– Soyadımı yanlış yazmışsınız.
– Ne yazmışız?
– Yüce!
– Peki, nedir soyadınız?
– Cüce…
…
Soma davasının görüldüğü koca salondayız, ifade veriyor bir mühendis sanık.
Ne dediğine yoğunlaşmak istiyorum.
Anlamıyorum…
Anlaşılır bir lisanda değil sanki söyledikleri…
Sanki 301 insan ölmemiş, sanki Soma faciası hiç yaşanmamış gibi… anlatıyor…
“Efendim diyor ben L panosunda olduğum için… Hayır aslında tam öyle değil… İzah edeyim…”
…
Sorulan sorulara uzun uzun cevaplar veriyor.. Aynı teknik kelimelerle, uzun uzun…
Yeni geldim salona, ondan galiba diyorum, zaman geçsin biraz, anlarım… mümkün değil…
Yok.
Anlaşılır bir şey demiyor.
“Ben diyor, az öncede söylediğim gibi… panosunda olduğum için, tabi kimin ne iş yaptığını bildiğim için…”
Uzun uzun izahat…
…
İlgim dağılıyor, diğer sanıklara göz gezdiriyorum bir ara…
İki sanığın önlerine eğilmiş bir halde şakalaştıkları çarpıyor gözüme…
En ufak bir kaygı duyuyor gibi değiller…
Eğlence, gülmece, şaka…
…
301 insanın ölümüyle ilgili bir davada yargılanıyor gibi değiller hiç.
Sonra diğer sanıklarda, kaygılı bir yüz ifadesi arıyorum…
Yok…
Aman tanrım…
Ölen 301 insan, facianın olduğu gün sedyelerin üzerindeki o kapkara bedenler…
Soyadımı yanlış yazmışsınız, der gibi bir itiraz sonrası düzeltilecek bir yanlışlık sanki söz konusu edilen…
Hepsi bu…
…
Basından Av. Berrin Demir’in sözlerini okuyorum davadan birkaç gün sonra…
“EYNEZ ‘sözde’ kapalı, tüm sanıklar maaş alıyor.”
Sonra bir ara şöyle bir beyanatı dikkatimi çekiyor Av Berrin Demir’in…
“Sanıklar, ne için yargılandıklarının, 301 işçinin katili olmakla suçlandıklarının idrakinde değildi. Şakalaşmalar, gülüşmeler…”
…
Aynı izlenimi davayı başından sonuna takip eden bir avukat da edinmiş işte…
Şakalar, gülüşmeler…
…
Salona tekrar bir göz gezdiriyorum.
Koca bir salon…
Yüksek, çok yüksek bir hâkim savcı kürsüsü… ön sıralarda polisler oturmuş.
Salonun yarısı polis, kalan kısmın yarısı da sivil polis, azcık da ölen madencilerin aileleri…
…
Şakalar, gülüşmeler…
Sesini duyurmaya çalışan yoksul; Somalı, Kınıklı çaresiz insanlar…
Bir sanık ifade verirken, sesli-sessiz şöyle diyor orta yaşlı bir teyze:
“Ey çalışmış dersine, ey…”
Duyulmuyor bu ıslıkvari sitem hiçbir yetkili merci de…
Karşıda ise kocaman bir yazı: Adalet Devletin temelidir, diye…
…
Ey tıpası fırlamış dünya diyorum…
Yücelik bir yanlışlığın acı bir şakası kadar cüce…
Şakadan, gülünç, sıradan…
Sağlıcakla…
Kaynak link: http://sendika1.org/2015/09/somanin-aci-sakasi-zeynel-abidin-kaplan/