Bursa İnegöl ve Hatay Dörtyol'da yaşayan bazı yurttaşlarımıza yapılan ve aklı başında hiç kimsenin asla tasvip edemeyeceği saldırılardan dolayı büyük bir üzüntü ve kaygı duyuyor, saldırganları şiddetle kınıyoruz.
ETNİK ÇATIŞMA RİSKİ VE KÜRT VATANDAŞLARIMIZA YÖNELİK SALDIRILAR GİDEREK TIRMANIYOR!
Bursa İnegöl ve Hatay Dörtyol'da yaşayan bazı yurttaşlarımıza yapılan ve aklı başında hiç kimsenin asla tasvip edemeyeceği saldırılardan dolayı büyük bir üzüntü ve kaygı duyuyor, saldırganları şiddetle kınıyoruz.
İnegöl'de yaşanan linç girişimi, bugüne kadar uygulanmakta olan şiddet politikalarının son örneğidir. Türkiye İnegöl olaylarının şokunu daha üzerinden atamadan Hatay'ın Dörtyol ilçesinde de çatışmalar tırmanmış, Kürt kökenli yurttaşlarımıza ait iş yerleri tahrip edilmiştir. Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde yaşanan bu türden ırkçı, ayrımcı saldırılar kaygılarımızı daha da artırmaktadır.
AKP Hükümetinin ortaya attığı “açılım”ın boş sözler ve vaatlerden öteye geçmemesi, iktidarın bu süreci yönetememesi (veya yönetmek istememesi) sonucunda, “açılım” vaadiyle yeşeren umutlar yerini hayal kırıklığına bırakmıştır. Ve maalesef ülkemiz yeniden çatışma ortamına sokulmuştur.
Toplumsal acıların, öfke ve nefrete dönüşmesi tehlikesi karşısında toplumumuz sonu nereye varacağı öngörülemeyen karanlığa doğru sürüklenmektedir.
Bu şiddet sarmalındaki tırmanışa karşı, başta hükumet olmak üzere, tüm siyasi partiler daha sorumlu davranmalıdır. Özellikle siyasi iktidar, bu şiddet olaylarının basit bir provokasyon olayı olarak göstererek sorumluluktan kaçamaz. İktidarın en öncelikli görevi, ülkede toplumsal barışı ve huzuru sağlamaktır. Hükümet bu tür olayları önleyemezse soruna gerçek bir çözüm bulma imkanı ortadan kalkacaktır. Yurdunu seven, sağduyu sahibi bütün insanların barış istediği, artık kardeş kanı dökülmesin, acılar son bulsun dediği bu ortam yok edilecektir. Toplumsal ayrışma daha da derinleşecektir. İşte bu nedenle hükümet, gittikçe yayılan olayların sorumlularını bir an önce bulmalı ve adil bir şekilde yargılanmalarını sağlamalıdır. Ayrıca başta yaygın medya olmak üzere herkesin sorumlu davranması gerekmektedir.
Petrol-İş Sendikası, Kürt sorununun demokratik yöntemlerle, şiddeti dışlayan siyasal alanda çözülmesi gerektiğini her platformda dile getirmekte ve bu konuda irade de ortaya koymaktadır. İktidar, muhalefet, siyasi partiler, sendikalar, meslek odaları, demokratik kitle kuruluşları, herkes bu ülkede sadece ve sadece barış ve kardeşlik içerisinde bir arada yaşamayı savunmalı, sağduyulu olmalıdır. Ülkemizde barışı gerçekleştirmek hiç de zor değildir.
Dünya çapındaki kapitalist sistemin yarattığı ağır ekonomik krizle birlikte milyonlarca emekçinin işini kaybetmesi, her dört gençten birinin işsiz olması; örgütsüz, sendikasız, kayıt dışı çalışan milyonlarca emekçinin açlığa, köleliğe, sefalet ücretine mahkum edilmesi demek olan AKP politikaları da gerginliği artırmakta, toplumsal barışı bozmakta, vatandaşlarımızı birbirine düşürmekte, ülkemizin geleceğini karartmaktadır.
Etnik kökeni, dili, dini ne olursa olsun emekçilerin çıkarları ortaktır, evrenseldir. Sorunlarımızın çözümünde emeğin birleştirici gücü anahtarımız olmalıdır. Toplumsal barışın sağlanması, ülkemizin içinde bulunduğu ağır ekonomik, siyasi ve sosyal sorunların çözümü için emek örgütleri daha aktif rol almalıdır.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
PETROL-İŞ SENDİKASI
MERKEZ YÖNETİM KURULU