• industriAll global
  • industriAll europe
  • Retun See
  • Petrol-İş Kadın Dergisi
Belgesel: Petrol-İş Tarihi

David Trujillo ve Scott Marshall / Political Affairs

Küresel Ekonomide Uluslararası Sendikal İttifaklar

20.08.2015

Sendikalar ister küreselleşsin ister küreselleşmesin, şirketlerin küreselleşeceği konusunda kimsenin kuşkusu yok. Sendika üyeleri hayatlarını ve pazarlık güçlerini etkileyebilecek kararların küresel ekonomide kıran kırana rekabet içindeki çokuluslu şirketlerin yönetim odalarında alınır hale geldiğinin farkına varıyorlar. Küreselleşme sonucunda sendikal hareket çok karmaşık bir düzeyde örgütlenmek zorunda kalacak. En önemli düzeylerden biri, farklı oluşumlardan, deneyimlerden ve kültürlerden gelen başkalarıyla etkileşmeyi öğrenmektir.

Eski örgütlenme modelleri ya da karizmatik bir kişinin kararları belirleyebileceği fikri küresel koşullarda artık geçerli değil. Geçmişteki örgütlenme teorileri küresel dünyadaki ihtiyaçları karşılamıyor. Uluslararası düzeyde daha geniş kapsamlı, sendika üyelerinin etkili olduğu ortak toplumsal bir süreç içeren sınırlarötesi bir örgütlenme anlayışı eskisinden çok daha farklı bir perspektif içeriyor.

ABD'de sendikal hareketin üye tabanı toplumsal cinsiyet boyutu da olan birden çok ırkı, etnik grubu, kültürü, kuşağı kapsamaktadır. Bu kesimlerin her biri farklı dünya görüşlerine sahiptir. Küreselleşmenin getirdiği değişimlerin yanı sıra sendikal hareketteki bu trendler, geleneksel sendikal yapıların ve örgütlenme modellerinin geçerliğinin sorgulanmasına yol açıyor. Sendika yöneticileri ve ABD sendikal hareketi küreselleşme çağında farklı bir anlayış geliştiriyor.

Bu nedenle, sendikal hareketin olumsuz küreselleşme politikalarıyla mücadele etmek için etkin bir şekilde örgütlenebilmesi, ABD'deki sendikalar ile dünyanın dört bir yanındaki sendikaların ortak stratejiler geliştirmesi anlamına geliyor.

Amerika İletişim İşçileri Sendikası'nın (CWA), Birleşik Otomobil İşçileri Sendikası'nın (UAW), Birleşik Çelik İşçileri Sendikası'nın (USW) ve sayısız başka sendikanın üyeleri iyi ücretli binlerce işin ülke dışına gittiğini görüyorlar. Bütün bu sermaye kaynaklarının ülke dışına göçüşü, pazarları genişletme ve daha fazla kâr sağlayacak yeni yollar bulma sürekli arayışının sonucudur. Bu nedenledir ki sendikal hareket küreselleşmeyi sorun olarak görmekte ve sınır ötesi ittifaklara ihtiyaç hissetmektedir.

ABD'de sendikalar, çokuluslu şirketlerin kârlarını artırmak için sendikal örgütlenme hakkını kısıtlamaya çalışacağının farkında. Çokuluslular sendikaların toplu sözleşme yapma girişimlerinin önünü kesmek için saldırgan bir çaba içinde olacaktır. Sendikalar için tek aktif müdahaleci (proaktif) yanıt, bütün ülkelerin işçileri arasında dayanışma örgütlemektir. Sendikal hareketin gündemindeki sorun, son derece çeşitlilik gösteren çoklu kültürel bir tabanın birliğini gerçekleştirip azamiye çıkarmak ve küreselleşme koşullarındaki mücadele sürecinde esnek bir koalisyonu sürdürmektir.

Sendikal hareketin etkinliğini sürdürebilmesi için, her sendikanın ve sendika yönetiminin, liderlik sorumluluğunu üstlenmenin yanı sıra, harekete geçmiştekinden çok farklı bir beceri ve deneyim yelpazesi getirmesi gerekiyor. Bu ise ulusal örgütlenmenin ve küresel sendikal ittifak kurmanın bütün yönlerini  kapsıyor. Sendikal hareket eğer küreselleşmeyle baş etme konusunda ciddi ise kilit sektörlerde ve kilit şirketlerde öbür sendikalarla yeni ittifaklar kurmalı, küresel sendikalar oluşturmalıdır.

Sendikal hareketin gündemindeki önemli bir sorun, bu değişimi etkin bir şekilde gerçekleştirebilecek ve sendikal ittifaklar kurmaya yönelik dünya ölçeğindeki çabaları yönlendirebilecek sendika liderleri yetiştirmektir. Dünya hızla değişiyor ve küresel koşullarda sendikaların deneyim alışverişi ve bilgi paylaşımı önem kazanıyor.

Sendikal hareket bugün karşı karşıya kaldığı ölçüde küresel bir finans hareketiyle ve şirket yeniden yapılanmasıyla şimdiye kadar hiç karşılaşmadı. Şirketlerin küreselleştiği bu dünyada, çokuluslu şirketler birleşiyor, yeniden yatırım ve finansman yapıyor ve yeni dünya pazarında rekabet etmek için örgütsel yeniden yapılanmaya gidiyor. Sendikalar bugün malların ve sermayenin sınırları serbestçe geçtiği, rekabete dayanan bu küresel koşullarda çetin bir örgütlenme göreviyle karşı karşıya. Ayrıca, mevcut ticaret politikalarıyla ilgili yasama süreci durmadan hızlandırılıyor ve bununla, ticaret anlaşmalarının, Kongre'de görüşülmeden, kamuoyunda tartışılmadan ya da herhangi bir değişiklik yapılmadan, Başkan'a verilecek imza yetkisiyle bağıtlanması hedefleniyor. Sendikaların bu gelişmeyi dikkate alması gerekiyor.

Söylemeye gerek yok, bu ticaret anlaşmaları, şirketlerin başka ülkelerde fabrikadan gayrimenkule kadar her şeyin mülkiyetini elde tutmasını kolaylaştırmak için yapılıyor. Ayrıca, söz konusu ticaret politikalarının öngördüğü sözümona ekonomik reformlar sendikal hareketin ücretler ve işyeri koşullarıyla ilgili standartlar üzerindeki etkisini kısıtlıyor ve giderek çokuluslu şirketlerin kârlarını işçilerin sırtından azamileştirmesine olanak sağlıyor. Böyle bir dönemde değişmeden kalan tek şey sendikaların ileriye dönük olma ihtiyacıdır. Burada soru şudur: Sendikal hareket geçmişteki ve şimdiki deneyimlerini dünya ölçeğinde örgütlenmeye yönelik yeni bir yaklaşıma dönüştürebilir mi?

Özetle, ekonominin küreselleşmesinin şirketlerin rekor düzeyde yüksek kârlar elde etmesine, buna karşılık emekçi halkın yaşama standartlarının âtıllaşmasına ve iş güvencesizliğinin benzeri görülmemiş düzeylere varmasına yol açtığı bir sır değil. Son yirmi yıl boyunca Amerikan işletmeleri işleri taşerona vererek, üretimi yabancı ülkelere kaydırarak, işgücünü kısarak ve ücretleri aşağı çekerek bu uluslararası rekabete yanıt verdi. Bugün çokuluslu şirketler mümkün olan en düşük ücret ve en yüksek kâr haddi arayışıyla ulusal sınırları serbestçe geçiyor.

Sınır ötesi ittifakları sürdürmenin ve küresel sendikacılığın olanakları her geçen gün artıyor. Çokuluslu şirketler faaliyetlerini küreselleştirdikçe, sendikalar ile onların müttefiklerinin, işçilerin güçlü temsilini sağlayacak yapılar ve ittifaklar geliştirmeye devam etmesi gerekecektir.

Sonuç

Küreselleşme kapitalizmin gelişmesinde yeni bir evredir. Bu gelişmenin ayırt edici özelliği, ekonominin kontrolünün çokuluslu şirketlerin ellerinde yoğunlaşmasıdır. Sendikalar açısından, sermayenin bu yoğunlaşması ve küreselleşmesi, günümüz dünyasındaki işsizlik artışının, yoksulluğun ve toplumsal çözülmenin ana nedenidir. Çokulusluların kontrolü sürdürebilmesi için kârlarını artırmaya, sendikal örgütlenme ve toplu sözleşme hakkını kısıtlamaya devam etmesi gerekiyor. Bu arada, çokuluslu şirketler, sosyal, çevresel ve sendikal koşulları düzenleyen yasaların getirdiği kuralları gevşetmek için ABD ticaret politikalarına dayanmaya devam edecektir.

Şimdilerde sendikaların, bilgi paylaşmanın ötesinde, başka ülkelerdeki işçilerin mücadeleleriyle ilgili eylemleri koordine etmeyi sürdürmesi gerekecek. ABD sendikalarının başka ülkelerdeki sendikalarla daha fazla dayanışma anlaşmaları ve ittifaklar imzalaması gerekecek.

Sendikal hareket son zamanlarda küreselleşme politikalarını etkilemede belli bir ilerleme kaydetti. Bir yönüyle, sendika yöneticileri artık daha eğitimli ve bilgili; artan çeşitliliğin, gelişen teknolojinin ve küreselleşmenin örgütlenmeye yeni yaklaşımlar gerektirdiğini anlıyorlar.

Bugün sendikalar beklenmedik küresel sorunları göğüslemek ve daha etkin örgütlenme modellerinin geliştirilmesi üzerinde kafa yormak zorunda. 

"Uluslararası dayanışma sendikal hareketin sadece kanında/doğasında olan bir şey değil, aynı zamanda çıkarına da uygundur. Son ekonomik felaketten almamız gereken dersler şunlardır: Küreselleşmiş ekonomiyi dizginsiz küresel kapitalizmin ellerine bırakmak güvenli değildir. Sendikal hareket dünya ölçeğinde dayanışma bağlarını öyle sağlam kurmalıdır ki bir ülkenin işçilerini diğer ülkelerdeki işçilere karşı kullanmaya kalkıştıklarında o dayanışma bağları çözülmesin. Çünkü buna meydan verirsek, yaparlar.” (AFL-CIO)

Sonuç olarak, küreselleşmede sorun üretimin ve ticaretin bütün dünyaya yayılması değildir. Bu kaçınılmaz görünüyor. Asıl sorun, ekonomik faaliyetin küreselleşmesinin arkasındaki itici gücün kapitalizm olmasıdır. Buna verilecek yanıt ise bütün ülkelerin işçilerinin dayanışmasıdır.

Sendikal hareket, ancak en geniş sendikal dayanışmayı kurarak ve stratejik küresel, ulusal ve toplumsal koalisyonlar oluşturarak, çokulusluların sendikal hareketi dünya ölçeğinde yıkıma uğratmaya yönelik küresel kampanyalarını durdurma olanağı bulacaktır.

Çeviri: Petrol-İş Dış İlişkiler Servisi