• industriAll global
  • industriAll europe
  • Retun See
  • Petrol-İş Kadın Dergisi
Belgesel: Petrol-İş Tarihi

'Kıdem tazminatı fonu' yeni değil

Hükümet programıyla birlikte yeniden gündeme gelen ve 75 yıldır  uygulanmakta olan kıdem tazminatı düzeninde köklü değişiklik yapacağı açık olan "kıdem tazminatı fonu" önerisi, yeni geliştirilmiş bir yaklaşım değildir.

BIANET
10.10.2011

Hükümet programıyla birlikte yeniden gündeme gelen ve 75 yıldır  uygulanmakta olan kıdem tazminatı düzeninde köklü değişiklik yapacağı açık olan "kıdem tazminatı fonu" önerisi, yeni geliştirilmiş bir yaklaşım değildir.

Kıdem tazminatı fonu, ilk defa 1975'te İş Kanunu'nun "kıdem tazminatı" düzenleyen maddesine konulan bir hükümle yasal bir zorunluluk olarak gündeme geldi.

Buna göre, "İşveren sorumluluğu altında ve sadece yaşlılık, emeklilik, malullük, ölüm ve toptan ödeme hallerine mahsus olmak kaydıyla Devlet veya kanunla kurulu kurumlarda veya yüzde 50 hisseden fazlası Devlete ait bir bankada veya bir kurumda işveren tarafından kıdem tazminatı ile ilgili bir fon..." kurulacaktır.

Kıdem tazminatı fonuyla,  sözleşmenin evlenme, askere gitme, haklı veya geçerli nedenlerle işveren veya haklı nedenlerle işçi tarafından feshi  hallerinde veya ölüm nedeniyle son bulması durumunda ödenmekte olan kıdem tazminatı, salt emeklilikte alınacak tazminata dönüştürülmektedir. Buna karşın, iş sözleşmesinin taraflarca feshi fonda biriken kıdem tazminatına zarar vermeyecek, işçi çalıştıkça adına  primleri yatırılmaya, kıdem tazminatı da birikmeye devam edecektir.

Ancak, söz konusu  yasal düzenlemenin üzerinden 36 yıl geçtiği halde bu hüküm hayata geçirilemedi, "kıdem tazminatı fonu" kurulamadı.

Bugün kamuoyunca bilinen ilk fon yasa taslağı 2002'deEcevit hükümeti zamanında bilim çevrelerine hazırlatıldı.  Daha sonra 2009'da tekrar gündeme gelen fon yasa tasarısı, son hükümet programıyla bugün yeniden gündemde.

Ancak, bu konu ne zaman gündeme gelse, hak kaybı bağlamında tepkiler geldiğinden, "yaptırtmama" bağlamında karşı çıkıldığından, konunun sağlıklı tartışması yapılamıyor.

Bu yazıda, kıdem tazminatının mevcut şekline, kıdem tazminatına yüklenen misyona, mevcut kıdem tazminatının sorunlarına ve sözü edilen yasa tasarısındaki kıdem tazminatı fonuna ve bu bağlamda gündeme getirilmesi gereken hususlara değinilecektir.

Kıdem tazminatı nedir?

İlk defa 3008 sayılı İş Kanunu ile 1936'da düzenlenen kıdem tazminatı, iş sözleşmesinin özetle yaşlılık aylığı almaya hak kazanma amacıyla veya belirli koşullar altında işveren veya işçi tarafından feshinde işçinin işyerindeki  kıdemine bağlı olarak ödenecek bir  tazminattır.

Kıdem tazminatı ilk yıllarda, beş yıl kıdemi olan işçilere her tam yıl için 15 günlük ücret karşılığı olarak ödenirken, 36 yıl önce yapılan değişiklikle, hak kazanma süresi bir yıla indirildi, ödenecek tazminatın miktarı da her tam yıl karşılığında 30 günlük ücret tutarına yükseltildi.

Kıdem tazminatı, bugün uygulanan şekliyle, evlenen kadın işçinin bu gerekçeyle (bir yıl içinde), erkek işçilerin askerlik ödevi nedeniyle ve işçinin ölmesi sebebiyle sözleşmenin feshi veya sona ermesi halleri bir yana konulacak olursa, sözleşmenin emeklilik (emeklilik, yaşlılık, malullük aylığı almak veya toptan ödeme almak), haklı veya geçerli nedenlerle (ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan haller hariç sağlık ve zorlayıcı nedenlerle, işçinin tutuklanması veya gözaltına alınması hallerinde) işveren ve yine haklı nedenlerle (sağlık, ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan davranışlar ve zorlayıcı nedenlerle)  işçi  tarafından  feshi halinde ödeniyor.

Görüldüğü üzere, kıdem tazminatı işçiyi, kazanılmış hakkın korunması adına işine bağlayan işvereni de, yapacağı ödeme nedeniyle fesihten bir ölçüde uzak tutmaya çalışan ama yukardaki nedenlerle feshin gerçekleştirilmesi halinde de işçinin yarattığı artı değerin bir bölümünü işçiye geri vermeyi gündeme getiren önemli bir düzenlemedir.

Ancak, kıdem tazminatı çalışma yaşamında  sınırlı da olsa işvereni fesihten caydıran yanıyla "iş güvencesi", fesih sonrasında işçinin yeni iş buluncaya kadar duyacağı gereksinimi karşılamasına yardımcı olacağı düşüncesiyle de "işsizlik sigortası" ile  ilişkilendirilmiştir.

Esasen, kıdem tazminatı kendine özgü bir düzenleme olup ne işsizlik sigortası ne de iş güvencesine  yönelik bir düzenlemedir.

Nitekim 1999'da işsizlik sigortası; 2003'te de, 158 sayılı uluslararası çalışma sözleşmesine paralel iş güvencesi kurumları özel olarak düzenlendi.

İşsizlik sigortası ve iş güvencesine ilişkin düzenlemelerinin çalışma yaşamında özel olarak yerlerini almaları kıdem tazminatının, söz konusu fonksiyonlar dışında bir uygulama olduğunu bugün daha anlaşılır hale getiriyor.

Nitekim, 4857 sayılı İş Kanununda "iş güvencesi" bağlamında yapılan düzenlemeye göre, kıdem tazminatı ödense bile yasada tanımlanmış geçerli fesih sebepleri olmadıkça iş sözleşmesinin feshine izin verilmeyecek aksi takdirde fesih geçersiz sayılacaktır.

Halbuki, kıdem tazminatının ödenmesi halinde feshi önleyebilecek başka bir argüman kalmıyor. Bu nedenle,  "kıdem tazminatı" tek başına iş güvencesi olarak değerlendirilemeyecektir.

Ancak, geçerli fesih sebebi olmadığında  feshi geçersiz sayan iş güvencesine  ilişkin düzenleme, 30 ve daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde geçerli olduğundan, otuzun altında  işçi çalıştıran işyerlerinde  hala uygulanamıyor.

Bu durumda, 30'un altında işçi çalıştıran küçük işyerlerinde feshe karşı caydırıcı tek unsur olarak "kıdem tazminatı" kalıyor. Ancak, "kıdem tazminatı fonu" uygulamasıyla kıdem tazminatı emeklilik koşulu dışında ödenmeyeceğinden, küçük işyerlerinde sözleşmenin işveren tarafından keyfi feshini önleyecek hiçbir engel kalmıyor.

İşte bu nedenle, küçük işyerlerinde keyfi feshi  engelleyeceği düşüncesiyle kıdem tazminatını salt emeklilikte ödenen bir  ikramiyeye  dönüştüren "kıdem tazminatı fonu" uygulamasına karşı çıkılmaktadır.

Bu tepki, keyfi feshi önleyebilecek başka yaklaşımlar yoksa, elbette haklı ve geçerlidir.

Halbuki, kıdem tazminatının miktarı, hesaplama yöntemleri korunursa, otuzdan fazla işçi çalıştıran işyerlerinde uygulanmakta olan "iş güvencesi"ne ilişkin düzenlemeler  bir işçi çalıştırılan işyerlerinde uygulanacak şekilde yaygınlaştırılırsa, kıdem tazminatının emeklilikte ödenmesini garanti altına alan, "fon" düzenlemesinin olumlu bir düzenlemeye dönüştürülebilme olasılığı da bulunuyor.

Üstelik, mevcut kıdem tazminatı uygulamasında bugün için yaşanan bazı sorunların da, kıdem tazminatının emeklilik koşuluna bağlı olarak garanti altına alınması halinde, ortadan kalkacağı düşünülüyor.

devamı için: