Türkiye’de erkek, kadın, engelli, üniversiteli işsizler daha iyi yaşam koşullarını hak ettiğini haykırıyor. Kronikleşen işsizlik psikolojik ve fiziksel hastalıkları her geçen gün daha fazla artırıyor. Yrd. Doç. Dr. Dursun işsizliğin intihar ve madde kullanımını tetiklediğini söylüyor.
‘Azalma olmadı’ A&G Araştırma Şirketi sahibi Adil Gür, 2001 krizinden bu yana Türkiye toplumunun en büyük sorununun işsizlik olduğunu vurguluyor. Gür, “Ülkenin tamamıyla sıcak para ile büyümesi nedeniyle halkın işsizlik algısında bir azalma olmadı” diyor
Uluslararası Çalışma Örgütü'nün “Küresel İstihdam Trendleri 2013” adlı raporuna göre, dünya ölçeğinde işsizlerin sayısı 2012'de 4,2 milyon artarak 197 milyonun üzerine çıktı. Bu ise yüzde 5,9 işsizlik oranı demek.
Resmi rakamlara göre işsizlik oranı Mayıs döneminde yüzde 8.2 düştü. Bu, 2001 krizinden bu yana en düşük düzey. Uzmanlara göre; işsizlik verilerin düşmesi mevsimsel etkilerden. Dikkat çekici bir veri de inşaat sektöründen. Sanayide istihdam düşerken inşaata artış dikkat çekiyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Mart 2012 dönemi Hanehalkı İşgücü İstatistikleri’ni yayınladı. Türkiye işgücü piyasası kayıt dışı istihdamın yaygınlaştığı, geçici işlerde çalışmanın arttığı ve işsizliğin genel olarak genç, eğitimli ve kentli nüfus içinde ağırlıkta olduğu yapısal özelliklerini korumaya devam ediyor.
Üniversite mezunu işsiz sayısı çığ gibi büyüyor. İşsizlik oranının yüzde 8.8 ile kriz öncesi dönemin altında gerçekleştiği Eylül 2011'de diplomalı işsiz sayısı ise yaklaşık 100 bin kişi artarak 537 bin kişi seviyesine ulaştı.
İŞKUR'un "2011-2015 Stratejik Planı"na göre, şu an itibariyle prim ödeme süresine bağlı olarak 180, 240 ve 300 gün olan ödenek alma süresinin, 2015 yılı sonuna kadar ortalama 5 aya düşürülmesi hedefleniyor.