İnsan bazen yaşananların gerçekliğinden kuşkulanıyor. Sahiden bunlar yaşanmış mıydı yoksa yaşanmış gibi olanlar mıydı diye kendi kendine sormak durumunda kalıyor. Daha yeni bir terim kullanarak söyleyecek olursam bu yaşananlar gerçek miydi yoksa 'sanal' mıydı? Gerçeklikle kopuşumuzun yeni bir olgu olduğunu söylemiyorum. Ama bu durumun kürselleşmeyle daha bir pekiştiği, daha bir derinleştiği ortada.
TÜPRAŞ özelleştirilmesi yılan hikayesine dönmeye başladı. Türkiye'yi dış piyasada ciddi oranda zedeleyecek bu gelişmenin oturduğu zemin ise 'Türkiye'nin ali menfaatleri icabı kamu menfaati mantığı'oldu. Gazetelerde konuya bu mantıkla yaklaşanlar, ortaya çıkan tablodan son derece memnun görünüyorlar.
Dün sabah hükümet adına açıklama yapan ilgili bakanlar, ''hukuk devletinin gereklerinin yerine getirileceğinden'' söz ediyorlardı. Bir gün önce aynı bakanlar, TÜPRAŞ' ın özelleştirilmesinde geri adım atılmayacağına ilişkin demeçler veriyorlardı.
Devlete ait varlıkların özel şahıs ve kurumlara satılarak devredilmesi demek olan özelleştirme kavramı ekonomi literatürüne 1970’lerde girmiştir. Daha kapsamlı bir tarifi şöyledir: “Kamuya ait şirketlerin sermayesinin en az % 51’inin yerli veya yabancı özel girişimcilere satılması.” Ayrıca, devlete ait kuruluşların özel girişimcilere kiralanması, işletme hakkının devredilmesi de özelleştirme konseptine dahildir.
Şimdiye kadarki en büyük özelleştirmeyi oluşturacak Tüpraş'ın satışını mahkeme dün iptal etti. Özelleştirme İdaresi kararı temyiz edecek. Ancak temyizde mahkeme kararı bozulsa bile, sıkıntılı bir süreç yaşanacak, iş uzadıkça uzayacak.
TÜPRAŞ mahkemeler arasında birkaç kez gitti geldi ve sonunda iptal kararına tosladı. Bu kamu şirketi 1,3 milyar dolar karşılığı Tataristan devlet petrol şirketi Tatneft ile Zorlu Grubu ortaklığına satılmıştı. Maliye Bakanı Unakıtan satış sözleşmesinin bu hafta imzalanacağını söylüyordu.
ALİAĞA İŞÇİSİ : “KAVGA BİTMEDİ, ŞİMDİ TAARRUZ VAKTİDİR!” Özelleştirme karşıtı mücadelenin simgesi haline gelen Petrol-İş Sendikasının, Aliağa’daki üyeleri bugün sabah Aliağa’da kitlesel basın açıklaması yaptı. İşbaşı yapmak üzere gelen Petkim ve Rafineri işçileri, işyerlerinin önünde toplandı ve buradan otobüslerle Aliağa Demokrasi Meydanına geldi. Burada davul zurna eşliğinde halaylar çeken işçilere, bazı siyasi parti ve demokratik kitle örgütü temsilcileri de katılarak destek verdi.
Sonunda beklenen gerçekleşti ve Tüpraş ihalesi iptal edildi. Hükümetin kasasına girecek olan 1 milyar 300 milyon dolar "bir başka bahara" kaldı. Sanki birileri "yolları kesiyor", hükümetin parasız pulsuz kalmasını istiyor gibi.