Eski alışkanlıklarımızla hayatı yorumlamak neredeyse imkansız hale geldi. Düne kadar aileler, çocuklarını televizyondan uzaklaştırmak için uğraşırken şimdi başka bir tehlike olarak bilgisayar karşılarına çıktı. Şimdi uzaklaştırmanın çözüm olmadığı vurgulanıyor.
Tek tek sıralamaya gerek yok. Son bir yılda İstanbul , İzmir, Ankara ve Antalya’da başta şu karanlık Bilderberg olmak üzere uluslararası nitelikte birçok siyasi, ekonomik, askeri, güvenlik , kültürel ve benzeri toplantılar düzenlendi. Bu toplantılarla ‘yabancıların’ Türkiye’ye ilgisi doruğa çıktı. Bunun yanı sıra aynı yabancı ülke, kurum ve kişilerin Türkiye’ye yatırımları hızla arttı.
Hükümet, seçim telaşı, işçilerin karşı eylemi, sendikaların baskısı, “seçim zamanı bunu yaparsam oy kaybederim”e takılmadan, yerli ve yabancı büyük sermayeye ve IMF-TÜSİAD programına her şart altında sadakat göstereceğini kanıtlarcasına, büyük bir gözü karalıkla PETKİM’in yüzde 51 çoğunluk hissesini Kazak-Rus ortaklığı olan TransCentralAsia’ya sattı.
PETKİM'in yüzde 51'ine 2 milyar 50 milyon ABD Doları veren Kazak-Rus ortakların kimlikleri, "ırkçı" yorumlara neden oldu. Özellikle Rus ortak yatırım bankasının sahibinin Ermeni olması, bu "ırkçı" eleştirilerin nedeni. Birçok konuda olduğu gibi bu olayda da sap ile saman birbirine karışıyor.
Çok mektup geliyor. Her konuda geliyor. Özellikle o gün hangi konu öne çıkmışsa; “sanatçı Barış’ın talihsiz ölümü... Başbakan’ın oğlunun gemisi... PETKİM’in satışı...” hangisi güncelleşmişse okur duygularını açıyor. Mektuplar bana geliyor. Fakat Türkiye’ye yazılıyor.
PETKİM'İN, çoğunluk hissesinin blok satışında en yüksek teklifi veren grubun dosyası açıldıkça, kamuoyunda tedirginlik derinleşiyor. Özelleştirme İdaresi yetkilileri, Kazak Grup'un gizemi konusunda, "Ön yeterlilik aldılar. Bizce bir tereddüt yok. Ama kendilerini tanıtmalılar" derken topu üstü örtülü biçimde istihbarat teşkilatına attı.
Özelleştirme 1979 yılında Britanya’da başbakan Margaret Thatcher’in Muhafazakar Partisi tarafından başlatıldı. Fransa’da ise sosyalist François Mitterand özelleştirmeyi ilk uygulayanlardandı. Britanya’da Thatcher sonrasında iktidara gelen İşçi Partisi’de muhafazkarlardan devraldığı özelleştirme programını sürdürdü.
Şu işe bakın! Tam da, "Adriyatik'ten Çin Seddi'ne kadar Türkçe konuşa konuşa gideceğimiz" günleri beklerken, Çin Seddi'nin "dibindeki" Kazakistan'ın Turan Alem'cileri, ellerinde "pasaport fotokopileri"yle Kazakça, Rusça, Ermenice; hatta, bazı bilgilere göre, Rumca konuşa konuşa Türkiye'ye kadar geliverdiler! 2 milyar 050 milyon doları "bastırdılar".
ÜLKENİN içinde bulunduğu durumu gördükçe içimde bir şeyler kopuyor. Petkim'in satışını hep birlikte yaşadık. Satılan sıradan bir kurum değil. Bu kadar ciddiyetsizlik olur mu? Bu kadar duyarsız davranılır mı?