Maliye Bakanı Kemal Unakıtan da, Özelleştirme İdaresi Başkanı Metin Kilci gibi Petkim ihalesini alan grubun durumu için 'ülke menfaatlerine uygun' hareket edeceklerini dün beyan ediyordu.
Büyüklerimiz, "Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür" derler. (Türkçe anlatımla: İnsan hafızasında unutma hastalığı vardır.) Böyle olmasaydı, Petkim ihalesi ile Tüpraş'ın ilk ihalesinin ne kadar benzediğini hatırlar, "Biz bu filmi görmüştük" derdik.
Eski alışkanlıklarımızla hayatı yorumlamak neredeyse imkansız hale geldi. Düne kadar aileler, çocuklarını televizyondan uzaklaştırmak için uğraşırken şimdi başka bir tehlike olarak bilgisayar karşılarına çıktı. Şimdi uzaklaştırmanın çözüm olmadığı vurgulanıyor.
Tek tek sıralamaya gerek yok. Son bir yılda İstanbul , İzmir, Ankara ve Antalya’da başta şu karanlık Bilderberg olmak üzere uluslararası nitelikte birçok siyasi, ekonomik, askeri, güvenlik , kültürel ve benzeri toplantılar düzenlendi. Bu toplantılarla ‘yabancıların’ Türkiye’ye ilgisi doruğa çıktı. Bunun yanı sıra aynı yabancı ülke, kurum ve kişilerin Türkiye’ye yatırımları hızla arttı.
Petrol ülkesi değiliz, ihtiyacımızın yüzde 93'ünü ithalatla karşılıyoruz. Ama bu demek değildir ki, petrole dayalı ne varsa ithal edeceğiz. Petrol, bir yakıt olmanın yanında pek çok sanayi sektörünün de hammaddesi. Ve bunun için petro-kimya tesislerinde işlenmesi gerekiyor. Bu işi yapan tesisler, sanayi içinde önemli bir yere sahip. Bilhassa plastik sanayiinde.
PETKİM'in yüzde 51'ine 2 milyar 50 milyon ABD Doları veren Kazak-Rus ortakların kimlikleri, "ırkçı" yorumlara neden oldu. Özellikle Rus ortak yatırım bankasının sahibinin Ermeni olması, bu "ırkçı" eleştirilerin nedeni. Birçok konuda olduğu gibi bu olayda da sap ile saman birbirine karışıyor.
Çok mektup geliyor. Her konuda geliyor. Özellikle o gün hangi konu öne çıkmışsa; “sanatçı Barış’ın talihsiz ölümü... Başbakan’ın oğlunun gemisi... PETKİM’in satışı...” hangisi güncelleşmişse okur duygularını açıyor. Mektuplar bana geliyor. Fakat Türkiye’ye yazılıyor.
PETKİM'İN, çoğunluk hissesinin blok satışında en yüksek teklifi veren grubun dosyası açıldıkça, kamuoyunda tedirginlik derinleşiyor. Özelleştirme İdaresi yetkilileri, Kazak Grup'un gizemi konusunda, "Ön yeterlilik aldılar. Bizce bir tereddüt yok. Ama kendilerini tanıtmalılar" derken topu üstü örtülü biçimde istihbarat teşkilatına attı.
Özelleştirme 1979 yılında Britanya’da başbakan Margaret Thatcher’in Muhafazakar Partisi tarafından başlatıldı. Fransa’da ise sosyalist François Mitterand özelleştirmeyi ilk uygulayanlardandı. Britanya’da Thatcher sonrasında iktidara gelen İşçi Partisi’de muhafazkarlardan devraldığı özelleştirme programını sürdürdü.