Bölgemizin en güçlü rafinerisi, Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşu, en kârlı, verimli ve nitelikli, yetişkin işgücüne sahip, ülkemizin en büyük gelir kaynağı olan,
TÜPRAŞ;
pazarlık konusu dahi edilmeden,
3 yıllık brüt karı kadar bir bedelle,
Hükümet, Şişecam Grevini ikinci kez erteledi. AKP Hükümeti’nin aldığı bu kararın, sadece Kristal-iş sendikasına yönelik olmadığını tüm işçi sınıfımız bilmektedir. Bu karar, işverenlere karşı hakkını arayan sendikalarımızın tümüne yönelik bir saldırıdır.
TÜPRAŞ’ın %65.76 oranındaki kamu payının EFREMOV-KAUTSCHUK-GMBH şirketine satılmasına dair 9 Şubat 2004 tarihli Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun kararının iptali istemiyle 17 Şubat 2004 günü Ankara Nöbetçi İdare Mahkemesi’nde Sendikamızca dava açılacaktır.
Bu davaya sendikamızın yanı sıra birçok kişi ve kurum da müdahil olarak katılacaktır.
Özelleştirme Yüksek Kurulu, TÜPRAŞ'ın satışını onayladı. Yıllık cirosu 13 milyar dolar olan TÜPRAŞ, Efremov Kautschuk - Zorlu ortaklığına hurda fiyatına, 1.3 milyar dolara satılıyor.
Tüpraş’ın özelleştirilmesi, ihale süreci ve alıcı şirketin yapısı, ilişkileri kamuoyunun özenle cevap araması gereken pek çok soruyu içermektedir.
Tüpraş’ta örgütlü olan sendikamızın, bilimsel verilere ve somut belgelere dayanarak hazırladığı bu çalışma;
Tüpraş hakkında belki daha toleranslı, daha liberal bir yaklaşıma sahip olabilirdim, eğer o adamı görmeseydim...
Hangi adamı? Sokakta çöp yiyen ve bir şeyler bulmak umuduyla artıkları karıştıran adamı. İlk defa mı gördüm? Hayır, belkide yüzlerce kez gördüm. Peki neden bu kez çok etkilendim? Sebep, her gün gördüğümüz ama 'aklımıza ve bilinçaltımıza' kapitalist sistemin gerçeği diyerek kabul ettirdiğimiz bir insanlık dramının, ekonomik bir olayla ile kesişmesi...
Özelleştirme bugünün dünyasının bir gerçekliği; devleti küçültüp sosyal yükümlülüklerini azaltmak için bulunmuş bir yöntem. Ak Parti, ekonomi politikası olarak özelleştirmeye karşı çıkmadığı gibi, tersine daha önce pek cesaret edilmemiş büyük satışlardan kaçınmayacağı işaretlerini de çekinmeden veriyor.