Manisa’da bir işçi, çalıştığı fabrikadaki baskıları, Bakanlığın Alo 170 ihbar hattını arayarak iletti. Fakat ihbar hattı, tuhaf bir “ihbar” anlayışına sahipti. Alo 170 ve Bakanlık görevlileri, işçinin söylediklerini, ismini de vererek aynen patrona iletti. İşten çıkarılan işçi, fabrika önünde direniyor.
Hükümetin örgütlenmeyi engelleme yönündeki girişimleri, yasal düzenlemelerde yer alan yasaklarla sınırlı kalmıyor. “İşçilerin işyerlerinde yaşadığı sorunları çözmek” amacıyla kurulduğu iddia edilen ALO 170 hattı, doğrudan işçileri ihbar etmek için kullanılıyor.
Alo 170'i arayınca...
Bunun bir örneği, Manisa’da işçilerin 2013 yılı Mayıs ayından bu yana direnişte olduğu Standard Profil’de yaşandı. Petrol-İş’in fabrikada örgütlenmesinin ardından yoğun bir baskı ve işten çıkarma sürecinin gündeme geldiği işyerinde, ALO 170'i arayarak, yaşadıkları sıkıntıları anlatan işçi, tüm anlattıklarının patrona iletilmesiyle işten çıkarıldı.
“Bu hat doğrudan bizleri deşifre etmek için kullanılıyor” diyen Standard Profil işçisi Mustafa Şenyiğit, yaşadığı süreci soL gazetesine şu sözlerle anlattı:
“Geçen yıl, 13 Mayıs günü Petrol-İş Sendikası’na üye olduk. O dönem sendikalı olanların isimlerini patronlar bilmiyordu. Temmuz ayında müfettişler geldi fabrikaya. Ellerinde kimin sendikalı olduğuna ilişkin liste vardı. Tek tek görüşmeye çağırdılar bizleri. İlk çağrılanlardan biri de bendim. Fabrikada yaşananları, sendikalı olmamamız için tehdit edildiğimizi, baskıları anlattım.
“Müfettişler gidince Fabrika Müdürü Sabahattin Karabulut'un odasına çağrıldım. Orada Üretim Müdürü ve İnsan Kaynakları Müdürü de vardı. Beni, ‘İşten çıkarırız, adını veririz, başka fabrikalara da giremezsin’ diye tehdit ettiler.”
Hikaye tuhaflaştı
Şenyiğit’in buraya kadar anlattıkları, örgütlenme sürecinin açığa çıktığı pek çok fabrikada işçilerin yaşadığı, artık rutin hale gelmiş uygulamalar arasında. Bundan sonrası ise devletin, “patronların ihbar edilmesi” için kurduğu ihbar hattını, nasıl “işçileri deşifre etmek” için kullandığını gösteriyor.
‘Ne anlattıysam...’
Şenyiğit, ALO 170’i aramasını ve ardından yaşananları şöyle anlatıyor: “Aynı gün işyerinden çıkınca, 170’i aradım. Yaşanan tüm baskıları anlattım. Şikayet dilekçesi hazırladılar. 1 ay kadar sonra hakkında şikayette bulunduğum kişilerin ceza yediğine ilişkin kart geldi. Ama aynı anda benim dosyam da onlara gitmiş. Fabrika Müdürü Sabahattin Karabulut beni çağırdı, benim müfettişlere ve ALO 170’e anlattığım her şeyi bir bir bana okudu. Ne anlattıysam hepsi yazılıydı. ‘Ayağını denk al, seninle uğraşacağız’ dedi. Çıkar çıkmaz 170’i aradım tekrar. ‘Size şikayet dilekçesi vermiştim, aynısını fabrika müdürü bana okudu. Ben çok zor durumda kaldım’ dedim. Bana ‘Senin adına şikayet dilekçesi yazdık’ diye yanıt verdiler.”
İstifaya zorlandı
Karabulut’un bundan sonra yaşadıklarını tahmin etmek zor değil. İstifaya zorlanıyor, gün aşırı görev yeri değiştiriliyor, daha yeni işi öğrenemeden “işi yetiştiremiyor” gerekçesiyle hakkında tutanak üzerine tutanak tutuluyor. İnatla direnip, istifa etmeyince de Kasım ayında “performans düşüklüğü” gerekçesiyle işten çıkarılıyor ve fabrika önünde devam eden direnişe katılıyor.
Son bir yıl içinde bin 200 civarı işçinin işten çıkarıldığı fabrikada, baskılar ve direniş halen sürüyor.
Direnişe karşı patron dayanışması
Petrol-İş Sendikası, Standard Profil (SP) Düzce işyerinde 2011 yılında çoğunluk sağlamasına karşın, toplu sözleşmenin imzalanması ancak 2013 yılı Ağustos ayında sağlanabildi. Örgütlenme süreci devam ederken, 17 Ocak 2013 günü, SP’nin tüm hisselerini, bir fon şirketi olan Actera Group satın aldı.
Bu arada, Manisa’da kurulu bulunan SP Ege işyerinde de örgütlenme çalışmaları başladı. Örgütlenmenin başından itibaren baskı ve işten çıkarmaların yaşandığı Manisa’da, doğrudan sendika karşıtı bir kampanya yürütüldü.
13 Mayıs günü Petrol-İş üyesi 40’ı aşkın işçi, sendikalı oldukları için işten çıkarıldı ve fabrika önünde direniş başladı. Bölgedeki diğer işçiler, direnişteki SP işçilerini yalnız bırakmadı, direniş basında da yer buldu.
Ancak, SP Ege patronu da sendikalaşma karşıtı mücadelesinde yalnız değildi. İhracata yönelik üretim yapan ve ucuz işgücü kullanımının yaygın olduğu, Ege’nin en önemli sanayi havzası Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde, bölgenin tüm patronları da SP’deki örgütlenmeye karşı dayanışma içinde oldu.
Manisa Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü’ne bağlı müfettişlerin şikayet üzerine yaptığı inceleme sonucunda hazırladığı raporda da işyerinde sendikal baskı yapıldığı tespit edildi; işten çıkarmalardaki usulsüzlük nedeniyle işçi başına 485 lira olmak üzere, toplam 125 işçi için; işyerine 60 bin 625 lira, bir şirket yöneticisine ise sendikal baskı yaptığı için 6 bin 786 lira ceza kesildi. Direnişin ve baskıların sürdüğü fabrikada son bir yılda işten çıkarılan toplam işçi sayısı bin 200’e ulaştı. Açılan işe iade davalarından şu ana kadar sonuçlanan 40’ında, işçiler işe iade hakkını kazandı, patron kararları temyize götürdü
Devlet bu hatları hep baskı için kullanıyor
2010 yılında hizmete giren ALO 170–Çalışma ve Sosyal Güvenlik İletişim Merkezi’nin amacı, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun internet sitesinde “İletişim Merkezi çalışma hayatı ve sosyal güvenlik hakkında her türlü, soru, öneri, eleştiri, ihbar, şikayet, başvuru ve taleplerinizi etkin ve hızlı bir biçimde çözüme kavuşturabilmek amacıyla kurulmuştur” ifadeleriyle anlatılıyor. Buna karşın sistem, fabrikalarda yaşananlara karşı suskun kalmayı kabul etmeyen, haksızlıklara karşı ses çıkaran işçileri deşifre etmeyi sağlıyor. Öte yandan sisteme ilişkin eleştiriler bununla da sınırlı değil. Telefonların açılmaması, dakikalarca şikayeti iletmek için kimseyle görüşememek, görüşülen yetkilinin çalışma mevzuatıyla ilgili hiçbir bilgisinin olmaması da 170’i arayanların şikayetçi olduğu konular arasında.
Sağlık Bakanlığı’nın ihbar hattı Alo 184 SABİM de skandallara neden olmuştu. “SABİM’e ihbar geldi” denilmesi, sağlık emekçileri hakkında soruşturma başlatılmasının aracı haline getirilmiş, hastanelerdeki çalışma koşulları düzeltileceğine fatura doktor ve hemşirelere kesilmeye başlanmıştı.
Aralık 2012’de SABİM ihbarı üzerine hakkında soruşturma başlatılan Doktor Melike Erdem, intihar ederek yaşamını yitirmişti.
E-devlet şifresi de baskı aracı
İşçilerin örgütlenmesine karşı patronların elinde yeni bir silah daha var: e-devlet şifresi. Artık sendika üyelikleri, e-devlet şifresi üzerinden yapılıyor. Patronlar işçilerden zorla e-devlet şifrelerini alıyor. Hem “tehlikeli” sendikalara üye olanları görüyor hem de tüm işçileri kendi istediği sarı sendikaya üye yapıyor. Ayrıca işçilerin tüm özel kişisel bilgilerine de erişme şansı yakalıyor.
Manisa’daki Standart Profil fabrikasında da e-devlet şifresi, patronun baskı araçlarından biri olarak kullanıldı.
Fabrikanın insan kaynakları müdürü, işçileri odasına çağırarak e-devlet şifrelerini istedi, vermek istemeyen işçilerden 3’ü işten atıldı. Petrol-İş ayrıca, şirket yöneticilerinin e-devlet şifresi olmayan işçilerle birlikte PTT şubelerine gidip şifre aldıklarını açıkladı.
Benzer bir olay, Ocak ayının sonunda İzmir Torbalı’daki Yatsan fabrikasında yaşanmıştı. Patron, tüm işçilerin e-devlet şifrelerini topladı. İşçilerin DİSK Tekstil İşçileri sendikasına üye olmasını engellemek isteyen patron, şifreler vasıtasıyla hepsini Hak-İş’e bağlı Öziplik-İş veya Türk-İş’e bağlı Teksif’e üye yaptı.