Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 'ın ''ağabey'' dediği Maliye Bakanı Kemal Unakıtan 'la birlikte satışlar konusunda çok sıkı çalıştıkları adım adım gün ışığına çıkıyor. Hani iki devlet büyüğümüz için ''Aralarından ihale sızmaz'' desek, yeridir!
TÜPRAŞ'ın yüzde 14.46 hissesini 4 Mart 2005'te İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda (İMKB) satan Özelleştirme İdaresi, bu hisseleri kimlerin aldığını bilmiyor! (ÖİB açıklaması 21 Eylül) Ama kamuoyu biliyor. Kamuoyunun bilgi kanalları, istihbarat imkânları ÖİB'den daha mı güçlü? Hayır.
Burası "güncelhafızasızlık"galaksisi. Burada, insanlar Ergenekon'u dahi unutmazken, ensesine vurup lokmasını alana dair herhangi bir şey hatırlamaz. Hatırlamak bir yana... Hafızasızlıktan daha beteri, sorgulama, bir durup düşünme, doğrusunu arama ve sorma eksikliği olduğu için de...
Ofer'leme dört bir koldan dinamizm kazandı. Yatağına sığmayan seller gibi akıyor. En büyük milli iş adamlarımızdan Rahmi Koç, "Haberim olsaydı, holdingime bile külfet vermeden Galataport'u ben alırdım" diyen ustura gibi bir giriş yaptı.
22.09.2005Fazla mesai ve sakal eylemlerimizden sonra üyelerimiz üretimde kollarında siyah pazubant ve yakalarında “İŞİMİ SEVİYORUM AMA AİLEMİ’de !” kokartı ile çalışıyorlar.Haftada 3 gün (Pazartesi, Çarşamba, Cuma) iş çıkışlarında fabrika içerisinde Sendika Temsilciliği önünden başlayarak Holding binası önünden geçerek alkışlı protesto ile servislere binmektedirler.Ege Plast A.Ş. işyerinde 30 Eylül 2005 Cuma günü Grev İlanı asılacaktır. A.Gani GÜNDOĞDU İzmir Şube Başkanı
CHP'nin 'Ofer Komisyonu', Tüpraş ve Galataport ihalelerinde Global Menkul Değerler'in Sahibi Mehmet Kutman ile birlikte alımlar yapan İsrailli işadamı Sami Ofer'in Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ile ilişkilerini araştırıyor. Dünkü gazetelerde Başbakanlık'ta ihaleden bir yıl önce Başbakan Erdoğan'ın da katıldığı bir toplantıda Ofer'e avantaj kılmak üzere 'Kıyı Kanunu'nda değişikliğe gidildiği haberlerinin yer alması üzerine CHP hedef büyüttü.
Petrol-İş Sendikası, Tüpraş’ın özelleştirilmesine karşı yürütmüş olduğu çok yönlü kampanya ile bir sendikanın yapması gerekeni yaptı: Kamuoyunu uyardı, toplumsal tepkiyi örgütlemeye çalıştı, yargının harekete geçmesini sağladı, kamu mallarının ve halkın birikiminin nasıl yağmalandığını gözler önüne serdi.
Bu ülkede hiç "güzel gelişme, gurur şişirici başarı, gönül çoşturucu zafer yok mu" ki, bulup bulup "bizim haltercilerin hormonlu çıkmasına" vahvahlanıyor, "zenginin daha zenginleşmesine" ofoflanıyor ve "eski hortumcuların yanına yeni hortumcuların da eklendiğine" ahahlanıyoruz.