"İşyeri önünde grev çadırı kurulamayacak, sendikal tazminat ödenmeyecek, baraj Ocak ayına kadar sıfir olacak." TOBB, TİSK ve Hak-İş'in uzlaştığı sendika tazminatının bile kaldırılmasına olanak tanıyacak protokole Türk-İş Başkanı Kumlu'nun da imza attığı ileri sürüldü. Protokolün içeriğinin öğrenilmesi üzerine bazı yönetim kurulu üyelerinin Kumlu'yu istifaya çağırdığı iddia edildi. Kumlu, "işverenle birlik olundu" iddiasının sahiplerini ispata çağırdı.
Olcay Büyüktaş Akça/Cumhuriyet Gazetesi
Toplu İş İlişkileri Kanunu (TİİK) tasarısının görüşülmeye devam edildiği dün çalışma barışını dinamitleyecek bir iddia ortaya atıldı. Özellikle Türk-İş içerisinde büyük tartışmalara yol açtığı ileri sürülen iddiaya göre, Türk-İş Başkanı Mustafa Kumlu, 19 Eylül 2012'de, yani Başbakan Erdoğan ile görüşmeye gitmeden bir gün önce Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nde (TOBB) TİSK ve Hak-İş başkanları ile bir araya gelerek altı maddelik bir protokole imza attı.
Bu protokolle, işçiler şimdiye kadar sahip oldukları bir dizi hakkı daha kaybedecek, işverenlerin istediği bir dizi madde, önergelerle yasaya girecek ve Hak-İş de arzuladığı etkinliğe sahip olacak. Protokolün varlığının ve içeriğinin öğrenilmesi üzerine Türk-İş yönetimi arasında çeşitli tartışmaların yaşandığı, üç yönetim kurulu üyesinin başkanı istifaya çağırdığı, başkanın da herkes istiyorsa giderim dediği ileri sürüldü.
20 Eylül'de Başbakan Erdoğan'a verilen, ek önergelerle yasaya girmesi sağlanacak protokolde şu maddelerin yer aldığı belirtildi:
- Sendikal baraj, istatistikler açıklanana kadar sıfır olarak kabul edilecek. Böylece yeni kurulmuş Medya-İş gibi sendikalar sözleşme yapabilecek ve böylece daha önce yetki sahibi olduğu halde üye kaybettirilmiş sendikalar tarih olacak.
- Sendikal tazminat ödenmeyecek. Daha önceden bu ispatladığında işçi 16 ücret karşılığı sendikal tazminat alıyordu. Türkiye'deki işyerlerinin yüzde 60'ının 30 ve daha az işçi çalıştırdığı göz önüne alındığında sendikalılaşmanın nasıl çok daha zor bir hale geldiği anlaşılacak.
- Greve çıkılan ya da direniş yapılan bir işyeri önünde grev ya da direniş cadırı kurulamayacak. Diğer işçilerle dayanışma gösterilemeyecek.
- Sendika kurmak için o işyerinde ya da o işkolunda çalışmak gerekmeyecek. Bu tam adrese teslim bir madde. Zira Tanm-Orman işkolunda kurulan hükümete yakın sendika dava konusu oldu ve kurucusu bir avukat olduğu için davayı kaybetti. Şimdi durum kökünden çözülmüş olacak.
Anlamak mümkün değil
Duyumlar üzerine soruları yanıtlayan Türk-İş Genel Sekreteri Pevrul Kavlak, söz konusu protokolden 3-4 gün önce haberdar olduklarını, içeriğini tam olarak bilemediklerini, olayı Başkan'a sorduklarında da Kumlu'nun "Hatırlamıyorum" diye yanıt verdiğini dile getirdi.
"Başbakan'ın zaten uzlaşılmayan bir metni TBMM'de yasalaştırmayacağım dediği bir konuda bu tavizlerin niçin verildiğini anlamak mümkün değil. Evet bu yasanın çıkması hayati önem taşıyordu, bunun için fedakârlık yapılması gerekiyorsa yapılırdı, ama karşılığında işçinin önünü açacak daha iyi şartlar sağlanarak bu yapılırdı. Şimdi bu söylenen maddeleri kabul etmek de anlamak da mümkün değil" diyen Kavlak, bu durumun Türk-İş için de sıkıntılı bir tablo ortaya çıkardığını dile getirdi.
İddialar gerçek değil
Konu üzerine görüşünü aldığımız Türk-İş Başkanı Mustafa Kumluda şunları söyledi: "Şubat'tan beri yetki verilmiyor olması, çalışma hayatını düzenleyene yasaların çıkarılmasını zorunlu kılıyordu. Başbakanla yapılan görüşme, tamamen bu yasanın önünün açılması ile ilgili bir görüşme oldu. Özünü tasarının görüşülmesi oluşturdu. Görüşmenin belkemiğini barajlar oluşturdu. Bu da ertesi gün Başbakan'ın açıkladığı şekilde uzlaşıldı. Bizim işverenle birlik olup bahse konu işçi hak ve özgürlüklerini geriye götüren bir metne imza atmamız eşyanın tabiatına aykırıdır. Türk-İş yıpratılmaya çalışılıyor. İddialar gerçeği yansıtmıyor ve kim iddia ediyorsa, ispata davet ediyorum."