Unakıtan, kendisi hakkında verilen gensorunun görüşmelerinde 'Tüpraş'ın satışı öncesi Ofer ile herhangi bir görüşme yapmadığını' belirtmiş ve 'Bu haberler yalan' diyerek konu hakkındaki bütün iddiaları reddetmişti. Bu tespiti lütfen unutmayın, akınızda tutun!
Sosyal Güvenlik tasarısı bugünlerde TBMM gündeminde. Bu tasarının taslağı olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın “Reform Önerisi Taslak Metni” üzerindeki tartışmalar daha eski. Metinlerin anafikri birbirinden çok farklı değil. Hatta, böyle bir reformu haklı göstermek için sunulan sahte gerekçeler bile aynı.
Yabancı sermayeyi ülkenin çıkışı gibi gören ekonomistlerin yanı sıra, özelleştirme yoluyla ülkeye gelmeye çalışan sermayeyi öven köşe yazarlarına Başbakan Erdoğan’ın bir demeci bir başka renk kattı. Başbakan, kendisinin “ülkesini pazarlamakla mükellef” olduğunu söyledi. Pazarlama sözcüğünü ülkesinin “geleceğini iyi niyetle düşünen” bir Başbakan olarak kullandığını düşünüyorum. Sayın Başbakan’ın örnek verdiği ülkelerin ekonomik durumlarını ve yabancı sermaye paylarını da iyi irdelemek gerekli.
KİGEM ve Türk İş ortak bir çalışma yapıyor. Çalışma, bugüne kadar yapılan özelleştirmeler nasıl sonuç vermiş, özelleştirilen şirketlerin pazardaki durumları, üretim ve rekabet güçleri ne, bunları kapsıyor. 2006'da tamamlanacak.
Tüpraş'ın yüzde 14.76'sını sessiz sedasız satın alan ve Galataport ihalesini kazanan konsorsiyumda yer alan Ofer Ailesi'ne, Ankara'da kim siyasi danışmanlık hizmeti veriyor (du)? Lafı uzatmadan söyleyeyim; Erhan Göksel. Renkli bir kişilik. Kimlerle çalışmamış ki; Turgut Özal, Bülent Ecevit, Süleyman Demirel, Erdal İnönü, Mesut Yılmaz ve daha pek siyasetçi.
Geçen hafta Erdemir’in özelleştirilmesine ilişkin ihale Ankara Hilton Oteli’nde yapıldı. İhalenin yapıldığı salon yatırımcılar ve basın bölümü olmak üzere ayrılmıştı. Salon antresinde çay kahve ikramı boldu. Söylendiğine göre Özelleştirme İdaresi ikramın bedelini ihaleyi alan firmaya ödetiyormuş. İhaleye katılan yabancı firmaların temsilcileri oldukça kalabalıktı. Ancak, ihale öncesinde yabancı firmalara ilişkin yapılan açıklamalar ihalede istendiği gibi olmadı; yani ihaleyi Mittal yada Arcelor değil OYAK aldı.
Türkiye yeni bir döneme giriyor; AB üyeliği görüşmeleri başlıyor. Bu uzun, dolambaçlı ve uçurumlarla dolu yolda ulaşılacak sonuç kadar yolun nasıl alındığı da çok önemlidir. Bu nedenle, bundan sonra hem Türkiye'nin hem de AB'nin gündemine yerleşecek ve pek çok niteliksel değişime kaynaklık edecek olan görüşme sürecinin, sol siyaset açısından irdelenmesi gerekiyor.
Tüpraş'ı ilk özelleştirme girişiminde, 2003 sonbaharında data odasına yaklaşık 16 şirket girdi. Çoğu yabancı olan bu şirketler arasında Oyak, Koç ve Doğan da vardı. O zamanlar Tüpraş'ın piyasa değeri 1.2 milyar dolar civarındaydı (şimdi 4.5 milyar dolar civarında).
DİSK'in AB müzakere sürecine verdiği desteğe Süleyman Çelebi dün çalışanlar açısından yeni bir boyut kazandırdı: Avrupa sosyal modelinin hayata geçirilmesi. 3 Ekim gecesinden bu yana, iktidar ve muhalefet partileri arasındaki 'AB savaşı', çerçeve belgenin paragraflarına sıkışıp 'hazmetme sorunları ve Kıbrıs başta, stratejik maddeleri' üzerinde yoğunlaştığı için Türkiye'nin 'uyum sağlamakta' zorlanacağı çok önemli bir alan henüz tartışma gündemine girmedi.
SEVGİLİ okuyucularım, bugün çok önemli, kamuoyunda ve medyada her nedense asla gündeme getirilmeyen ve tartışılmayan bir konuya dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu hükümet işbaşına geleli 3 yıl olmak üzere. Her iktidar belli projelere, ülke yararına olacak büyük tesislere, önemli yatırımlara imza atar. Onları başlatır. 3 yıl az zaman değildir.