Her ülkenin (hem anamalcı devlette, hem de toplumcu devlette) kendine özgü bir ekonomi programı bulunmak zorundadır. Bir bütün olarak buna ulusal ekonomi programı diyebiliriz. Sürdürülebilir ekonomi için ulusal ekonomi programı kaçınılmaz bir koşuldur.
Bugün 28 Mayıs 2004 Cuma. TÜPRAŞ’ın nihai satışı gerçekleşeceği gün bugündü!.. ‘Döviz’ diye yanıp tutuşan devletin kasasına tamı tamına 1.3 milyar dolar girecekti. Hani? Para girmediği gibi borsa dalgalandı, faiz 1 puan zıpladı, dolar 20 bin lira arttı!..
"Bu ülkede hakimler de var" dedirtecek iki önemli karar alındı bu hafta içinde. Ankara İkinci ve Onuncu İdare Mahkemeleri aldıkları kararlarla hukuksuzluğa geçit verilmeyeceğini gösterdi. İlk karar gazetelerde ancak küçük bir yer açabildi kendisine ama ikinci karar gazete manşetlerini ve televizyonların haber saatlerini ilk haber olarak süsledi.
Türkiye'nin en büyük cirolu şirketi TÜPRAŞ'ın 2000'de halka arzından önce ana sözleşmesinde değişiklik yapıldı. Buna göre küçük hissedarların belli bir oranın üzerine çıkması halinde Yönetim Kurulu'na iki bağımsız üye seçilecekti. Amaç TÜPRAŞ'ı uluslararası kurumsal yatırımcılar için çekici kılmaktı.
TÜPRAŞ’ın Zorlu Holding ve Tafnett ortaklığına satışı yargıdan döndü ya, “piyasalar “ denilen kenelerle, fırsatını bulsalar memleketi emperyalizme hibe yoluyla satacak Amerikancılar feryadı figana başladı.
KOSKOCA TÜPRAŞ’ı, yenisini 5 milyar dolara kuramayacağımız bu altın yumurtlayan tavuğumuzu 1.3 milyar dolara satmaya yelteniyoruz! İnanılmaz bir şey. Mahkeme bu kararı hukuka ve kamu yararına aykırı olduğu gerekçesiyle durduruyor.
TÜPRAŞ satışının durdurulması hükümet için beklenilmeyen sürpriz oldu. Hemen karara itiraz edildi. Ve alınan mahkeme kararının iptali istendi. Eğer bir üst mahkeme de son karar doğrultusunda karar alırsa o zaman pek çok açmaz yaşanır. Öncelikle, özelleştirmeden ötürü 1.3 milyar dolar kaybedilecek. Bu yılın hedefi olan 5 milyar doların yüzde 25’i boşa çıkacak.
Daha önce de yazmıştık, bu hükümet özelleştirme yapma konusunda niyetli ancak nasıl yapılacağını bilmiyor. Petkim'i satmak istediler, fiyatı buldular ama satıcı sorunlu çıktı. Tekel'de satıcıyı buldular ama piyasanın nabzını tutamadıkları için fiyatı bulamadılar.
Neoliberal ekonomi politikalarının olmazsa olmaz koşulu olan özelleştirmelerden, Türkiye de nasibini alıyor. Ancak birçok ülkede olduğu gibi burada da, yok pahasına satışlar, rüşvet, kamu çıkarının korunmaması iddialarıyla birlikte. Ayrıca yangından mal kaçırır gibi yapılan özelleştirmelerin hemen hepsi yargı engeline takılıyor. PETKİM özelleştirmesi, Petrol-İş Sendikası'nın BDDK nezdinde başlattığı mücadele ve Uzan Grubu'nun mallarına el konulması sonucunda yapılamadı.