• industriAll global
  • industriAll europe
  • Retun See
  • Petrol-İş Kadın Dergisi
Belgesel: Petrol-İş Tarihi

Divan direnişçisi Zeliş'in söyledikleri

09.03.2015

Zeliş başörtülü, iki çocuklu boşanmış bir kadın işçi. Divan direnişçilerinin en coşkunu. Sloganlara çığlıklarla katılıyor, sağır ve dilsiz çünkü. Ama çok hızlı yazıyor.

Sennur SEZER

Zeliş başörtülü, iki çocuklu boşanmış bir kadın işçi. Divan direnişçilerinin en coşkunu. Sloganlara çığlıklarla katılıyor, sağır ve dilsiz çünkü. Ama çok hızlı yazıyor. Konuşmalar sürerken, özet olarak şunları yazıyor:

“Kadın nedir. Yemek, bulaşık, çamaşır, ütü. Çocuğa bak, çocuğu hastaneye götür. Erkek rahat. Hayır kadın yalnız ev işi demek değil. Kadın zorluklara dayanır.”

Yazdıklarını ben okuyorum. Sonra o kağıdını alıp işaret ve vücut diliyle sözlerini bir de kendi tekrarlıyor. Sözleri “Yaşasın 8 Mart” çığlığıyla bütünleniyor.

Çadırın üstünde Direniş Divan’ı yazıyor. Çadırın içi çocukluğumun yeni yanmış sobası gibi kokuyor, hafif bir  çıralı koku. Soba hafiften tütüyor mu diye bakıyorum. Yok, çıra kokusu belki de çuvaldaki çıralı tahtalardan geliyor. 

Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi  direnişçileri çadırın önündeler. Kapının önünde duran arabadan Pınar Aydınlar iniyor.

Yanımdaki kadın “Oğlum da işten atıldı” diyor “Kocam da. Ben geçici işçiydim zaten şu anda evde iş sahibi kimse yok”.

Bir pastanenin  vitrininde görüp imreneceğimiz her şey onların elleriyle hazırlanıyor, paketleniyordu: Makaron, pasta, kurabiye, kruvasan, çikolata, lokum. Onlar  Koç Holdinge bağlı Divan Üretim AŞ işçileri. Bu ağız sulandırıcı üretim, parmak iziyle açılan kapıların ardında üretiliyor. Tuvalete bile böyle kapılardan geçilerek gidiliyor. Pastalar dondurularak taa Katar’a kadar  gönderiliyor. Şu anda üretimin her zamankinin yüzde otuzuna düştüğü konuşuluyor.

Çalışma sabah çok erken başlıyor ve öğle yemeği arasından sonra saat 15.00’te bitiyor. Ama ortak bir şikayet var “Zorunlu mesai dayatması çok fazla”. Ama mesailer sendikalı iş yerlerindeki gibi yüzdeli zamlarla ödenmiyor. Ortak bir yakınma da çalışma koşullarından:  “Çalışma koşullarımız çok ağır. Kazan kaldırıyorsun, indiriyorsun. Makaron kapatmaktan boyun fıtığı, bel fıtığı olanlar var.. Genel sorunlarımız düşük ücret, zorunlu mesai, çalışma saatleri. “

Divan direnişçileri işten atılanlar işe geri alınana sendika tanınana kadar bu mücadeleden vazgeçmeyecekler. Bir direnişçi diyor ki: “Ben şef konumunda bir ustaydım, ücretim diğerlerine göre daha fazla. İsteseydim ben de devam ederdim. Ama bu benim onurumdu. Devam edemezdim. 11 yıllık arkadaşlarımızın destek vermediğini yarı yolda bıraktığını gördük. Ama bu bizim onurumuz. Süreç bu şekilde devam etti. Arkadaşlarımızın yardımıyla da direniş çadırını kurduk. Duruşumuzla, DİSK’in ve arkadaşlarımızın yardımıyla sonuna kadar devam edeceğiz. Buna canıgönülden inanıyorum.”

Divan direnişçilerinin gerçekten kırgın oldukları kişiler kadın yöneticiler. “Demek ki yöneticiler  ‘kadın vicdanı’ taşımıyor” diyorlar. Ve Divan Üretim AŞ’nin en yetkili kişisi Ali Koç’un “Genel olarak ülkenin gidişatından endişeliyim, insanlarımız arasındaki gelir uçurumu derinleşiyor, ülke olarak mutsuz ve problemli bir topluluk haline geliyoruz.” sözlerinin içtenliğine elbet inanmıyorlar.

Çaylarımızı yudumlarken bir insanın kaç yüzü olabiliri konuşuyoruz.

Kaynak: Evrensel Gazetesi

http://www.evrensel.net/haber/107099/divan-direniscisi-zelisin-soyledikleri