• industriAll global
  • industriAll europe
  • Retun See
  • Petrol-İş Kadın Dergisi
Belgesel: Petrol-İş Tarihi

Gazeteciler 29 yıl aradan sonra grevde

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) üyesi, ATV, Sabah Gazetesi ve dergi gruplarının bağlı olduğu Turkuvaz Medya Grubu çalışanları, İstanbul - Balmumcu, İstanbul Sefaköy ve Ankara işyerlerinde 13 Şubat'ta greve çıktı.

14.02.2009

Gazeteciler 29 yıl aradan sonra grevde... Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) üyesi, ATV, Sabah Gazetesi ve dergi gruplarının bağlı olduğu Turkuvaz Medya Grubu çalışanları, İstanbul - Balmumcu, İstanbul Sefaköy ve Ankara işyerlerinde 13 Şubat'ta greve çıktı.

TGS, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde, 59 maddelik teklifte ücret, sosyal yardım, kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı gibi parasal haklar ile gazetecilerin mesleki haklarını koruyan 37 maddeyle ilgili işverenin uzlaşmaz tutumu sonucu bu işyerlerinde grev başlattı.

13 Şubat'ta TGS Genel Başkanı Ercan İpekçi, Türk-İş Genel Sekreteri Mustafa Türkel, KESK Genel Başkanı Sami Evren, Sendikamız Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın ile TGS Yönetim Kurulu üyeleri, TGS İstanbul şube yöneticileri ve greve çıkan gazeteciler, Sabah Gazetesi ve ATV'nin Balmumcu'daki binası önünde toplandı. Toplantıya Genel Mali Sekreterimiz İbrahim Doğangül, Genel Örgütlenme ve Eğitim Sekreterimiz Nimetullah Sözen, diğer sendika ve meslek odalarının temsilcileri, demokratik kitle kuruluşları da katılarak greve çıkan gazetecilere destek verdi.

'Grev Gözcüsü' yazılı gömlekler giyen gazeteciler ve toplantıya katılanlar, ''Ya hep beraber ya hiçbirimiz,” “Kurtulmak yok tek başına'', ''Sendika yoksa üretim de yok'', ''Sendika hakkımız engellenemez'', ''Susma, sustukça sıra sana gelecek'', ''Yaşasın sınıf dayanışması'', ''Sendika hakkımız, grev silahımız'', ''Direne direne kazanacağız'' şeklinde sloganlar attı.

Sözün bittiği yerdeyiz

TGS Başkanı Ercan İpekçi, ''Bu iş yerinde grev vardır'' yazılı pankartın asılmasının ardından yaptığı konuşmada, 26 Haziran 2008'de Turkuvaz grubuyla başlayan toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde 22 maddede anlaşma sağlandığını, ancak sonrasındaki süreçte tüm girişimlerin sonuçsuz kalması sonucu grev aşamasına gelindiğini belirtti. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin ''Herkesin menfaatlerinin korunması için sendika kurmaya ve bunlara katılmaya hakkı vardır'' maddesinin yanısıra Anayasa'nın da ''Sendikalara üye olmak ve üyelikten ayrılmak serbesttir. Hiç kimse sendikaya üye olmaya, üye kalmaya ve üyelikten ayrılmaya zorlanamaz. Herhangi bir iş yerinde çalışabilmek, işçi sendikasına üye olmak veya olmamak şartına bağlanamaz'' hükümlerini içerdiğini kaydeden İpekçi, ''İnsan hakları, Anayasa, demokrasi kavgası veriyoruz'' diye konuştu.

''Sözün bittiği yerde bugün grev başlıyor'' diyen İpekçi sözlerini şöyle sürdürdü: ''Anlaşmak, bu işi masa başında çözmek istedik ama buna yanaşmadılar. Onun yerine klasik işveren baskıcı taktiklerini uygulamaya başladılar ve arkadaşlarımızı sendikadan istifa etmeye mecbur bıraktılar. Bu grev tarihi bir grev. Bugün Türk basınında tarihi bir gün yaşanıyor. En son grev, 12 Eylül 1980 sürecinde darbecilerin iradesiyle kaldırılmıştı. 29 yıl aradan sonra Türk basını bir kez daha grevle tanışıyor. Bu tarihi gün hepimize hayırlı olsun. Greve başladık ve kararlıyız. Bu süreçte yapılacak her türlü görüşme çağrısına açığız. Grev pankartının buraya asılmasıyla bizim için her şey bitmiş değildir. Ama burası bundan sonra her gün şölen alanı olacak. Her gün buraya destek ziyaretleri yapılacak. Emekçiler dayanışmalarını sürdürecek.''

İşverenden olumlu yaklaşım göremedik

17 Aralık 2008 tarihinde grev kararını ilan ederken işverene süreci anlaşmayla sonuçlandırma konusunda sürekli çağrıda bulunulduğunu hatırlatan, ancak girişimlerden sonuç elde edilemediğini anlatan İpekçi şöyle dedi: ''İşverenden olumlu hiçbir yaklaşım görmedik. Bugün itibarıyla da artık 60 günlük sürenin dolmak üzere olduğunu ve grevi başlatmak zorunda olduğumuzu kendilerine bir kere daha hatırlattık. Greve başlamadan önce de bütün gün, girişimlerimizi sürdürdük, Türk-İş'in üst düzeyde yaptığı çabalarla görüşme zemini yaratmaya çalıştık. Bize, 'Sendika, işverene güven verebilmek için tek taraflı olarak grev kararını kaldırsın, bu kriz ortamında iyi niyetli yaklaşımını işverene göstersin, bunu deklare etsin. Sonra zaman içerisinde sendikaya güven artarsa oturup meseleleri konuşuruz' şeklinde öneri getirildi. Biz de onlara şunu söyledik. 'Tek taraflı grev kararını kaldırdığımızı hiç kimseye beyan edemeyiz. Eğer sendikadan bir iyi niyet bekleniyorsa oturalım konuşalım ve iyi niyeti masada görün. Eğer hala çözemediğimiz madde varsa bunu kamuoyu önünde deklare edelim. Şu konularda anlaşılmıştır. Anlaşılmamış olan konularla ilgili müzakereler taraflar arasında devam edecektir. Protokolle düzenlenecektir. O zaman biz de grev kararını iki tarafın iradesiyle altına imza atarak kaldırmaya hazırız.

Tek taraflı olmaz, iki taraf bu konuda anlaşmak zorunda. Biz grev kararını kaldırdıktan sonra ne güvencesi var görüşmelerin devam edeceğinin?' Ama buna yanaşmadılar. 'Toplu sözleşme istemiyoruz' dediler. Toplu sözleşme istemeyenler, grev istiyorlar demek ki.''

Köşe yazarları ne yazacak, izleyeceğiz

Türk-İş Genel Sekreteri Mustafa Türkel de 8 aydır devam eden bir sürecin sonunda Sabah ve ATV grubunda greve çıkılmasının önemine dikkati çekerek, şöyle konuştu:''Basın dünyasında yıllardır Türkiye'nin demokratikleşme mücadelesi veren köşe yazarları, basının etkin kalemleri bundan sonra bu grev için ne yazacaklar bunu merak edeceğiz. Bu grev önemlidir. Türkiye'de demokrasiyi, şeffaflığı, hoşgörüyü, hesap sormayı eleştiren ve her gün kalemleriyle bir şeyler döktürenler bu grev için neler yazacaklar bunu ibretle izleyeceğiz.'

Türkel, 1 Mayıs için Avrupa'dan gelecek 50'ye yakın konfederasyon genel başkanının burayı ziyaret edeceğini söyledi. Türkel, burasının adeta ziyaretgah olarak emek dünyası tarafından her gün ziyaret edileceğini ve grev başarıya ulaşana kadar da mücadelenin devam edeceğini kaydetti. Sabah ve ATV grubu yöneticilerine, emeğe saygılı olmaları çağrısında bulunan Türkel, çalışanların sendikalı oldukları için işten atıldıklarını, sadece ücret artışı, iş güvencesi istedikleri için greve gitmek zorunda kaldıklarını anlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türk-İş camiası, bu grev başarılı bir şekilde sonuçlanana kadar aylar da yıllar da sürse bu grevin arkasında maddi ve manevi bütün gücüyle olmaya devam edecektir. Grevin Sabah ve ATV grubunda çalışanlara, tüm basında örgütsüz ve sendikasız çalışan arkadaşlarımıza, tüm işçi sınıfına başarılar getirmesini diliyoruz ve hayırlı olsun diyoruz.''

Basın patronları sendikadan korkuyor

KESK Genel Başkanı Sami Evren ise konuşmasında, grevin, çalışma yaşamı, demokrasi mücadelesi açısından oldukça anlamlı olduğuna dikkati çekerek, basın patronlarının, grevden, işlerinde örgütlülükten, sendikadan korktuğunu söyledi. Başbakanın, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı'nın bu haklı grev karşısında sustuğunu vurgulayan Evren, şöyle devam etti: “'Basın emekçilerinin grevi sadece ücretlerinin, sosyal haklarının kazanılması için atılmış bir adım değildir. Aynı zamanda basında emekten, demokrasiden, barıştan yana mücadele eden insanların kendilerine özgü kamusal yayın hakkını, kendi özgün iradelerini koyma hakkını da kazanmaları demektir. Sermaye, basın patronları bu grevden, işyerlerinde örgütlülükten, sendikadan korkmaktadırlar. Şu anda çok haklı ve meşru olan bu grevin mutlaka başarıya ulaşması gerekiyor. Bu nedenle greve çıkan basın emekçilerini dayanışmamızla destekleyeceğiz. “

Türk-İş Başkanlar Kurulu'nda greve destek

14 Şubat'ta sendikamız genel merkezinde toplanan Türk-İş Başkanlar Kurulu üyeleri de toplantıdan sonra grev yerine giderek gazetecilerin mücadelesine destek verdiler.