haciz geldiğini, parası olsa vereceğini söylüyor. Fabrika iflas etmiş.
Emekçi nutuklarından sıra gelirse, alın size, Çalışma Bakanlığı’nın el atması gereken tipik olaylardan biri. Denizli’de sokakta kalmış bu işçilere yardım nasıl mümkün olabilir?
285 işçi bu sorusuna yanıt arıyor. Çalışma Bakanlığı, duyuyor musun?