21 Aralık 2011 günü Türkiye’nin grev günü! Çünkü o gün için alınmış, bir değil iki grev kararı var. iki grev üst üste geliyor o gün!
Birinci grev, TTB ve SES’in başını çektiği sağlıkçıların, “Herkese parasız ve ulaşılabilir bir sağlık hakkı” ve kendi çalışma koşullarının iyileştirilmesiyle ilgili talepler etrafında, hastaları, işçileri, tüm alın teriyle geçinenleri de destek vermeye çağırdıkları grev!
TTB ve SES bu grevle, bir kez daha hükümetin “Sağlıkta Dönüşüm Programı” adı altında uygulamaya soktuğu programa karşı çıkmayı amaçlıyor.
Bir ucunda sağlığın paralı hale getirilmesi ve hastaların müşteri, hastanelerin birer ticari işletmeye dönüştürülmesi öteki ucunda hekimlerden hemşirelere, tüm sağlık hizmetlilerinin kazanılmış haklarını gasbedip onları köle gibi çalışmaya zorlayan bir çalışma düzeni kurma amaçlı programa karşı sağlıkçılar, bu grevle herkesi mücadeleye çağıracaklar.
TTB ve SES bu grev için bir hayli zamandır çalışıyor, kısmi grevlere varan çeşitli eylemlerle tüm iş kolunu kapsayan bir “iş kolu genel grevi” örgütlemek için çaba harcıyorlar. Ve hastanelerden gelen haberler sağlıkçılar, şu sendika bu konfederasyon farkı gözetmeksizin sağlık emekçilerinin, hastaların ve hekimlerin böyle bir grev için coşkuyla hazırlandığı doğrultusunda.
21 Aralıktaki ikinci grev ise KESK’e bağlı sendikaların, kamu emekçilerin haklarına yönelik saldırılardan TİS hakkının grevle donatılması ile ilgili talepleri hatırlatma, bu konuda hükümeti uyarma amaçlı bir grev! Ancak, KESK’in grevi, tutuklu kamu emekçilerinin serbest bırakılması ve haklarındaki davaların kaldırılmasına kadar demokrasiyle ilgili istemleri de kapsayan geniş bir yelpazedeki talepleri de yeniden öne sürmeyi, bu konuda kamuoyu duyarlılığını artırmayı amaçlıyor.
Hazırlıkları hızlandırmak için KESK’e bağlı sendikaların merkez yöneticilerinin başlıca illere gidip toplantılar düzenleyerek amaçlarını açıkladığı, “Nasıl bir greve hazırlık?” “Nasıl bir grev?” gibi konularda, üyelerini ilk ağızdan bilgilendirdikleri belirtiliyor. Dahası çeşitli etkinliklerle de KESK’e bağlı sendikalar, tüm kamu emekçilerini bu greve çağırıyorlar. Çünkü yapılmak istenen grevin amaçları sadece KESK üyelerinin değil tüm kamu emekçilerinin amaçları, bu talepler aynı zamanda iki milyonu aşkın kamu emekçisinin talepleri.
Bu yüzden de burada özellikle kamu emekçileri konfederasyonu Memur-Sen ve Kamu-Sen, bu grevi neden desteklemediğini açıklamalıdır. Yoksa KESK’in savunduğu ve kamu emekçileri sendikal mücadelesinin, az çok çalışma koşullarını iyileştirmek, özlük haklarında ilerleme sağlamak amaçlı bir mücadeleye katılmayarak, yoksa “Biz bu hakları istemiyoruz!” mu demek istiyorlar?
devamı için: