• industriAll global
  • industriAll europe
  • Retun See
  • Petrol-İş Kadın Dergisi
Belgesel: Petrol-İş Tarihi

Dokundurtmayacağız

Kıdem tazminatı kazanılmış haktır

Sendikamız Petrol-İş'in de dahil olduğu Sendikal Güç Birliği Platformu, "Kıdem Tazminatı Kazanılmış Haktır-Dokundurtmayacağız" diyerek 1 Ekim'de İstanbul-Taksim'de kitlesel basın açıklaması yaptı.

 

01.10.2011

Sendikamız Petrol-İş'in de oluşumunda yer aldığı Tek-Gıda-İş, Belediye-İş, Tez Koop-İş, TÜMTİS, Deri-İş, Hava-İş, Kristal-İş, Basın-İş ve Türkiye Gazeteciler Sendikası tarafından oluşturulan Sendikal Güç Birliği Platformu 1 Ekim'de İstanbul- Taksim'de yaptığı kitlesel basın açıklamasıyla, "Kıdem Tazminatı Kazanılmış Haktır- Dokundurtmayacağız” diyerek siyasi iktidarı ve sermayenin bu yöndeki girişimlerini protesto etti.

Sendikal Güç Birliği Platformu'nu oluşturan sendikalara üyeler ve sendikaların genel Başkanları 1 Ekim Cumartesi günü, saat 12.00'de Galatasaray Lisesi önünde toplandılar. Buradan “Kıdem Tazminatı Kazanılmış Haktır- Dokundurtmayacağız” ortak pankartı arkasında siyasi iktidarı protesto sloganları atarak Taksim Meydanı'na doğru yürüyüşe geçtiler. Platformun yürüyüşüne Harb-İş Sendikası üyesi işçiler, siyasi oluşumlar, demokratik kitle örgütleri de destek verdi. Yürüyüşte EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan  ile çeşitli meslek odası yöneticileri ile akademisyenler de destek verdi. Prof. Dr. Alpaslan Işıklı da yürüyüşe katılarak Taksim Meydanı'nda  toplanan kitleye hitaben bir konuşma yaptı. Yürüyüşe sendikamızdan Genel Başkanımız Mustafa Öztaşkın, Genel Örgütlenme ve Eğitim Sekreterimiz Nimetullah Sözen, Genel Yönetim Sekreterimiz Ahmet Kabaca, İstanbul 1 Nolu Şube Başkan ve yöneticileri ile Petrol-İş üyesi işçiler ve uzmanlarımız katıldı.  

Galatasaray Lisesi önünden “Kıdem tazminatı kazanılmış haktır - Dokundurtmayacağız”, Sendikalar elele, genel greve”,  “Susma haykır, sendika haktır”, “Birleşe birleşe kazanacağız”, “Suskun Türk-İş istemiyoruz”, “Zafer direnen emekçinin olacak”, şeklinde sloganlar atarak Taksim Meydanı'na yürüyen kitle burada toplandıktan sonra Platform'un bu ayki sözcüsü Hava-İş Genel Başkanı Atilay Ayçin hitap ederek ilk sözü Profesör Dr. Alparslan Işıklı'ya verdi. Işıklı, yaptığı konuşmada, işçilerin kıdem tazmınatı hakkının Cumhuriyet döneminde kazanılmış çok önemli bir hak olduğunu belirterek bu haktan kesinlikle taviz verilmemesi gerektiğini söyledi.  Kıdem tazminatının işçinin ödenmeyen ücretinin topluca ödenmesi ve iş güvencesi anlamına geldiğini belirten Işıklı, İşsizlik Sigortası Fonu'nun kullanımına dikkat çekerek kıdem tazminatının bir fona devredilmesine kesinlikle karşı durulması gerektiğini vurguladı.  

AKP Hükümeti çalışanın haklarına karşı geniş bir saldırı hazırlığı içinde 

Daha sonra söz alan Sendikal Güç Birliği Platformu Dönem Sözcücü, Hava-İş Genel Başkanı Atilay Ayçin ise Platformun ortak bildirisini okuyarak şunları söyledi:

“10 yıla yaklaşan iktidarı döneminde ortaya koyduğu uygulamalarla emek karşıtlığı tescilli hale gelen AKP hükumeti, çalışanın haklarına karşı geniş çaplı bir saldırı hazırlığı içinde. Saldırı hazırlığının odağında da  kıdem tazminatı var. Hükumet, milyonlarca çalışanın sahip olduğu en önemli kazanıma, vazgeçilmez bir hakka gözünü dikmiş vaziyette. Kıdem tazminatı  hakkını tasfiye etmek istiyor.   

Kıdem tazminatı çalışanların iş güvencesine  olumlu katkı yapan, işsizlik sigortası, emekli ikramiyesi, emeğin yıpranma bedeli,  ücretin ödenmeyen kısmının karşılığı, yaşlılık sigortası gibi nitelikler taşıyan  bir haktır.  Kıdem tazminatı bütün bu nitelikleriyle birlikte işçiye sosyal riskler karşısında  güvence sağlayan bir gelir,  bir işyerinde ömür tüketen, kas ve beyin gücünü, bilgisini birikimini o işyerinde harcayan çalışanın  emeğinin yıpranma bedelidir.”  

Bu hak 1936 yılında alındı

Bu hakkın  ilk kez  1936  yılında 3008 sayılı yasa ile  mevzuata girdiğini, o  tarihten 1980 yılına kadar yapılan yasal değişikliklerin tamamına yakınının  çalışanların lehine  düzenlemeler içerdiğini, kıdem  tazminatına daraltıcı müdahalenin 12 Eylül askeri darbesi ile geldiğini belirten Ayçin konuşmasını şöyle sürdürdü:  

“12 Eylülcüler  önce  kıdem tazminatı asgari ücretin yedi buçuk katı ile sınırlandırdılar. Bunu da  yeterli görmemiş olacaklar ki  ardından da kıdem tazminatının tavanı en yüksek devlet memurunun bir hizmet yılı için alacağı  azami emeklilik  ikramiyesine endekslendiler. 12 Eylülcülerin yaptığı düzenlemeler  kıdem tazminatından yararlanan işçilerin ekonomik kayba uğramasına yol açtı; ama onu tasfiye etmeye yeltenmediler. AKP hükümeti ise 12 Eylülcülerin açık diktatörlük koşullarında cesaret edemediği şeyi yapmak, kıdem tazminatını tasfiye sürecini başlatmak  istiyor. Yapacakları düzenlemeye işçiler, sendikalar rıza göstersin, kamuoyunda bir tepki oluşmasın diye toplumun karşısına büyük çarpıtma(yalan) ile çıkıyorlar. Bu yalan  yaptıkları düzenlemeyi, ödeme güçlüğü içine düşen işverenlerin, çalışanlara ödemesi gereken kıdem tazminatını garanti altına almak amacıyla yani işçiyi düşünerek yapmayı düşündüklerini söylemeleridir. Asgari ücreti belirlerken, çalışanların grev hakkını ortadan kaldırırken, iş güvencesinin kapsamını daraltırken, çalışma yaşamını, çalışma kamplarına çeviren düzenlemeleri yaparken  işçiyi düşünmeyenlerin  şimdi işçiyi düşündüklerine inanmak oldukça  zor.  Gerçekten dert,   işverenlerin ödeme güçlüğü nedeniyle verilmeyen kıdem  tazminatlarını garanti altına almaksa, -ki yapılan araştırmalar bu oranın yüzde on olduğunu ortaya koyuyor-  o halde AKP hükümetine bir önerimiz var:  Gelin, İşsizlik Sigortası bünyesindeki Ücret Garanti Fonu gibi, Kıdem Tazminatı Garanti Fonu kurarak ödeme güçlüğü içine düşen işverenlerin, çalışanlarının kıdem tazminatı garanti altına alalım. Ama  gerçek niyetin  bu olmadığı apaçık ortada. “  

Kıdem tazminatı mevcut haliyle korunmalı

Hükümetin, sermayenin en büyük şikayetlerinden bir olan kıdem tazminatını, fona devretmek suretiyle  tedrici olarak ortadan kaldıracak düzenlemeye imza atmak istediğini belirten Ayçin sözlerini şöyle sürdürdü:  

“Biz Sendikal Güç Birliği Platformu olarak, kıdem tazminatının mevcut haliyle korunmasından yanayız.  Bugün çalışanların da,  gelecekte çalışacak olanların da bu haktan bugünkü biçimiyle yararlanması gerektiğini düşünüyoruz. Kıdem tazminatının, hangi biçim altında olursa olsun,  fona devredilmesine kesinlikle  karşıyız. Çünkü, Fon demek, Kıdem tazminatı  ödeme  yükümlülüğünden kurtulan işverenlerin daha kolay işçi çıkarabilme imkanına kavuşması demektir. Çalışma  yaşamınını daha da güvencesiz hale getirmek demektir. Fon demek, zamanında ödenmeyen primler, siyasal  iktidarların müdahalesine açık, siyasal iktidarlar tarafından amacı dışında kullanılan mali birikim demektir. Dün  yaşadığımız Zorunlu  Tasarruf Fonu ve Konut Edindirme Yardımı deneyimi, bugün İşsizlik Sigortası Fonu'nun amaç dışı kullanımı ortadayken  kimse bizi fona ikna edemez. Aynı yoldan gidip başka bir sonuç alınacağını ileri sürülemez.”  

Ateşle oynuyorsunuz

“Hükumeti buradan bir kez daha uyarıyoruz: Ateşle oynuyorsunuz. Milyonlarca emekçinin hakkına gözünüzü dikmekten vazgeçin. Kıdem tazminatımıza dokunmayın. Dokunan yanacak” diyen Ayçin sözlerini şöyle tamamladı:  

“Biz Sendikal Güç Birliği Platformu olarak, Hükümetin,  çalışanların iş ve gelir güvencesini  daha da zayıflatacak saldırı hazırlığına karşı  tüm emek örgütlerini birleşik bir mücadeleye  çağırıyoruz. Kıdem tazminatına dokunulmasını genel  grev çağrısı sayarız diyen ve  bunu Genel Kurul Kararı haline getiren Türk-İş'i  sorumluluklarının gerektirdiği gibi tutum almaya davet ediyoruz. Hiçbir hak bize bahşedilmedi, hiçbir hak ricayla, minnetle korunamaz. Hakları korumanın yolu birlik, dayanışma ve mücadeleden geçer. Türk-İş'i bakanlık koridorlarında günü kurtaracak çözümler aramak yerine mücadele alanlarında birlikte olmaya davet ediyoruz.”

Ayçin'in konuşması sırasında sık sık slogan atan işçiler,  “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiç birimiz”,” Gün gelecek, devran dönecek AKP halka hesap verecek şeklinde slogan attılar. Daha sonra da hep beraber “Ölmek var, dönmek yok”, “Ölmek var, dönmek yok” şeklinde sloganlar atarak tepkilerini dile getirdiler.