• industriAll global
  • industriAll europe
  • Retun See
  • Petrol-İş Kadın Dergisi
Belgesel: Petrol-İş Tarihi

Aziz Çelik / Birgün Gazetesi

Şimdi fikri takip zamanı

“Hükümetin emeğe karşı bitmez tükenmez saldırılarının önümüzdeki dönemde devam edeceği açık.” Bu söz Türk-İş Başkanı Mustafa Kumlu tarafından 21. Genel Kurulun kapanışında söylendi. Evet, bir yanlışlık yok. Kelimesi kelimesine böyle söyledi. Kayıtlarda yer alıyor. Bu saptamanın üzerinde ne kadar durulsa azdır. Hatta bu söz Türk-İş’in her sendikası ve şubesinin bir yerine asılmalı. Asılmalı ki, birkaç gün sonra unutulmasın, gereği yapılsın!

AZİZ ÇELİK
23.12.2011

“Hükümetin emeğe karşı bitmez tükenmez saldırılarının önümüzdeki dönemde devam edeceği açık.” Bu söz Türk-İş Başkanı Mustafa Kumlu tarafından 21. Genel Kurulun kapanışında söylendi. Evet, bir yanlışlık yok. Kelimesi kelimesine böyle söyledi. Kayıtlarda yer alıyor. Bu saptamanın üzerinde ne kadar durulsa azdır. Hatta bu söz Türk-İş’in her sendikası ve şubesinin bir yerine asılmalı. Asılmalı ki, birkaç gün sonra unutulmasın, gereği yapılsın!

Türk-İş 21. Genel Kurulu tamamlandı. Genel kurulun seçim boyutu üzerinde çok fazla durmaya gerek yok. Büyük ölçüde beklenen oldu. Mustafa Kumlu’nun listesi seçimi epeyce farkla alırken, muhalefetin (Sendikal Güç Birliği Platformu) listesi beklenenin de altında bir oyla yetinmek zorunda kaldı. Kuşkusuz bu sonuçta daha önceki yazılarımda belirttiğim Türk-İş’in “iç gerçekleri”, “açmazları” ve yapısal sorunları yanında muhalefetin  eksikleri de rol oynadı.

Genel kurulun seçim boyutunu bir kenara bırakarak, sendikal politikalara ilişkin boyutunu ve bundan sonrasını ele alalım. Genel kurulun haber olmasını sağlayan gelişmeler muhalafetin Petrol-İş Genel Başkanı Mustafa Öztaşkın başkanlığında ayrı bir liste çıkarması ve Genel Kurulda Başbakan adına konuşan Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’a yönelik yoğun protestolar oldu. Bir diğer ifadeyle Türk-İş delegeleri (en azından önemli bir bölümü) hükümetin emek karşıtı politikaları karşısında suskun kalmadı.

Genel kurulun gözden kaçırılmaması gereken bir diğer boyutu ise muhalafetin yaptığı eleştirilerin genel kurul kararları ve mevcut Türk-İş yönetiminin tutumu üzerindeki etkisidir. Muhalefet seçim sonuçları üzerinde olmasa da kararlar ve Türk-İş yönetiminin söylemi üzerinde etkili olmuştur. Bunlardan en önemlisi kıdem tazminatı konusunda alınan karardır. Hükümetin kıdem tazminatını fona devretmeyi programına koyduğu ve Türk-İş çevrelerinde de hükümetin propagandasının etkisiyle kıdem tazminatı fonuna ilişkin ehven-i şer yaklaşımların kulislerde seslendirildiği düşünülecek olursa, kıdem tazminatı konusunda genel kurulun oybirliği ile aldığı karar son derece önemlidir.

Türk-İş 21. Genel Kurulu hiçbir yoruma yer bırakmayacak netlikte bir karar alarak, kıdem tazminatının fona devredilmesi, süresinin azaltılması, tasfiyesi ve zayıflatılması gibi sonuçlara yol açacak her türlü girişime karşı genel grevle karşı çkılmasını oy birliği ile kabul etti. Dolayısıyla Türk-İş’in en üst karar organı, Türk-İş yönetimine hükümetin kıdem tazminatı fonu ve benzer herhangi bir yöntemle kıdem tazminatı hakkına dokunması girişimi karşısında somut bir görev verdi.

Genel kurulda yapılan çeşitli eleştirileri “2007 yılında yapılan Türk-İş Genel Kurulu’nda, Türk-İş yönetimine ‘hükümeti yıkmak, bunun için toplumsal muhalefet örgütlemek’, ‘Emperyalizme karşı mücadele için Anadolu’dan ikinci kurtuluş savaşını başlatmak’ ya da ‘İşçi sınıfını iktidara taşımak’ içerikli görevler verilmemiştir” sözleri ile imalı yanıtlar veren Kumlu ve ekibine genel kurul şimdi somut bir görev vermiştir. Kıdem tazminatını korumak ve kıdem tazminatı fonuna karşı genel grev örgütlemek.

Nitekim Mustafa Kumlu seçimleri kazandıktan sonra yaptığı konuşmada “Genel Kurul Kararlarımız, TÜRK-İŞ’in manifestosudur. Bu manifesto, rehberimiz olacaktır” dedi. Kumlu’nun konuşmasında kamuoyunda üzerinde çok durulmayan ve girişte belirttiğimiz çok kritik bir cümle daha yer aldı. Bu cümle şöyle idi: “Hükümetin emeğe karşı bitmez tükenmez saldırılarının önümüzdeki dönemde devam edeceği açık.” Evet yanlış okumadınız. Dil sürçmesi değil. Türk-İş Başkanı hükümetin emeğe karşı bitmez tükenmez saldırılarının devam edeceğini genel kurul kürsüsünden söyledi. Basılı açıklamada da yer aldı. Kumlu, AKP hükümetini dün, bugün ve yarın emeğe karşı bitmez tükenmek bilmeyen bir saldırı içinde olmakla suçladı. Aslında bu söylem genel kurulda büyük ölçüde muhalif delegeler tarafından dile getirildi.

O halde Türk-İş’i büyük görevler bekliyor. Hükümetin bitmez tükenmez saldırılarının devam edeceği açıksa buna uygun bir mücadele hattı oluşturmak da Türk-İş yönetiminin temel görevi olmalıdır. Şimdi tüm çalışanların, sendikal kamuoyunun gözleri Türk-İş yönetimi üzerinde olacaktır. Bir mazaretleri yoktur. Çalışanlar haklı olarak “hükümetin bitmez tükenmez saldırıları” karşısında ne yapacaksınız, ne yaptınız diye soracaktır. Seçilmekse seçildiler. Kararsa karar alındı.

Kuşkusuz, genel kurullarda edilen kelam ve genel kurul raporlarında yazılanlardan hareketle sendikal hareketin analiz edilemeyeceğini bilecek kadar deneyimimiz var. Pek çok konuşmanın genel kurul salonunda kaldığını, pek çok genel kurul raporunda yazılanların kağıt üzerinde kaldığını biliyoruz. Ama bu sözler sıradan sözler, bu kararlar sıradan kararlar değil. Şimdi fikri takip zamanıdır.

Türk-İş Başkanının dediği gibi, hükümetin emeğe karşı bitmez tükenmez saldırılarının önümüzdeki dönemde devam edeceği açıksa, kolları sıvama zamanıdır. Kısaca “efendi sendikacılık” dönemi bitmiştir. İroniktir ama bunu bizzat Türk-İş genel başkanının sözleri teyit etmektedir.