Yıllardır, tahminen 18 yıldır Türkiye’de özelleştirme yapılmasını savunuyorum. Devletin sosyal bir hukuk devleti olarak etkin bir şekilde, eğitim, sağlık, adalet hizmetlerini yerine getirmesi gerektiğini, ekonomide tam rekabet şartlarını düzenleyci rolünde olması gerektiğini yazdım, konuştum.
Bilmem fark ettiniz mi? Bazı çevreler birden ekonomik milliyetçilik yapmaya başladı. Bunların bir kısmı, temelde özelleştirmeye karşı.Özellikle de Ereğli ve TÜPRAŞ gibi kuruluşların devletin elinde kalmasını savunuyorlar.
Dün, geçen hafta Garanti Bankası Anadolu Toplantıları çerçevesinde yaptığımız Mardin ve yöresi seyahatinden bahsetmiştim. Tabii Diyarbakır’dan Mardin’e gezerek giderken Batman’a da uğradık. Batman konusunda hiçbir şey bilmeyenler, burada kötü ve küçük, yerel bir kasaba benzeri cılız bir yerleşim merkezi bekliyorlar.
Bir şirket düşünün ki, uzun yıllardır Türkiye'nin en büyük sanayi kuruluşu olsun ve 2004 yılında da 500 büyük sanayi kuruluşu sıralamasında aynı sırayı gene büyük farkla korusun. 2004'te kendisinden sonra gelen üç büyük özel sektör kuruluşunun (2004 yılında tarihi bir zirve yapan otomotivin üç büyüğü Ford Otomotiv, Toyota, Oyak-Renault) toplamı kadar "üretimden net satış değeri"ne sahip olsun.
Konumuz ERDEMİR. İhale yaklaştıkça yarışacak grupların kamuoyu oluşturma çabaları da hızlandı. Hafta başında Mittal çıktı meydana, dün de Ereğli Ortak Girişim Grubu (EOGG). Mittal ne kadar uluslararası ise EOGG de o kadar yerli. (Benim dikkatimi logolarında kullandıkları nazar boncuğu çekti)
Özelleştirme tartışmaları kör bir ‘ak ve kara ikilemine’ dönüşmemelidir. Ne her özelleştirmenin doğru ve gerekli olduğu önyargısı gerçekçidir, ne de bütün özelleştirmelerin yanlış ve yararsız olduğu kanısı doğrudur.